- 557 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Öykü-5) Tanrıça Bastet’in Aşkı / Rüya İçinde Rüya
Elindeki parfüm şişesi ile yatak odasının içinde huzursuzca dolanıyordu. Bir ay öncesine kadar hayatı bir nehir gibi normal akışında devam ediyordu ta ki gördüğü rüyaya kadar.
Rüyasında; Gecenin karanlığında uyanmış,sakin şekilde evinin balkonuna gelmiş ve kendini boşluğa bırakmıştı, boşlukta bedeni bir kediye dönüşerek dört ayağının üzerine düşmüştü. İçgüdüsel olarak hızla evinin yakındaki bir ara sokağa girmiş ve koşmaya başlamıştı. Ter içinde uyanmadan birkaç saniye önce görebildiği tek şey büyük meydandan girilen tek yönlü bir sokağın sonundaki bir attar dükkânının tabelasıydı.
Birkaç gün sonra, iş çıkışında gördüğü rüyanın etkisiyle, öyle bir yer olup olmadığını anlamak için, uzun süredir gitmediği büyük meydana gitti. Tüm meydanı görebileceği bir kafeye oturdu ve kendisine bir kahve söyledi. Küçük yudumlarla kahvesini içerken, girdiği sokağın neye benzediğini düşünerek, gözlerini etrafta gezdirdi. Masadan kalktığında aradığı yeri bulmuştu.
Tek yönlü sokağa girdiğinde, kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Hızlı adımları giderek yavaşlamıştı, ruhunun yarısı geri dön derken, diğer yarısı sonuna kadar git diyordu. Bu düşünceleri kafasının içinde tartarken sokağın sonuna ulaştı.
Bildiği tüm duaları okuduktan sonra attar dükkanından içeriye adım attı. Kendisini, nur yüzlü, güleç, beyaz sakallı bir amca0 tüm sevimliliğiyle karşılamış ve nasıl yardımcı olabileceğini sormuştu.
Yaşlı amcaya, utanarak aptal yerine konulmak istemediğini, ancak bir rüya gördüğünü, çok etkilendiğini ve rüyasında gördüğü yerin gerçekte var olup olmadığını anlamak için geldiğini anlatmıştı.
Yaşlı attar, ciddiyetle kendisini dinledikten sonra yerinden kalmış ve bir süre sonra sedef kalkmalı üzerinde kedi motifleri olan bir kutu ile geri dönmüştü. Kutudan eski tanrıçaların bedenine benzeyen bir parfüm şişesi çıkartmış ve “Eğer gerçeği kendi gözlerinle görmek ve gerçek aşkın ne olduğunu öğrenmek istiyorsan, rüyayı gördüğün günün bir ay sonrasındaki gecede bunu iç ve kendini bul” dedikten sonra şişeyi kendisine uzatmıştı.
Attardan aldığı cevabın etkisiyle şoka girmiş ve hiçbir şey diyemeden elinde şişeyle dükkândan çıkmış ve nasıl geldiğini hala tam çözemese de evine geri gelmişti.
**
Saat hızla ilerliyordu, yaşlı attarın dediğine göre sadece bir şansı vardı, gece yarısından hemen önce elindeki şişenin içindekini içmesi gerekiyordu. Kafasında binlerce düşünce birbirleriyle dans ediyordu. Bir türlü ne yapacağına karar veremiyordu. Bu geceden başka bir şansıolmayacaktı, bir taraftan korkarken diğer taraftan da içindeki merak duygusu diğer her türlü düşünceyi bastırmak için elinden geleni yapıyordu.
Ve bir anda karar vererek şişedekini içti. Yatağına sırt üstü uzanarak gözlerini kapadı ve beklemeye başladı.
Ne kadar zaman geçti bilmiyordu, uyku ile uyanıklık arasında bir yerdeydi. Gecenin karanlığında uyanmıştı, bu gece ay bir başka parlıyor ve güneş gibi etrafıaydınlatıyordu sanki. Pencereyi açmasıyla yatak odasının tüm perdeleri havalanmış içeriye taze hava dolmuştu. Temiz havayı defalarca içine çektikten sonra iki eliyle pencerenin pervazlarından sıkıca tuttu. Sağ ayağını pencerenin kenarına koyduktan sonra hızla kendini çekerek bıraktı, tüm bedeni artık boşluktaydı.
İçindeki temiz havayı dışarı bırakmadan hızla aşağı düşerken karşısında kendi ritminde akan ve ruhları temizleyen Nil nehrine baktı, sonra ise Gökyüzü tanrıçası, Shu ve Tefnut’un kızı, Geb’in kızkardeşi ve karısı, Osiri, Set, İsis ve Nephthys’in annesi olan Nut/Nuit’in kendisine gülümsediğini gördüğü anda bedeni yeryüzüne esmer bir kedi olarak inmişti.
İç güdüsel olarak Nut/Nuit’in kendisine gösterdiği işaretleri takip etmeye başladı. Bir süre sonra kendini şehrin dışındaki harabelerde buldu.
Eski tapınağın kemer biçimdeki taş kapısının yanındaki yarıktan içeri girdi. Ana salonun arkasındaki küçük odaya yöneldi ve yine buradaki bir yarıktan farklı bir odaya geçerek, merdivenleri hızla inmeye başladı. Tapınağın ilk kurulduğu zamanlardan kalma mezar odasına ulaşmıştı nihayet. Kare planlı geniş odanın tüm duvarları Bastet’in eril ve dişil hallerini gösteren kabartmalarla süslenmişti.
Esmer kedi, odanın ortasında biraz bekledikten sonra ay simgeleriyle süslü olan tarafa yöneldi, duvarın önündeki kapta bulunan suyu yudumlamaya başlamıştı ki karşı taraftaki güneş kabartmaların süslediği duvarın önünde kendisi gibi bir esmer kedi olduğunu fark etti.
İki esmer kedi, göz göze geldikleri anda zaman durmuş ve bulundukları mabet sanki etraflarında dönmeye başlamıştı, diğer kedi hiçbir ses ve hareket olmadan sadece düşünce gücüyle anlatmaya başladı.
Ben, senin eril halinim, ruhunun diğer yarısı, sense merhem şişesinin kadını yani koku ve cinsellik tanrıçası Bastet’sin.
Bastet, anlar gibi hafifçe başını eğmişti. Eril hali anlatmaya devam etti. Doğanın sırlarının herkese açık olduğu, mucizelerin her zaman görülebildiği, kadim zamanlarda, kutsal sayılırdı kadınlar… Her biri yaşayan bir mabetti.
Tek olan, her şeyi yoktan var eden yaratıcı önce birbirini tamamlayan iki temel bilinci yarattı; eril ve dişil enerjiyi, rahman/rahim ve yin/yang gibi. Yaratılan her şey bu iki enerjinin oluşturduğu aşkla şekillendi. Eril enerjiye/bilince kadim insanlar Tanrı dedi, dişil enerjiye/bilince ise Tanrıça…
Eril enerji Güneş ile dişil enerji ise Ay ile sembolize edilirdi. İşte esmer kedim evrenin temel dişil prensibi, sırların kraliçesi, gece gökyüzünü aydınlatan büyünün, mistizmin ve sevginin kaynağı, aşkın kendisi sensin.
“Peki bana aşkı anlat o zaman” dedi esmer kedi Bastet.
Eril hali devam etti. “Aşkın binlerce çeşidi vardır. Bunları doğada, bir çiçeğin güzelliğinde, bir nehrin akışında, rüzgârla savrulan ağaç yapraklarının uğultusunda, yüksek bir tepede, çölde bir vadide bulabilirsin. O aşkı görmek veya görmezden gelmek senin elindedir. Ama görürsen onu anlarsın, hissedersin varlığını, şefkatini, yaşam gücünü fısıldar tüm yaratılmış ruhlara, bu güç ruhlardan kalplere, kalplerden benliğe geçer.”
Huşu içinde eril halinin anlattıklarını dinledikten sonra esmer kedi, “Milyonlarca yaratılmış içinde beni nasıl buldun?” diye sordu esmer kedi.
Eril hali, “Senin edalı yürüyüşünü fark ettim ve gözlerinde tüm evreni gördüğüm an seni tanıdım. Çünkü kadim zamanlardaki kitaplar dişil ruhu tarif ederken, "Tanrıça bakışına sahip, kıvrak belli, soylu duruşu ve endamlı salınarak yürüyüşüyle tanınır” diye yazar.
Anlattıkları bittiğinde eril hali gülümsemişti. “Neden gülüyorsun?” diye sordu esmer kedi. “Geçmişte Kraliçe Kleopatra da bu hevese yani Besset tanrıçası gibi yürümeye kendini kaptırmıştı, ancak bu çabası sadece Sezar’la, Antonius’u baştan çıkarmaya yönelikti.”
Eril ruha sahip esmer kedinin anlattıkları bittiğinde, bulundukları mabet etraflarında dönmeye başlamıştı. Bastet’in kabartmaları işlenmiş duvarlar kum tanelerine dönüşmüş ve saniyeler içinde o kum tanelerinden geniş bir yatak ve köpüklerle dolu bir havuz meydana gelmişti.
Eril ve dişi ruhlara sahip iki esmer kedinin dudakları birbirine dokunduğunda bulundukları ortam gibi kendi bedenleri de değişime uğradı ve her şeyi yaratan yaratıcının özenle yarattığı kadın ve erkek bedenlerine sahip oldular.
Erkek, sevgiyle kadının elinden tuttu ve birlikte insanı baştan çıkartan kokuların yayıldığı, üzerini köpüklerin kapladığı havuza girdiler.
Bulundukları ortamı sadece yatağın ve havuzun çevresinde sıralanmış mumlar aydınlatıyordu ve ışık oyunlarının etkisiyle kendilerini daha bir çekici ve arzulu görüyorlardı. Köpükler ikisinin de tüm bedenlerini kaplamıştı, onları öperek ve dokunarak yok ediyorlardı. Birbirlerine her dokunduklarında bedenlerine yayılan titreşimle birbirlerinde daha çok eriyorlar ve her geçen saniye tek vücut olma yolunda ilerliyorlardı.
Havuzdaki yaşadıkları dakikalar ikisini de rahatlatmıştı. Erkek, kadını kucaklayarak havuzdan çıkarttı ve geniş yatağın üzerine bir tüy gibi hafifçe bıraktı. Masanın yanındaki sehpadan kadınına bir kadeh şarap alarak uzattı, ikisi de aynı kadehten birer yudum aldıktan sonra dudakları tekrar birleşti.
İki beden defalarca birleşerek tek beden oldu ve mabet içinden yayılan enerjiyle bir dönüşüm yaşadı ve geriye sadece “aşk” kaldı.
xesmerkedix.blogspot.com/2013/03/oyku-5-tanrca-bastetin-ask-ruya-icinde.html
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.