- 511 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ekleme..
Önce dostum Markis’i vurdu camı delip geçen kurşun.Ardından gelen diğerleri deliklerden geçerken yolda süzülen serçeleri de öldürdü. Ben gördüm gözlerim şahit...iki gözüm önüme aksın ki şu kaldırımdaki kana değen parmaklarım yazdı bu tutanağı...Kimse inanmadı bana daha çocuktum Markis ise yaşlı...Bağırdım sövdüm diye evde döğüldüm...
Kimse bana inanmadı Markis’in öldüğünde yanında olduğuma... Zinhar yalan söylemeyi de öğrettiler sırtımda terlik ayağımda falaka izleriyle...He dedim kestirmeden ben misket yuvarlıyordum o kahve kenarında. Üç yeşil misket uttum da... beş mavi misketi kazanacakken o kurşun sesinden dağıldı arkadaşlarım...Ben de kaçtım oyun ortasında kalan şu cebime attığım misketlerle. Valla ben görmedim. İnanmazsanız alın cebimdekileri olmadı gidin Markis amcaya sorun orada oynadığımı...
Ah be Markis amca her seferinde kapanmak üzereyken kahvende içtiğin şarabın hatırına gel , gel de kurtar misketlerimi. Kurban olduğum...Sakın son nefesinde yanında olduğumu deme.
Avuçlarımda tırnak izleriden kalma kan izleri, gözlerim kan çanağı, dilim lal...Hadi Markis dostum sen de bırakıp gitme beni şahitliğimin tel örgülü zindanına....
Son zabıt tutulduğunda zaptiyelerin ellerinde ben serbest o toprak kokusuna doyduğu bir yerdeydi. Beni kurtaran cebimdeki üç beş misket bir de çocuk kimliğimdeki yedi yaşımdı. Hışımla dışarıda yağmur yağyordu ve Markis’in kahveinden akan kanı bir türlü yıkanamıyordu.Camda üç kurşun izi ,izliyordum öylesine sildiğim buğulu camlardan itirafımı....
klavye yormadı da bu sefer ben yavaşladım ...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.