- 315 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TARİHİ DOĞRU ANLAMALIYIZ
Her şeyden önce biz biliyoruz ki, bir şey ne kadar sağlamsa, ne kadar sağlıklı temeller üzerine kurulmuşsa, o kadar uzun ömürlü ve kalıcı olur.
Kökü toprağın derinliklerine kök salmamış ağaçların, nasıl şer rüzgârların tazyiklerine dayanması imkânsızsa, temelinde yeteri kadar harç bulunmayan, çürük zeminler üzerine kurulan binaların çok kısa zaman içerisinde çökmesi ve yıkılması kaçınılmaz sonları ise, tarihsiz milletlerin de düşmanlarının hücumlarına, tazyiklerine, saldırılarına dayanması mümkün olmaz,
Gününü güzel yaşayan ve en güzel bir şekilde değerlendiren, ileriye doğru uzun ve sağlıklı hamleler yapan milletler de, tıpkı sağlam temeller üzerine kurulmuş binalar ve kökleri derinlere kök salmış asırlık çınar ağaçları gibidir. Nasıl bu tip binalar öyle sıradan sarsıntılardan etkilenmezse, nasıl bu tip asırlık çınarlara deli dolu rüzgârların, fırtınaların bir zararı dokunamazsa, tarih çeşmesinden gerektiği kadar suyunu dolmuş ve dersini almış milletlere de hiçbir şer güç ve kuvvet bir kötülük yapamaz.
Tarihini bilen, tarihini örselemeden gününe taşıyan, tarihinden güç ve kuvvet alan milletler, binlerce ırmaktan beslenen denizler gibidir. Denizlerin kuruması mümkün mü?
Demek ki tarihin önemini bilmemiz ve tarihimizi gelecek nesillere aktarmamız ve onlara öğretmemiz gerekiyor. Tarihiyle bağlarını kopartmış milletlerde grup bağları çözülür, egoizm başlar, içtimai yalnızlıklar artar, adaletsizlikler çoğalır, millet düşman kamplara bölünür.
Bir kere geçmişi öğrenmenin, mutlaka ama mutlaka şart olduğunu kafalarımıza yerleştirmemiz gerekmektedir. Geçmişi bize öğreten tarih olduğuna göre, milli hasletlerimizin korunması ve ayakta kalabilmesi için tarihte bizi güçlü ve ileri bir duruma getiren unsurları bulup çıkartmak, onların ilmi etütlerini yapmak zorundayız.
Bir düşünürün deyimiyle "tarihi gerçeklere bağlılık ve ondan gerektiği gibi yararlanmak, yeni nesillerin varlığını sürdürebilmesi için vazgeçilmez öneme sahiptir."
Bundan dolayı kendimizi tanımamız ve kendi değerlerimize dönmemiz şarttır. Kendimizi tanımamız ise tarihimizi bilmeden ve tarihin sesini duymadan olmaz.
Tanpınar’ın deyimiyle "biz, her şeyden evvel kendi kendimizi ciddiye almak zorundayız."Türkiye’de Shakspeare, Balzac veya Tolstoy’un; Edip Ahmet, Kaşgarlı Mahmut veya Yusuf Has Hacib’den daha çok bilinmesi, bizi utandırmalıdır artık!...
Fikri HAKLI
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.