- 1205 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
TAKSİM GEZİ PARKINDA NELER OLUYOR. ......
Türkiye’de geçtiğimiz 2013 Yılı mayıs ayından beri bir oyun oynanmaktadır.İstanbul Taksim Meydanında bulunan Gezi Parkında yapılacak yeni düzenlemeler için üç beş ağaç yerinden kaldırılıp başka bir yere nakledilmek istenmesi ile birden bire toplanan kalabalık gençlerden oluşan kalabalıklar ilk anda masum halk hareketi sayılabilirse de sonrasında içinden çıkılamaz,kontrol edilemez bir hale gelmiştir.
Emniyet güçleri bu kalabalıkların içerisine sızmış terör örgütü elemanlarını almak için yaptığı girişimler daha büyük kalabalıkların toplanmasına zemin hazırlamış,polisin yanlış tutumu neticesinde durdurulamaz hale gelmiştir.
Gençler bir yerlerden getirilen kumanyalarla günlerce beslenip bir arada geceleri eğlenerek,çadırların içerisinde kalmaya başlamışlar,ortalık pislik yığınlarla,barikatlarla,lastik,çöp yığınlarıyla ve göstericilerin fışkılarıyla adeta kokuşmuş,çok uzaktan pis kokular oradan geçenlerin burunlarının direğini sızlamıştır.
Hergün ayrı bir tiyatro,ayrı tertipler sergilenmiş,Bazen sessizce ayakta put gibi durmalar,bazen kızlı erkekli eğlenceler yapılmış kızlar çadırlarda taciz ve tecavüzlere uğramış,komün hayatı yaşayan gençler ortalığı,bankamatikleri talan etmiş,yakmış,yıkmış,esnafın günlerce işyapamaz hale gelmesine sonunda esnafın müdahalesiyle karşılaşmaya kadar varmıştır bu olaylar...
Gezi Parkını bu şekilde günlerce işgal eden karanlık güçlerden oluşan temsilciler,Hükümete beş maddelik bir liste sunarak isteklerinin hemen yerine getirilmesini yüzlerini asarak,ayakta adeta Hükümete gözdağı verircesine istemişlerdir.
Benim gözümün önüne S.Abdulhamid Hanıma Hal Bildirisini sunan azınlıkların temsilcilerinin fotoğrafı gelmişti nedense.
Aralarında bir fark göremedim.
İstekleri arasında Üçüncü köprü,Üçüncü havaalanı projesi ve Kanal İstanbul projelerinden,Nükleer santraldan vazgeçilmesi,Çözüm süreci,ekonomik istekler olduğunu hatırlıyorum.Hükümet olmaz diyerek bunu geri çevirmiştir..
Hükümet müdahale ederek ,emniyet güçlerimizin kararlı tutumu neticesinde bir sabah bu terör örgütleri,çadırları yıkılıp,ortalık temizlenmiş,Gezi Parkı tekrardan halkın kullanımına açılmıştır.
***
Sonradan anlaşılmıştır ki bu olaylar dış güçlerin tasarlayıp olgunlaştırdığı tertiplerin bir sonucudur.
Bugün açık olarak görülmektedir ki bu olayların arkasında Türkiye’nin büyümesini,kalkınmasını istemeyen başta ABD deki Neoconlar,AB ülkeleri,İsrail ve bunların içerdeki maşaları,piyonları olduğu görülmüştür.
Mayıstaki Gezi Parkı eylemlerinde başarılı olamayan bu derin güçler Eylül ayında buna benzer olayların tekrar yapılacağı sinyalini vermişlerdir.
Eylül ayında okullar açılmış,Ankara Büyükşehir Belediyesinin Odtü Ormanı içerisinden geçirmek istediği Çevre Yolu bahane edilerek yine öğrencilerin ayaklanması sonucu çıkan olaylar fazla sürmeden bastırılmış,
Devletin kararlı ,orantılı gücüne boyun eğen terör örgütleri bu yöntemlerle Hükümeti yıkamayacağını anlayarak başka bir senaryo hazırlamaya başlamışlardır.
Son olarak 17 Aralık 2013 de Hükümeti yıkmak için en son Yargı silahı kullanılarak Asrın yolsuzluğu ,Asrın rüşvet Operasyonu adıyla bir sabah düğmeye basılmış,üç Bakanın ve Bakan çocuklarının ve bir Banka müdürünün rüşvet aldıkları suçlamasıyla bir anda Türkiyenin gündemi yeniden belirlenmiş,gözler yıllardan beri iktidarı oluşturan güçlerin çok büyük yolsuzluklara bulaştığı iddia edilmiştir.Hükümet önce olayı kavramaya çalışmış,suçlananların bazıları içeriye alınmıştır.
Bir hafta sonrasında Hükümet bir dış operasyonla karşı karşıya olduğunun farkına vararak Emniyet ve Yargı cephesinde hergün görevden el çektirmeler ve nakilller yaparak frenleme başarısını göstermiş ardından bir Dış gezi sonrasında Kabine değişikliği yaparak yolsuzlukla suçlanan Bakanları değiştirerek taze bir kanla yoluna devam etmiştir.
Bu girişimden istediği sonucu alamayan Neoconlar,Ab ve İsrail güdümündeki ajanlar ve içerdeki yardımcıları diyebileceğimiz yerleşik düzen baronları son bir kez düğmeye basmışlar daha büyük bir yargı ve polis operasyonunu 25 Aralık 2013 de yapmak istemişler Başbakanın oğlu,üçüncü havaalanı müteahhitleri,Kanal İstanbul ve bir çok işadamının mal varlıkları dondurulmaya ve gözaltına alma işlemine çalışmışlardır.
Hükümet ciddi duruşu ve istenenleri vermemesi ile duruma hakim olmuş yargıda daha büyük bir değişime gitmiş,daha önceden kendi eliyle oluşturduğu HSYK yı yeniden yapılandırmaya,Adli kolluk Güçleri Kanununda değişiklik yapmak zorunda kalmıştır.
Türkiye sathında yüzlerce hakim,savcı ve emniyet mensuplarına görev yerleri değiştirilerek sorun çözülmeye çalışılmıştır.
2014 ocak ayı içerisinde Suriye ye insani yardım götüren İHH ya ait tırlar Hatayda durdurularak içerisinde silah olduğu Hükümetin Suriyedeki muhalefete silah yardımında bulunduğu suçlaması yapılmıştır.
Ardından yine beş adet tıra Jandarma ile durdurularak silah aranmış,Hükümet MİT e ait olduğu gerekçesiyle olaya el koymuş ve görevlilere işten el çektirilmiştir.
***
Bu günlerde yaklaşan 30 Mart 2014 yerel Seçimleri öncesinde Hükümet oy oranında düşme olmaması için bu olayın arkasındaki iç ve dış güçleri deşifre etmeye çalışırken bir yandan da çok kırılgan olan ekonomimize bu operasyonun yaptığı tahribatı azaltmaya gayret sarfetmektedir.
Bu yılın çok zorlu bir yıl olacağı şimdiden görünüyor.Yerel seçimlerde istediği sonucu alabilecek mi iktidar yoksa Üç büyük şehir elinden çıkacak mı? İl Genel Seçimindeki oy oranı genel seçimler için bir gösterge sayılabilir.
İktidarın oylarında olabilecek düşüşler ağustos ayındaki Cumhurbaşkanı Seçimlerinde,Genel Seçimlerde Hükümetin başarısını etkileyecek,gelecek yıl yapılacak Genel Seçimlerin erkene alınmasına sebep olabilecektir.
Milletimizin sağduyusuna inanıyor ve gerçekleri görüp ona göre karar vereceğini düşünüyorum.
Seçim sandığı önümüzde vicdanımızın sesini dinleyerek sandıklara gidelim.
İnşallah daha güçlü,Dış Güçlerin oyunlarına ustaca cevap verebilen,Bağımsız Türkiyeye doğru adım adım yaklaşırız.
Yanı başımızdaki komşularımız Irak ve Suriye,Libya gibi olmaktan Allah bizi korusun...
26.01.2014//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU***
YORUMLAR
Demek ki sır sır olmaktan çıkaran devlet, sırrına sahip olamıyormuş..Ne zannediyorsunuz ki?Yer yüzündeki tüm Uluslar A.B.D ve AB ülkelerine hizmet etmek için ayakta tutuluyor..Eğer bir ülke gerçekten halk devrimiyle kurulmuşsa ve lideri de gerçekten halkından çıkarsa o zaman gelsinler de o ülkeyle oynasınlar hadi... Bekliyoruz ya sağ devrim yada sol devrim..
Bir zamanlar Osmanlı....Tüm dünyanın nizamına nasıl yön veriyorduysa devrini bitirince roller değişti tabi...Lakin tarihinden ders alamayanlar işte böyle boyun bükerek günü kurtarır..Günlerimiz bu aralar fena kurtarılmıyor tabi...Gününü kurtaranlar da tarihini kurtarabilse ....KEŞKE...
Saygılar...
......Yazınızı büyük bir dikkatle okumaya çalıştım. Geçmişte ülkemiz üzerinde ajanlar aracılığı ile oynanan oyunları dile getirmişsiniz. Acaba ben mi yanlış anladım. Sanki adı geçen iktidar sahipleri çok masum da tüm suç ajanların ve sivil toplum örgütlerininmiş gibi bir anlam çıkardım. Yaşımız gereği yaşanan bir çok olumsuzluğu anımsıyorum. Bence bu olaylarda esas maşa oyununu oynayanlar iktidarı elinde bulunduranların kendileridir. Kendi çıkarları uğruna ulusal çıkarları gözden çıkarmışlardır. Tıpkı bugünkü iktidarın yaptığı gibi. Geçmişte iktidar sahiplerinin yapmış olduğu yanlışlar, günümüz iktidarına aynı yanlışları yapma hakkı vermeyeceği gibi, onlar yaptıysa bunlar da yapabilir mantığının da yanlış olduğunu düşünüyorum.
.......Böylesi önemli bir konuyu gündeme getirip tartışmaya açmanız ve de özellikle okuyanı sıkmadan
anlaşılabilir sade bir dille akıcı yazı ustalığını nedeniyle sizi kutluyor ve saygılarımı bırakıyorum.