İslan Geleneğinde Sünnet Olma.....
Bugün sizlerle, İslam dininde, erkeklerin sünnet olma konusunu Kur’ an dan ve diğer kutsal kitaplardan araştırarak, konuyu anlaşılır bir hale getirmeye çalışacağım.
Önce şunu söylemeliyim ki sünnet olmak, geleneklerimizin güzel törenlerinden birisidir bana göre. Devamında da hem fayda var, hem de sağlık açısından önemli olduğu görünüyor. Bu sözleri söylememdeki maksadım, aşağıda yazacaklarımın yanlış anlaşılmaması, tam aksine bazı gerçeklerin bilinip, ortaya çıkması adınadır. Yazdıklarım benim düşüncelerimdir, yalnız beni bağlar, bunu da belirtmek isterim.
Sünnet konusu, bizlere rivayetler yoluyla anlatılır ve İbrahim peygamberden bu yana gelen bir gelenek olduğu söylenir. Önce şunu söylemeliyim ki, Kur anın hiçbir yerinde, tek kelime dahi erkeklerin sünnet olma konusu geçmez, yani sünnet olmaktan hiç bahsedilmez. Allah ın bizlere, böyle bir emri yoktur. Eğer Kur’an da böyle bir hüküm yoksa dinin ana unsuru saymamızda mümkün olamaz.
Yahudilerin de sünnet olduğunu biliyorsunuz, hatta onlar çocuk doğduktan sekiz günlük olduğu zaman sünnet edilir. Peki, Yahudiler de İbrahim peygamber zamanından gelen bir gelenek diye mi çocuklarını sünnet ettiriyorlar dersiniz? Elbette hayır, onlar iman ettikleri bugün ellerinde bulunan Tevrat ta çok açık ve net geçtiği için, inandıkları kitabın emri olduğundan sünnet oluyorlar. Daha açıkçası bir gelenek değil bu yaptıkları, Allah ın bir emri olduğunu kabul ettiklerinden, çocuklarını sünnet ettiriyorlar. Şimdide günümüze kadar ulaşan Tevrat a bakalım, ne diyor sünnet konusunda.
TEVRAT TAN ALINTIDIR:
Yaratılış 17
9 Tanrı İbrahim’e, "Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmama bağlı kalmalısınız" dedi,
10 "Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek.
11 Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak.
12 Evinizde doğmuş ya da soyunuzdan olmayan bir yabancıdan satın alınmış köleler dâhil, sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu.
13 Evinizde doğan ya da satın aldığınız her çocuk kesinlikle sünnet edilecek. Bedeninizdeki bu belirti sonsuza dek sürecek antlaşmamın simgesi olacak.
14 Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir."
……….
23 İbrahim evindeki bütün erkekleri -oğlu İsmail’i, evinde doğanların, satın aldığı uşakların hepsini- Tanrı’nın kendisine buyurduğu gibi o gün sünnet ettirdi.
24 İbrahim sünnet olduğunda doksan dokuz yaşındaydı.
25 Oğlu İsmail on üç yaşında sünnet oldu.
26 İbrahim, oğlu İsmail’le aynı gün sünnet edildi.
27 İbrahim’in evindeki bütün erkekler -evinde doğanlar ve yabancılardan satın alınanlar- onunla birlikte sünnet oldu.
Yukarıda yazdıklarım, bugün elimizde bulunan Tevrat tan alıntıdır. Demek ki Yahudilerin sünnet olması gelenek değil, Allah emri olduğunu kabul ettiklerinden uyguluyorlarmış. Hatta yazılanları dikkatle okursanız, Allah ile yapılan bir anlaşmanın, anlaşmaya uyulmanın göstergesi olarak, erkeklerin sünnet edilmesinden bahsediyor.
Önce şunu söylemeliyim ki, bugün elimizde bulunan Tevrat ve de İncil de geçen, Kur an da hiç bahsedilmeyen konular hakkında, bunlar tahrif edilmiş yalan yanlış konulardır demem, hatta bence hiç kimsenin de söylemesi doğru da değildir. Bunları söylemek hata olur. Sebebi gerçek Tevrat ve İncil in elimizde örneğinin olmamasıdır. Ama bu kutsal kitaplarda yazan, Kur’ an da değişik anlatılan aynı konu varsa, o zaman bunu söyleyebiliriz.
Örneğin Kur an Nuh peygamberin eşi ve bir oğlunun gemiye binmediğinden yani kurtarılmadığından bahseder ve nedenini açıklar. Özellikle Nuh peygamber ve Lut peygamberin eşlerinin iman etmemesi örneğini verir. Ama Tevrat Nuh peygamberin eşi ve tüm çocuklarının gemiye bindiğini yazması yanlışlığa bir örnektir. Bunu söyleyebiliyoruz, çünkü Kur’ an açıkça belirtiyor bu bilgileri veriyor, bizlerde bu karşılaştırmayı yapabiliyoruz.
Lut peygamberin eşinin kurtarılmadığı her iki kitap tada yazar. Örneğin İbrahim peygamberin oğlunu kurban ederken bir koçun Allah tarafından gönderildiği her iki kitapta da anlatılır. Yine Tevrat kadını erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığını söyler, ama Kur’ an böyle bir açıklama yerine, eşini de ondan vücuda getirdi ki, gönlü buna ısınsın diye bahseder. Ama her ne hikmetse İslam âleminde, kadının yaradılışı olarak, Tevrat ta geçen söylenir halk arasında. İlginç değil mi sizce?
Bir başka örnek Kur’ an da ve Tevrat ta domuz etinin, haram olduğunu yazar. Tevrat ta haram olan yiyeceklerin çok büyük bir listesi vardır. Kur an ise açıkladıklarımın dışında temiz olan her şey sizlere helaldir demesine rağmen, her nedense Tevrat ta geçen uzun haramlar listesine, biz İslam âleminde de yer verilir ve kabul edilir.
Şimdi aramızda şunu söyleyen ya da düşünen var mıdır dersiniz? Kur an özet almış daha detaylı Tevrat yazmıştır diyebilir miyiz? Elbette hayır, eğer bunu kabul edersek, sorumlu olacağımız Kur an ayetlerine ters düşer. Çünkü Kur’ an her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle sizlere verdik diye açıklar. Bu kitaptan sorumlu olduğumuzu, Kur’an dan hesaba çekileceğimizi, ayetinde açıkça belirtir.
Konuyu daha çok dağıtmadan şunu söylemeliyim ki, Kur’ an dışında iman ettiğimiz Tevrat, İncil elbette kabulümüzdür, neyin beşer tarafından değiştirildiği, neyinde Rahman tarafından nesih edildiğinin detayı, bizi hiç ilgilendirmez. Bizler Kur’an da bize açıklananlara, tebliğ edilenlere iman ederiz. Bizleri ilgilendiren,iman ettiğimiz en son bizlere tebliğ edilen Kur’ an dır, demeliyiz ve kabul etmeliyiz. Çünkü Kur’an a sarılmamızı ve ondan hesaba çekileceğimizi Yüce Rabbim söylüyor.
Bakın Allah ayetlerinde, nasıl sesleniyor bizlere? Önce şu ayetlere bakalım Kur’ an ne için indirilmiş?
Sad 29: Bu Kur’an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.
Sad 87: Bu Kuran, ancak âlemler için bir öğüttür.
Demek ki bu mübarek kitabın ayetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsın diye indirdiğini belirtiyor Allah. Düşünün lütfen, Kur’ an ın tüm âlemler için öğüt olduğunu, üstüne basa basa söylüyor. Şimdide şu iki ayet üzerinde hep birlikte düşünelim, acaba ne demek istiyor Allah.
Maide 101: Ey iman sahipleri! Size açıklandığında canınızı sıkacak şeylerle ilgili soru sormayın. Kur an indirilmekte iken onları sorarsanız size açıklanır. Allah onlardan vazgeçmiştir/kaldırmıştır. Allah Gafur’dur, Halim’dir.
Bakara 106; Biz bir ayeti siler, unutturur veya ertelersek ondan daha iyisini veya onun bir benzerini getiririz. Allah’ın her şeye gücü yeter olduğunu bilmedin mi?
Bu iki ayet üzerinde, dikkatle düşündüğümüz de, Maide suresi 101. ayette belirttiği gibi, indirilen bazı ayetler demek ki daha önce inandıkları, ya da daha önce gelen kutsal kitaplarda olanların değiştiklerini görmüşler. Bazı insanların buna canı sıkılmış, hatta nasıl olur diye itiraz etmişler. Ama dikkat ederseniz bu durumda Allah ne diyor, bunlarla ilgili sorular sormayın. Kur an indirilmekte iken sorarsanız bunlar sizlere açıklanır, ama daha sonra sormayın, çünkü Allah bunları affetti, kaldırdı, vazgeçti, diyor.
Nelerden vazgeçtiği, kaldırdığı konusunda açıklama yapmıyor, detay vermiyor. Çünkü yapmasına da gerek yok, açıkça bu kitaptan sorumlusunuz dedikten sonra, sorumlu olmadıklarımızı gerekmedikçe söylemenin ne anlamı olabilir, kafa karıştırmaktan başka?
Devamındaki ayette ise tüm bunlara açıklık getiriyor. Biz gönderdiğimiz kitaplar arasında, bir ayetin hükmünü siler yani kaldırırsak, ya da ertelersek sizler için daha iyisini getiririz diyor. Bu ayetlerden yola çıkarak, diğer kutsal kitaplarda neler vardı, daha sonra Allah bunların hangilerini değiştirdi tamamını bilemeyiz. Daha açıkçası, Kur’ an ın bahsettikleriyle karşılaştırma yapabiliriz, ama diğerleriyle Kur’ an da bahsedilmediği için karşılaştırma yapamayacağımızdan bunlar uydurmadır, insanlar değiştirmiştir demek yerine, bu konuda fikir yürütmeyip, mantıksız sözler söylemeden, bizi ilgilendiren Kur ‘an hükümleridir demek, bence en doğrusudur, en saygılı olanıdır diye düşünüyorum.
Bu açıklamalardan sonra, konumuz olan erkeğin sünnet edilmesini, şöyle bir mantık süzgecinden geçirelim. Kur’ an bu konuda hiç söz etmiyor, örnek dahi vermiyor demiştik, ama Tevrat çok açık bir açıklama yapmış ve hatta İbrahim peygamber ve soyuyla yaptığı anlaşma gereği, sünnetin emredildiği yazıyor.
Bu konunun doğruluğu ya da yanlışlığı hakkında hiçbir yorum yapma, ya da fikir yürütme yetkisini kendimde bulamıyorum. Bunu yapmakta doğru değildir. Ama kendimde bulduğum yetki ve sorumluluk elimde bulunan Kur’ an a iman etmek ve emirlerine uymaktır. Allah ne diyordu Kur’ an da?
Zühruf 44: Doğrusu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.
Değerli dostlarım, din kardeşlerim, bakın Allah sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim, bu kitap tan sorumlu tutuyorum diyor. Sizce Allah Kur’ an da hiç bahsetmediği bir konudan, sorumlu tutar mı dersiniz bizleri? Bunun tersini söylemek, Rahmanın adaletine yapılan en büyük saygısızlıktır.
Yukarıda yaptığım açıklamanın tek bir sebebi var, Allah ın emirlerini bilelim, emin olalım, daha sonrada güzel geleneklerimizi elbette devam ettirelim, ama gelenekleri Allah emridir demeden, dinselleştirmeden, bunu da iyice bilelim.
Sünnet İslam âleminde kabul edilen, günümüze kadar uygulanan çok güzel bir gelenektir, bana göre buna devam edelim, bu güzel geleneğimizi engellemek isteyenlere de güzelce izah edelim, zorlamadan bu dinin emri demeden, sünnet olmayan Müslüman değildir demeden.
Müslüman olmak isteyen bir kişi geldiğinde de, önce sünnet olmalısın, yoksa Müslüman olamazsın diyerek onları korkutmayalım. İslam dini Kur’an ve onun verdiği hükümler ile yaşanır, bunu asla unutmayalım. Geleneklerimizin dinselleştirilmesine izin vermeyelim. Eğer bunu bir kez yaparsak, bu işin sonunun nerelere varacağını hesap edemeyiz.
İslam dini kolaylık dinidir, akıl dinidir. İslam dininin, Kur’an ın emirleri ile sınırları çizilmiştir. Allah Kur’an ın sınırlarını aşmayın diye uyarıyorsa, bunun aksini yapmamızın ve bunlarda Allah emridir dememizin, bizleri dinden uzaklaştıracağının bilincinde olmalıyız.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.