- 949 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
DON KİŞOT
Don Kişot İspanyol yazarı Cervantes’in ünlü romanıdır. Cervantes, bu romanı 1865-1866 yılları arasında yazdı. Dünyanın en büyük yapıtlarından biridir. Romanın kahramanı, evinde günün şövalye romanlarını okumakla geçiren yaşlı bir İspanyol soylusudur. Bu romanları okuya okuya şövalyeliğe özenir. Roman kahramanları gibi tutsak prensleri kurtarmak, hainleri cezalandırmak,başarılarıyla dünyaya ün salmak ister. Atı Rosinante’ye biner, paslı, eski bir miğferle tavan arasındaki eski bir silahı kuşanıp serüven aramaya başlar. Bir hancı kendisine şövalyelik ünvanı verince, oda çevredeki bir köylü kadına Dulsinea del Toboso adını vererek onu düşüncelerinin kadını olarak seçer. Yolda karşılaştığı katırcılara Dulcinea’sının dünyanın en güzel kadını olduğunu kabul ettirmek isteyince, öfkelenen katırcılar Don Kişot’u döverler. Don Kişot evine götürülür; papaz berberin yardımıyla evdeki bütün şövalye romanlarını yakar, ama Don Kişot’un şövalyelik çılgınlığı geçmemiştir: Kısa bir süre sonra yeniden Rosinante’sini hazırlar, bu kez yanına sağduyusuyla onu felaketlerden kurtaracak olan Sancho’nun, zekası ve basit sağduyusu, onun hesapsız ve yüce gönüllü çılgınlığı ile çatışır. Yazarın iki kahramanı, Don Kişot ve Sanço Ponza, İspanyol düşüncesinin başlıca iki tipini birleştirir, birincisi sürekli olarak erişilmez düşlerin ve umutların ardında koşan bir idealisttir;kahramanlık dolu bir geçmişin şanlı bir geleceğin düşlerine kapılarak, parasal hayatın gereklerini unutur: ikincisi ise pratik , gerçekçi ama çalışmaktan çok şansa umut bağlayan bir tiptir.
Bu kitap insancıl felsefesi ile evrensel bir yaygınlık kazandı. Tabii ve zengin anlatımıyla İspanyol dilinin en başarılı örneklerinden biri olarak kabul edildi.Cervantes romanına ayrıca iki öykü sıkıştırmıştı.Haddini Bilmez Meraklı ve Tutsak. Bunlardan ikincisi Cezayir’de tutsak olan bir hıristiyanı anlatır. Bu gerçekte Cervantes’in 1575-1580 yılları arasındaki tutsaklığının öyküsüdür. Konusu tiyatroya uygun olmayan Don Kişot bir çok besteci tarafından işlendi ve bu adı taşıyan bir çok opera yapıldı. Değerli şairimiz Nazım Hikmet, bu roman kahramanına bir şiir yazdı. Şiirin adı, ’Don Kişot’ tu:
Ölümsüz gençliğin şövalyesi,
Ellisinde uyup yüreğinde çarpan aklına
Bir temmuz sabahı fethine çıktı
Güzelin, doğrunun ve haklının :
Önünde mağrur, aptal devleriyle dünya,
Altında mahzun ve kahraman Rosinant’ı.
Bilirim, hele bir düşmeye gör hasretin hallisine,
Hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek,
Yolu yok, Don Kişot’um benim, yolu yok,
Yel değirmenleriyle dövüşülecek.
Haklısın, elbette senin Dülsiya’ndır dünyanın en güzel kadını,
Elbette sen haykıracaksın bunu
Bezirganların suratına,
Ve alaşağı edecekler seni
Bir temiz pataklayacaklar seni.
Fakat sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun,
Sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin
Ağır demir kabuğunun içinde
Ve Dülsinya bir kat daha güzelleşecek.
YORUMLAR
Don Kişot'u hep bir masal kahramanı olarak düşünürüm. Olmayacakları gerçekleştirmeye kalkan, insan gücünün sınırlarını zorlayan Oysa gerçek hayat acımasızdır. Onu masaldan çekip çıkarmaya, gerçeğin en
katı hallerini görmeye iter. O ise her zaman kendi masl dünyasında yaşamayı tercih eder.
Anlatımınız her zamanki gibi anlaşılır bir dilde tertemiz.
Nazım Hikmet'in şiiri de çok güzel.
Bu konuda bir şiir de ben yazmıştım. Buraya edebiyat defterine yazdım mı hatırlamıyorum. Defterlerimde
rastlarsam yazarım:)
tebrikler,
selâm, sevgi ve saygımla..