ve zaman durdu 25 dakikalığına
Hani hayatın içinde şu kadar saat uyuruz şu kadar saat yeme içmeye vakit ayırırız gibi hesaplamalar yapılır ya bazen.Ömrümüzü dolduran zaman dilimleri arasında sanırım yollarda geçen zamanlarında haklı bir payı olsa gerek.Benim yol hikayem bu sefer Bursa metrolarında geçiyor.Yüzüncüyıl metro istasyonundan şehreküstüne gitmek sanırım bir 23-25 dakikalık bir yol.Ankarada bu kadar metro kullanmam ama Bursada ulaşım metroyla hayat buluyor.Her yere çok rahat gidebiliyorsunuz.Bu yüzden o vakitler hem iyi değerlendirilmeli hemde yolculuğun keyfi çıkarılmalı diye düşünüyorum.Metroda yolculuğumuza eşlik eden en büyük keyif ise kesinlikle kitabım, yol manzarası ve bu yolculuğa eşlik eden her birinin kimbilir ne hikayesi olduğunu düşündüğüm yolcular.Evet yine bir Yüzüncüyıldan Şehreküstüne gitmek için istasyona geliyorum.Bir kaç dakikalık bekleme sonrası tren geliyor.Tam önümde duran kapıdan binmem gerek ama önce kapının açılması için o aç düğmesine basmalıyım ve her seferinde unutuyorum.Ankarada böyle bir şey yok ondan olsa gerek.Metro gelir ve kapı direk açılır.Düğmeye basarak kendimizi içeri atıyoruz hemen önümde elinde bastonuyla ama çevik adımlarla yürüyen şirin bir ihtiyar delikanlı ile birlikte.
İçerdeyiz.Kapıya yakın bir yeri gözüme kestirip yerleşiyorum.İhtiyar delikanlıda kapının biraz gerisinde bir yere oturuyor.Şimdilik sakin ama birazdan her duraktan insanlar binecek ve Şehreküstüne kadar burası hınca hınç yolcu kaynayacak.Önce bir çevremi kolaçan ediyorum.Tren hareket ediyor kısa bir dışardaki manzarayada göz attıktan sonra artık kitabımı açıyorum.
Em ve dexter’ın hikayesinde her şey aynı.Yine bilindik uzun diyaloglar ve Em’in bizim bildiğimiz ama dex’in bilmediği tüm duygusal çatışmaları Dex ile ilgili hissettikleri.
Bir sonraki durakta şirin bir bebiş annesiyle yolculukta bize eşlik etmek için metroya biniyor.Sürekli emziğini düşürüyor ve eline annesi ne verdiyse yere atıyor.Kadıncağız almakla baş edemiyor bebişin yere attıklarını.Sonunda vazgeçiyor inerken yerdekileri toparlamakla uğraşacak iniş biraz sıkıntılı olacak gibi görünüyor.Bebişin keyfi yerinde, ilgi odağı olmaktan memnun.Bir yandan meraklı gözlerle beni onunla ilgilenen diğer yolcuları incelemeye ve tatlı gülücükler atmaya devam ediyor.Biraz bebişle oynuyoruz, bebişyin yanında kulağında kulaklıkla müzik dinlemeye devam ediyor öğrenci olduğu her halinden belli olan genç bir arkadaş-gençlik hey gidi ne kadar umarsız ve keyfi yerinde görünüyor-koridorda bir arkadaşına rastlayan genç kadın derin bir sohbetin içinde ve metroyu dolduran diğer insanlar ve onların konuşmaları ve duymadığımız yolculuğa eşlik eden düşünceleri anlayacağınız çok kalabalığız çokkkk ve nerdeyiz diye bir göz ucuyla dışarıya bakıp yeniden Dex ve Em’e dönüyorum.
Benim yolculuğum henüz yarısına gelmişken Dex ve Em çoktan bir kaç yıl almışlar kitapta ve bende bir kaç dakikaya sığdırmaya çalıştığım o uzun yıllara eşlik ediyorum Em’in gözünden.Em aradan yıllar geçmesine rağmen sadece bir günü paylaştığı Dex’i ne kadar umursamadığını ispat etmeye çalışsada basbayağı seviyor bu adamı.Üzgünüz Em ama kendini yalanlamaktan vazgeçmeye çalışmalısın.Hikayenin sonuna daha çok var bu yolculukta katedebileceğimizden daha uzun bir yol gerekli.Kitaptaki son bir kaç sayfam çünkü ineceğim durağa çok az kaldı.
Dikkatim kitaptan hızla metronun içine dönüyor.Bir arbede yaşanıyor.
- Amca düğmeye bassana burda ineceksiniz diyor birlikte metroya bindiğim ihtiyar delikanlıya kendisini göremediğim bir ses, ihtiyar delikanlı basarsın basmazsın düşüne dursun ne yapması gerektiğini metro hareketleniyor ve bir sonraki durağa doğru yol almaya devam ediyor.
Evet, Bursa metrosunun azizliğinin kurbanı oluyor ihtiyar delikanlı.Bu düğmeler görsele duyarlı değil o kapının önünde içerde veya dışarda beklemeniz bir şey ifade etmiyor.O düğmelere basmadığınız sürece ne dışardan içeri girebilirsiniz ne de içerdeyseniz dışarı çıkabilirsiniz.
Neyseki orta yaşlı duyarlı bir vatandaş bir sonraki durakta amcam benimle inin ben size nerden ineceğinizi göstereyim diye yardımcı oluyor ve amca için endişelenip acaba ne yapabilirizi düşünürken bizim ihtiyar delikanlıya uzanan bu yardım eliyle rahatlıyoruz.Artık Dex ve Emden de ayrılmam gerek yoksa bende ineceğim durakta düğmeye basmayı kaçırıp bir sonraki durağa git gel zaman kaybı yaşayacağım.
Ve Şehreküstü durağına yaklaştığımız anons ediliyor.25 dakikalığına dışarda akan zamandan ayrışan bu mini zaman donması yaşadığımız yolculuğumuzun sonuna gelmek üzereyiz.Ulu Camiden yükselen ezan ve dışardaki insanların sesi ile durdurduğumuz zamanı akmakta olan zamana karışıyor.Hemen düğmeye basıyorum kitabımı kaldırıyorum iniş için hazırım. Ankara için Kızılay ne ise ve aslında hiç de bir şey yok ise Bursa içinde Şehreküstü şehrin kalbinin attığı ve Bursaya gelinip es geçilemeyecek önem ve tarihe zenginliğe sahip bir yer.O yüzden kim küstürdü şehrimizi bilemesekte bizim kendilerine küsmeye pek de niyetimiz yok.
Ve zaman yine akmaya biz peşinde yetişme yarışımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz...
YORUMLAR
Eğer insanlar üzerine bir şeyler yazmak ve yazdıklrınızı da birileriyle paylaşmak istiyorsanız en güzel malzemeler her zaman ya şehir meydanları, ya köy kahveleri ya da yolculuktur. Her gördüğünüz insan ayrı bir hikayedir, her yaşadığınız küçücük bir olay belki de bir romana dönüşür anında.
Bu yazıda çok güzel izlenimler, müthiş bir hayal gücü var. Hayali olmayan ise metro. O ne biçim metro öyle yahu. Bizim burada öyle düğme derdi yok. Kendi kendine açılır, kendi kendine kapanır kapılar.Her durak öncesinde de içeriden bir ses size hangi durağa yaklaşmakta olduğunuzu söyler. Durak kaçırma diye bir problem kesinlikle yoktur yani.
Offff..Uzun zamandır görmediğim Bursa'yı göresim geldi yahu.
Selam ve sevgilerimle.