ANLATAMIYORUM
Yıllardır anlatılır aşk..
Mecnun Leyla’sına Ferhat Şirin ’ine Kerem Aslı’sına anlatmıştır..
Yaşanamamıştır bir çok aşk. Belki de bu yüzden tertemiz kalmıştır. Suskunluklar kadar haykırışlarda vardır aşka dair.
Bilmedigimiz bir şehir de tanımadığımız kişiler günü gelir, gelir çalar aşkımızın kapısını.
Kırgınlıklarımız. yalvarışlarımız,dualarımız vardır gerçek aşka. Bir kez daha ya O’ysa der açarız kapıları.
Bazılarımız şanslıdır kapıyı çalan bir melektir ve aşkımızı hak eder. Rengi beyazdır o sevdanın, yaşanır ölümüne.
Bazılarımız ise şanssızdır. Kapıyı çalan şeytanidir ve harap eder aşkımızı. Rengi siyahtır ve sevda yaşanamadan bir kez daha gömülür en derinlere.
Hepimiz anlatmışızdır aşkı ; aşkımızı birilerine. Ya yaşanmıştır, ya yaşanmamıştır ,ya da ölüme terkedilmiştir duygularımız bir katilin ellerinde.
Ama bir kez de olsa çalmıştır kapımızı.
Şimdilerde Mecnun’lar Ferhat’lar Kerem’ler raflarda ki romanlarda sadece..
Şimdilerde Leyla’lar Şirin’ler Aslı’lar aşka inancını yitirmiş olacak ki o romanları bile okumamakta..
Duygular acınası halde , insanlar ise bundan bi’haber yaşamakta.
ASırlardır anlatılır belki de aşk. Bugünlerde acınır ve anlatılamaz halde..
Erkek kapıyı çalar, içeri de ya başkası ya da ona dahi güvenemeyecek bir kız karşısında ki..
Kız kapıyı çalar, içeri de ya başkası ya da güveni hakkeden ama inancını yitirmiş bir erkek karşısında ki.
Bugünlerde aşk anlatılamayacak kadar unutulmuş kısacası.
YORUMLAR
öğretilmiş kadınlık ve erkeklik kalıbının oluşturduğu öğretilmiş aşk.
bu kalıptan çıkılmadığı müddetçe nice kalpler yetim ve nice sitemler muhatapsız kalır. tüketim çılgınlığı o denli sardı ki bizi, sistemin bizim en masum en temiz olan duygusallığımızı kirlettiğine şahit oluyoruz.
biz kendimiz var edemedikçe yani o kalıbı yıkmadıkça sonumuz her daim hüsran...