3
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
2792
Okunma
---
Sabahın mahmur ışığı, odanın dantelli perdelerinden süzülüp küçük kızın kirpiklerine vurdu. Gözlerini araladığında, yorganın üstünde kendini temizleyen kediyle göz göze geldi. Bir an için kim daha asilce bakabilir diye yarıştılar, ama kedi kazandı. Çünkü kedilerin kazanmaktan başka şansı yoktu.
Odaya sinmiş çivit ve sabun kokusu içini ferahlatırken, burnuna bir koku daha çalındı: Çörek kokusu! İşte, hayatın güzel olduğu o anlardan biri... Annesi hamuru yoğurmuş, mahalle fırınına göndermiş olmalıydı. Küçük kız, bu kokularla büyümüştü. Annesi ekmek gibi kokardı, bahar gibi serinletirdi, sobada pişen kestane gibi içini ısıtırdı.
Tam da bu yüzden, annesi sabahın sesiyle seslenince yerinden fırladı:
– Türkan! Kalk artık! Öğlen olmadan çarşıya git de gel!
Bir anne komut verdiyse, çocuk kalkardı! Ama bu, kalktıktan sonra plan yapılamayacağı anlamına gelmezdi. İşte tam o anda zihninde bir şimşek çaktı! Bugün tam da o gündü! O yüksek topuklu ayakkabıları giymenin, boynuna beşibiryerde takmanın günüydü!
Annesi, eczaneden cremperde almasını istemişti. O yıllarda kadınların elleri çatlamasın diye kullandığı meşhur el kremi... Ama mesele krem değildi! Çarşıya gitmek demek, vitrin camlarında kendini seyretmek, kaldırım taşlarında yürüyüş provasını yapmak, tabii ki en önemlisi de… moda dünyasına adım atmak demekti!
Ama bir sorun vardı: Yüksek topuklu ayakkabısı yoktu.
Ama ne gam! Zeka vardı!
Planına hızla girişti. İki boş makara buldu, iki oluklu kiremit aldı, biraz da iplik… Makaraları kiremitlerin altına yerleştirdi ve iplikle sımsıkı bağladı. Sonra yavaşça doğruldu, dizlerini hafif kırarak ilk adımını attı. Bir sağa bir sola savruldu, ama düşmedi!
Bu bir başarıydı!
Yetmezdi. Beşibiyerde olmadan yüksek topukların ne anlamı vardı ki? Çamaşır ipinden bir parça kesti, annesinin verdiği paraların arasından en parlak ortası delik kuruşu seçti ve ipe geçirdi. İşte bu! Şimdi, İstanbul sosyetesinin yeni yüzü Türkan Hanım, çarşıya inmeye hazırdı!
Büyük bir ciddiyetle evden çıktı. Sağa sola çarpa çarpa, yalpalayarak eczanenin kapısına ulaştı. Eczacı, gözlüğünün üzerinden şöyle bir baktı. Hayatında gördüğü en garip müşteriydi. Ama mesleki ciddiyetini koruyarak sordu:
– Buyur evladım, ne istemiştin?
Küçük kız, elindeki cremperde kutusunu eczacıya uzattı.
– Amca, bunu doldurun!
Eczacı kutuyu alıp dükkânın arkasına geçti. O yıllarda eczanelerin arkası görünmesin diye ilaç kutularından yapılan paravanlar olurdu. İşte, o paravanın arkasına geçti ve bu enteresan müşterisini gizlice izlemeye başladı. Küçük kız, tüm dikkatini kapının camına yansıyan görüntüsüne vermişti.
Ama bir şey parlıyordu…
Masadaki o altın gibi ışıldayan kuruşlar!
Küçük kız, yavaşça masaya yaklaştı. En parlaklarından dört tanesini avucuna aldı ve sıkıca kapattı. İçinde minik bir heyecan, ama daha çok büyük bir stil tutkusu vardı!
Eczacı, cremperde kutusuyla döndü. Parayı almak için elini uzattığında duraksadı.
– Öbür elindeki paralar ne için kızım?
Küçük kız, avucundakileri gösterdi ve masumiyetin doruklarında gezinen o cümleyi kurdu:
– Masanızın üzerinden aldım… Beşibiyerdemin yanlarına takacağım!
Eczacı ne yapacağını bilemedi. Bir yandan çocuğun zekasına hayran kalmıştı, öte yandan gözlerinin içine baka baka yapılan bu tamamen yanlış ama tamamen dürüst eylem karşısında afallamıştı.
Eğildi, gözlerini hafifçe kıstı ve ciddiyetle konuştu:
– Küçük hanım, sen şimdi bu paraları benden habersiz aldığın için, hırsızlık yapmış oldun. Hırsızlık çok kötü bir şeydir. Şimdi seni polise versem, hapse girersin. Ama… bir kereye mahsus sana bir beşibiyerde hakkı tanıyacağım. Çünkü sen bunun yanlış olduğunu bilmiyorsun. Ama bir daha olursa, külahları değişiriz!
Avucundaki paraların ikisini geri verdi. Küçük kız, hafifçe utanarak dışarı çıktı. Ama zihni sorularla doluydu.
Tamam, yüksek topukları vardı… Beşibiyerdesi de oldu… Parasını kaybetmeden cremperdesini de aldı… Ama neden mutlu değildi?
Hırsızlık denen şeyi tanımıştı. Ve hiç ama hiç sevmemişti.
Ve o kehribar gözlü, zeki mi zeki, küçük şeylerle mutlu olmayı bilen komik bücür…
Benim annemdi...
Peri Feride ÖZBİLGE
________17/05/2007 Ankara