Yuva
Yuvamız, yuvalarımız. Sıcacık sevgi dolu yerimiz. Ana kucağımız.
Isıtır içimizi yuva sözcüğü. Sarıp sarmalar kucaklar bizi; benliğimize, ruhumuza, kalbimize işler. Alır doğduğumuz güne, çocukluğumuza geçmişimize götürür bizi ve bir bir hatıralarımız canlanır gözümüzde.
Bir sığınağımızdır bizim yuva, bir korunağımız. İçinde doğup büyüdüğümüz, içinde oynadığımız, sevdiğimiz sevildiğimiz yerin adıdır yuva. Acı tatlı hatıraların yaşandığı, kederde tasada, sevinçte mutlulukta bir ve birlikte olduğumuz yerin adıdır yuva.
Barınağımızı, tek katlı kiremit çatılı avlulu evimizi hatırlatır bize yuva. Bahçesinde ıhlamur ağacının, erguvanın, şimşirin, hatminin olduğu o ahşap evi.
Hem yaşanılan yerdir yuva, hem de yaşayanların bütünü. Yani hepimiz, her şeyimiz, tüm varlığımız, ailemizin tamamı, hepsi. Büyüğüyle küçüğüyle, canlısıyla cansızıyla yani tüm unsurlarıyla.
Sıcak sobanın yanıbaşında uyuklayan kedisi, kafesteki kuşu, kapı önünde huysuzlanan Karabaşı, zamansız öten çil horozu ile.
Sıcaklıkla birlikte samimiyeti, sevgiyi de anlatır bize yuva. Her varlığın vazgeçilmezi, birlikte yaşadıkları, kader birliği ettikleri, kederde ve tasada bir oldukları sevinç ve mutlulukta beraber oldukları yerin adıdır yuva.
Yuvasızlık, yuvasız kalmış olmak ne anlatır bir düşünelim. Yani sadece sığınaksız, sadece korunaksız kalmış olmak değil bu sözden anlaşılan.. Kuru bir anlam değil anlattığı bu sözcüğün. Parçalanmışlığı, ayrı düşmüşlüğü, başka yerlere savrulmuşluğu, öksüz ve yetim kalmışlığı anlatır bize yuvasızlık. Daha düne kadar aynı yuvada bir olan, birlikte olanların ayrı düşmüşlüğü savrulmuşluğu anlatılır.
Hepimizin içinde o derin sevginin, o muhabbetin, o samimiyetin, o katlanmışlığın, o adanmışlığın, o kol germişliğin yeridir yuva.
Acıların, üzüntülerin, kederlerin yaşandığı yerdir yuva..
Hiç hatırlıyor musunuz içinde doğup büyüdüğünüz yuvanızı. Yani barınağınızı, kerpiçten avlulu evinizi. Mahallenizi, sokağınızı.
Ailenizi, en yakınlarınızı. Anne baba ve kardeşlerinizi.
Hayatta olmayanlarınızı.
Büyük anneniz büyük babanızı.
Kafesinden kaçan kuşunuzu.
Avludaki terasa tutunarak kollarını sağa sola uzatan asmalarınızı.
Yuvanızın kapısında hemen her gün sizi karşılayan Karabaşınızı.
Baharda açan mor renkteki menekşenizi.
Ihlamur çiçeğinin kokusunu.
Hemen yanı başınızdan akıp giden dereninin şırıltısını.
Bitişik komşunuz Hacı nineyi.
Yoksa unutmuş musunuz tüm bunları.
Yoksa siz de mi katıldınız aramıza.
Siz de mi bu kervanın yolcuları arasındasınız.
Ne çabuk uçup gidiyor, ne çabuk unutuluyor değil mi tüm bunlar?
Daha dün babaannenizin kucağındaydınız.
Daha dün onun sıcaklığıyla gözlerinizi yummuş, derin uykuya dalmıştınız.
Büyükbabanız daha dün çıkarmıştı elinizden tutarak sizi sokağa.
Birlikte yer içilir birlikte yatılır kalkılırdı.
Derin düşüncelere birlikte dalınırdı.
Birlikte özlem duyulur, birlikte hasret giderilirdi.
Acı ve keder de birlikte sevinç ve mutluluk da birlikteydi.
Ne çabuk unuttunuz tüm bunları, ne çabuk unutturuldu tüm bunlar.
Tek size özgü değil bu anlatılanlar, tümümüzün, hepimizin meselesi.
Nasıl oldu da tüm bunları yaşar olduk. Sebep neydi, neden neydi nasıl geldik biz buraya.
Bir günün meselesi değil elbet tüm bunlar.
Bir çırpıda gelmedik biz buraya.
Alıştıra alıştıra geldik.
Tüm bağlarımızdan koparak geldik.
Çözülerek geldik biz buraya.
Aile bağlarımız, arkadaşlık, komşuluk ve dostluk bağlarımız çözülerek geldik.
İlgisiz ve uzak kaldık hemen her şeye.
En yakınlarımıza, ailemize tüm akrabalarımıza.
Bir suçlu bulunur elbet anlatılanlar için.
Birileri yargılanır mahkum ilan edilir.
Peki biz hep mi günahsızız,
Bütünüyle masum muyuz,
Hiç mi vebalimiz yok bizim?
Tüm olanlara tüm yapılanlara, bizi geçmişimizden, ailemizden, yuvamızdan koparanlara niçin hep sessiz kaldık.
Niçin kabullendik, hep bunları.
Biz de suçluyuz, evet biz de.
Biz de masum değiliz.
Biz de kusurluyuz.
Payımıza düşeni alalım ,kusurumuzu bilelim. Geçmişimize, ailemize, yuvamıza sarılalım.
Birlikte gülelim, birlikte ağlayalım.
Omuz omuza birlikte yürüyelim.
Unutalım tüm bunları, geleceğe birlikte bakalım.
El birliği, güç birliği edelim aşalım tüm sorunları sıkıntıları.
Aşalım dağları taşları.
Bir barış ve kardeşlik eli uzatalım, uzanalım tüm insanımıza.
Yuvamıza, ailemize ve kardeşliğimize sarılalım.
Yuva sıcaklığına, yuvadaki sessizlik sakinlik ve dinginliğe tekrar kavuşalım.
Huzur ve mutluluğa koşalım.
Kurulan düşleri, büyütülen umutları tekrar yeşertelim.
Özlem yuvamız için, o sıcak sımsıcak yuvamız için.
Sadece hatırlamak değil yuvayı, tekrar yaşamak ve yaşatmak için.
Gecikmeyelim, geç kalmayalım, bugünden tezi yok koşalım.
Yuvamıza, o sımsıcak yuvamıza tekrar dönelim.
Kemal GÜL
26.07.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.