- 1013 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Sanatkâr Bir Söyleşi; Ahmet Tolga Gürekkaya
Psikolojide “Algıda Seçicilik” kavramı hep ilgimi çekmiştir. Neye ilginiz varsa o daha çok ilginizi çeker. Müzikle ilgilenen şarkılara, yazmayı seven kitaplara, yemeği seven yemek programlarına takılır kalır…
Tıpkı Ahmet Tolga Gürekkaya’nın gittiği mekânlarda sanat eserlerini hemen fark etmesi gibi. Kendisi de bizimle Iğdır’a aynı tarihlerde taşınan bir devlet memuru. Fakat onu başkalarından ayıran bir özelliği var. Hobi olarak sanatı seçenlerden biri. Boş zamanlarında çalışma odasına kapanıp yeni eserler oluşturan Ahmet Tolga Bey’i sizlere de tanıtmak benim vazifem. “Sayın Gürekkaya, öncelikle teşekkür ediyorum. Belki bana sitem edeceksiniz “Oyalamasaydınız bir şekerlik yapabilirdim,” diye. Yaptığınız sanatın tam olarak adı nedir?”
“Merhaba Fatma Hanım,
Şahsıma vermiş olduğunuz bu güzel fırsat için teşekkür ederim.
Yapmış olduğum çalışmaların ayrı ayrı isimleri olsa da genel olarak “Ahşap El Sanatları” diyebiliriz. Benim gibi bu sanata gönül ve emek veren bazı arkadaşlarımın açmış oldukları sergi ve tanıtım çalışmalarının sonuç vermesi ile Devlet nezdinde “Unutulmuş El sanatları” kapsamına da giriyor.”
“Bu sanatla ilgilenmeye ne zaman başladınız? El sanatlarına yeteneğiniz olduğunu biliyor muydunuz?”
İlk başladığım sıralarda diğer ülkelerde ki başarılı çalışmalara bakar “Niye ben de yapmıyorum, benim onlardan neyim eksik?” diye kendime sorardım. Açıkça söylemek gerekirse de Kendimi Rehabilite etmek için bir şeyler yapmaya karar verdim. Ve araştırmaya başladım. Baktım ki aslında sadece yetenek gerektirmiyor buna gönül vermek, sevmek, aşkla bağlanmakta gerekli.
Bir eser çıkartmanın zevkine varmak arzusu beni “Haydi Bismillah” diyerek çalışmaya itti. 2001 yılında bir tornavida, çekiç ve bir sunta parçasına yaşamımda en saygı duyduğum ve sevdiğim Atamın Kurtuluş Savaşı sırasında Kocatepe’ye çıkarken ki siluetini “Kakmacılık” denilen sanatla şekillendirerek başladım. Yapım esnasında aklımdakilerden çok gönlümdekileri işledim ve dedim ki “İşte benim eserim!”
Ailem ve arkadaşlarımdan da olumlu tepkiler alınca içimdeki çocuk, uçurtmayı havalandırdı. Görevim nedeniyle arada bir ara vermek zorunda da kaldım ama uçurtma hâlâ bulutların arasında süzülüyor. 2010 yılında üye olduğum Hobi tutkunları.com, Kıltestere.com, Kltesteresanatı.com, Modelteknikleri.com ve Modelgemi.org forumlarındaki arkadaş ve benim gibi gönül vermiş sanatçılarla birlikte “Çıtamızı nasıl daha yükseğe çıkartırız, ülkemize bu sanatı sevdiririz?” diye çaba gösteriyoruz.
Her zaman insanların yapmak istedikten sonra yapamayacağı iş olmadığına inanırım. Yeter ki bu işi sevsin, zaman kaybı olacak gereksiz işlerle oyalanmasın ve “Boş ver” kelimelerini sahiplenip hayatlarını boşa geçirmesin.
“Peki, bu sanatı icra ederken hangi malzemeleri kullanıyorsunuz ve materyaller pahalı mı?”
Ülkemizde Hobi gerçekten külfetli olan bir olay… Bunun nedeni ise ekonomik olarak insanlarımızın kendilerine ancak yetebilmesi ve kullanılan malzemelerin diğer ülkelere nazaran nerdeyse 2 katı fiyatlarda olması. Alet ve makine boyutunu geçsek de ahşap başlı başına bir sıkıntı. Genelde kullandığımız malzemeler kontraplak ve doğal ağaçlar… Bundan 5 yıl önce arayıp bulmak sanayisi gelişmiş iller dışında neredeyse imkansızdı ama ilginin artması neticesinde özellikle internet üzerinde artık bulmak fazla sıkıntı olmuyor. Özellikle Bursa’da bir tedarikçi arkadaşla yapmış olduğum konuşmalarda elinde kalır korkusunu yendirdik ve şu anda ülkemizde yetişen ağaç çeşitleri dışında yaklaşık otuzdan fazla çeşit bulabiliyorum. Ama alet ve makineler hala çok pahalı, bunun da çaresi yok sanırım. Sanmayın ki alınıp yapılamayacak kadar para gerektiriyor; -odun- diye nitelendirilerek yanmayı bekleyen ağaçlardan çıkabilen şaheserleri görseniz inanamazsınız.
Malzeme olarak kullandığım alet, makine ve ahşaplar yapmak istediğim çalışmaya göre farklılıklar gösterir ama olmazsa olmaz tek şey bu işe verdiğiniz gönüldür onunda pahası yüreğinizin büyüklüğüne bağlı evinizde kullanmadığınız bir bıçak veya bir kaşık size neler neler yaptırır.
“Çevrenizden, arkadaşlarınızdan, yeni tanıştıklarınızdan nasıl tepkiler alıyorsunuz?”
Yaptığım çalışmalarımda beni devamlı desteklediler, beğenilerini göstermeleri beni çok daha iyi çalışmalara yöneltmiştir. Ama bu sorunun cevabını bence sizin vermeniz daha yerinde olacaktır. Sizce nasıl?
“Çalışmalarınızı sergilemediğinizi ve hiçbir şekilde satmadığınızı biliyoruz. Bunun özel bir nedeni var mı?”
Evet, maalesef mesleğimden ötürü böyle bir girişimde bulunmadım ama emekli olduktan sonra imkânım olmadığından yapmak isteyip de yapamadığım çalışmaları yaparak sergi açmayı planlıyorum. Satış ise bu zamana kadar satar mısın sorusunu nadiren duydum. Daha çok “Bana da bir hediye yaparsın,” dediler. Ülkemizdeki Çin malı bu kadar ucuz olduğundan el emeğine değer verilmiyor. Tabii bu içimde kanayan bir yaradır. Benim ve bu sanata gönül veren insanların yaptıkları aynı malzeme makine, plan ve şahıs olsa da tıpatıp aynısı olma imkanı yok fabrika ayarlarımız yok ki bir oturuşta yüzlerce yapalım bu nedenlerden bu zamana kadar satmayı pek düşünmedim.
“O konuda sizinle hemfikirim. Bizlere de yazar olarak “Bir de bana kitap imzalayıp verseniz” derler. Oysaki o senin geceni gündüzüne kattığın el emeğindir. Burada mesele çoğu zaman para değil de emeğe saygısızlık fikrindeyim. Biz toplum olarak atasözlerini çok sever ve uygulamaya çalışırız. “İsteyenin bir yüzü kara vermeyenin iki yüzü” atasözüne uyar, imzalar, adresine postalarız fakat okumazlar. Hatta bazıları aldığında teşekkür etmekten acizdir. Bu da bize üçüncü bir hakaret olur. Fakat nedense bir türlü ders almayız. Parasız verilenin kıymetsiz olduğunu öğrenmekte zorlanıyoruz sanırım. Bizi sanat aşkımız ayakta tutuyor diyelim ve diğer soruma geçeyim.
Herhangi bir nesne yapmaya karar verdiğinizde daha önce yapılanlardan örnek aldığınız oluyor mu yoksa kendinize ait şeyler mi üretmeyi hedefliyorsunuz?”
Bu zamana kadar biten bir çalışmamın ardından aklıma ilk ne gelirse onu yaptım. Kendime hiçbir zaman “Acaba yapabilir miyim? Diye sormadım. Sosyal medya üzerinden görüp hoşuma giden çalışmalarım da oldu özellikle ailem ve sevdiğim arkadaşlarım için yaptığım özel, örneksiz çalışmalarım da olmuştur.
“Ailenizin size desteği oluyor mu? Bu uğraşınıza tepkileri nasıl oluyor?”
"Evet eşim ve çocuklarım desteklerini esirgemezler, kendi çalışmalarını beraber sergilenecek hale getiririz. Yardımları olmasa bile yanımda benimle beraber olduklarını bilmek bana çalışma azmi ve güç veriyor. “El emeği şeyler insanların hep ilgilerini çeker, kendi adıma şunu söylemeliyim ben takdir eder imrenirim, keşke benim de böyle bir yeteneğim olsaydı diye düşünürüm. Sizce bu kabiliyet mi yoksa çalışmakla yapılabilecek bir iş mi?”
Yetenek bence çalışılarak kazanılabilir. Tamam, bir oturuşta insanların gıpta ile bakacağı eserler çıkmayabilir ama bu da boyacı küpü değil. Sesi gerçekten kötü olan insanlar bile düzgün bir eğitim ile şarkı söyleyebiliyorsa sanatsal olmasa da kendine yetecek kadar ihtiyaçlarını karşılayacak kadar el becerisi de kazanılabilir. Bunu da ne şekilde değerlendireceği sahibine kalmış.
Bir açıdan haklı olabilirsiniz. Bizim camiada da bu çok fazla. En basit örnek şiir hususu. Önceleri okuduğumda güldüğüm “Benden daha berbat yazanlar da varmış!” dediklerimden bir kaçı kendilerini okuyup çalışarak öyle geliştirdiler ki insan inanamıyor. Peki, ben konuyu dağıtmadan diğer soruma geçeyim. Bu hususta gelecekle ilgili bir projeniz var mı?”
Emekli olduktan sonra ömür vakii olursa kendime bahçeli bir ev yapıp bir atölye kuracağım ve kendimi mutlu edeceğim. Elimden geldiği kadar da bu sanatları gönül verecek gençlere öğretmek isterim.
Çalışmalarımı değer veren insanlara göstermek ve tanıtmak için sergileme imkân ve fırsatı yakalarsam paylaşırım ama olmazsa çocuklarıma kendimce babalarını anlatacak bir miras bırakmış olurum.
"O halde Allah size ve sevdiklerinize uzun ömür versin diyelim. İnşallah hayallerinize kavuşursunuz diyor ve vakit ayırdığınız için teşekkürlerimle birlikte başarılarınızın devamını diliyorum”
Ben de teşekkür ederim Fatma Hanım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.