HAZİRANA MEKTUP
Şimdi son kez çekme hüznü var ciğerlerime nefesinin, gökyüzüne dalmanın son uykusu. Güneşin sıcaklığının son hissi var tenimde. Son sigara, içilmeyen soğuk bir kahve.. Yokluğunun korkusunu veriyor gitmenin hissi. Betona basan ayaklardan işleyen soğuk belki yarın bedenimden sıcak olacak. Ayrılmaz omuzların yırtığı var. Nereden ? Bilmiyorum belki yürekten. Bensiz de çekilir buralar biliyorum. Gökyüzü değilim ya. Ya da bir Tanrı. Belki yeniden yakarsınız sönmüş sigarayı. Çektiğiniz nefes yüreğinizdendir bu sefer. Ama radyomun tuşları ile çok oynamayın bırakın çaladursun. Ben duymazsam siz duyarsınız. Haydar bensiz de uyandırır sizi gün ağarmadan. Kızmayın ona. Yırtılmış bir gökyüzü görürseniz açın onun kanatlarını. Sesini tanırım. Tereddüdün cezasıdır belki de bu. Sorgulamaların kestiği bir balta gökyüzüne bağlı olan ipi. Hepimiz dar ağacında asılı değil miydik zaten ? "Dünyanın tabut kapağı, gökyüzü..." diyordur bir şair. Yeni gökyüzüm bir tabut kapağı mıdır artık ? Bir kalem koyun içine, mavisine yazamadık ellerimizle, olur da belki ben ölürüm, şiirim ölmez. Okuyamadığım kadınlar elveda. Tartışamadığım benler elveda. Kaybolamadığım karanlıklar elveda. Sana ona bana hepinize elveda. Mart, nisan, mayıs elveda.. Merhaba haziran, merhaba.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.