- 984 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
İSYAN-7-
İhsan Yüzbaşı artık resmen isyanlardaydı. ’’Etrafınız sarıldı. Teslim olun.’’ Anonsunu yapalı neredeyse altı saat olmasına rağmen ’’Teş serbest ’’ Emri bit türlü gelmiyordu. Bu beyaz cehennemde altı saat beklemek akerin ve erbaşın sinirlerini iyice germiş her birisi ’’ Artık şu emir gelse de ne olacaksa olsun ’’ Diye dua etmekteydi.
Rüzgarın adeta bir kamçı gibi suratları kesip doğradığı bu tipide tüm eller tetikte, tüm kulaklar gelecek telsiz emrindeydi. Daha ne bekleniyordu? Niçin bekleniyordu? Askerin bu karda kıyamette donması mı yoksa?
’’Bir sigara versene Rasim.’’ Dedi yanındaki uzmana. Uzman Rasim ’’Ama komutanım operasyon sırasında olmaz. ’’ Diyemedi. Uzattı sigara pakedini. İsah sigarasını yakıp bir nefes almıştı ki telsizden beklenen emir geldi:
’’Son bir kez daha teslim olmaları yolunda uyarı yapın. Olumsuz cevap alırsanız ateş serbest. Ama önce kendi can güvenliğiniz biliyorsunuz. Allah yardımcınız olsun’’
Yüzbaşı İhsan bir kez daha ’’ Teslim olun..Kendinizi Yüce Türk adaletinin şefkatli kollarına teslim edin. Başka çıkış şansınız yok’’ Dedi ve beklemeye başladı.
Etrafı sarılmış olan o minicik dağ kulubesindekilerin gerçekten de hiç bir şansları yoktu. Ya teslim olacaklar, ya da öleceklerdi.
Onlar önce ölmeyi tercih ettiler. Her birinin beynine öylesine çakılmıştı ki askerin eline sağ düştükleri takdirde görecekleri işkenceler, o işkencelere maruz kalmaktansa ölmek daha iyiydi. Hem ’’ Şerefsiz bir yaşamdansa şereflice ölmek daha iyidir.’’ Diye öğretmişlerdi onlara şerefsizler.
Kulübeden gelen ilk ateşle birlikte Yüzbaşı İhsan ’’ Ateş serbest’’ Diye bağırdı. O andan itibaren de yer-gök ’’Ateş ’’oldu adeta.
Beş dakika sonra kulube artık kulube olmaktan çıkmış resmen kevgire dönmüştü. Bir dakika daha sonra içeriden cılız bir ses duyuldu. Bir kız sesiydi bu. ’’ Ateşi kesin teslim oluyoruz. ’’
İhsan Yüzbaşı bil el işaretiyle ateşi kestirdi. Kulübenin penceresinden dışarıya iki adet kalaşnikof tüfek atıldı önce...Arkasından başı ellerinin üzerinde bir kız çıktı. Hemen onun arkasından bir kız daha elleri başının üzerinde bir vaziyette dışarı çıktı.
Yüzbaşı İhsan ’’ Evden yirmi adım uzaklaşıp olduğunuz yerde durun daha fazla yaklaşmayın ’’ Dedi. Kızlar robotvari bir şekilde denilen emri yerine getirdi.
-İçeride canlı kimse var mı?
-Yohtur gomutan.
-Bak..Yalan söylüyorsan derini yüzerim senin.
-Bilirem yüzersin. Ama yohtur.
Yüzbaşı İhsan, Uzman Rasim’e emretti: ’’ On kişi al yanına eve doğru yavaşça sokulun. İçeride canlı kimse var mı bakın bakalım.
Rasim Uzman ve erler yavaşça sokuldular kulübeye ama uzmanın işi şansa bırakma gibi bir niyeti yoktu. Pencereden içeri iki el bombası daha savurup kulübeyi tamamen tahta yığınına çevirdikten sonra seslendi İhsan Yüzbaşı’ya.
-İçeride canlı hiç kimse yoktur komutanım.
İhsan Yüzbaşı güldü ’’ Ulan ben psikopatım ama bu namussuz benden de psikopat’’ Diyerek. Ancak bir anda gülüşü dudaklarında donuverdi. Bu karşındaki çamur yığını ve birbirinin kopyası kızlardan arkada olanı ne yapmaya çalışıyordu öyle? Kızın başının üzerindeki ellerine dikkatlice bakınca altı boş olması gereken o ellerin gereğinden fazla tümsek olduğunu ve kızın parmaklarının kıpırdamaya başladığını gördü.
Bir saniyeden azdı düşünme payı. Ama o bir saniyeden az olan zaman içinde önce Rasim’i uyarmayı düşündü...Yok yok..Buna vakti yoktu. Tüfeğini doğrultmasıyla tetiğe basması bir oldu. Kızın elbombası atarak Rasim ve yanındakileri şehit etmesine izin vermeyecekti. Arkadaki kız kanlar içinde yere yığılırken Rasim de tetiğe asıldı. O da öndekini vurmuştu tam beyninden.
Az sonra Yüzbaşı İhsan ve diğer erat da geldiler cesetlerin başına. Yüzbaşı İhsan çıkıştı Rasim’e.
-Oğlum..Sen niçin ateş ediyorsun. Manyak mısın? Sapık mısın nesin anlayamadım ki?
-Komutanım..Sen ateş edince anladım bunların her zamanki el bombası saklama oyununa baş vurduklarını.
Yüzbaşı İhsan öndeki kızın ellerinde ve çevresinde herhangi bir el bombası görmemişti. Arkadaki kızda ise vardı. Fünyeyi çekmeye fırsat bulamamıştı.
Bu manzaraya daha fazla bakmak istemedi. Askerlerden birinin göğüs cebine elini sokup çıkarttığı paketten bir sigara alarak yaktı ve bir taşın üzerine oturdu arkası ölülere dnük olarak
-Rasim...Bak bakalım Üzerlerinde kimlik filan var mı?
Az sonra Rasim seslendi.
-Komutanım..Hayret bir şey...Bu kızların ikisi de Samsun doğumlu. Doğum tarihleri Aynı. Yani ikizler.
’’Samsun’’ Sözünü duyan İhsan iliklerine kadar titredi.
-Nasıl yani ya? Samsun doğumlu iki kızın bunların arasında ne işi varmış.
-Dahası komutanım babaları da adaşın.
İhsan Yüzbaşı ok gibi fırladı yerinden.
-Babalarının adı İhsan mıymış yani?
-Evet Komutanım.
İhan Yüzbaşı’nın karnına bir ağrı saplandı. Midesi bulanıyordu. Kusmamak için derin bir nefes aldı ama nafile...İçinde ne varsa kusmaya başladı.
Rasim bir daha seslendi.
-Komutanım...Adları Nesrin ve Perihanmış.
-------------------------------------------------------------------------
-Hımmmm..Demek ki Nesrinle Perihan’ın hikayesi de bu. Bir çatışmada öldürülen iki terörist kız. İyi de bunun seninle ilgisini anlayamadım. Romanında niçin çok fazla geçiyor bu Nesrinle Perihan?
-Çünkü..Nesrinle Perihan sadece iki terörist kız değil. Yüzbaşı İhsanın kızları.
-Anlamadım..Yüzbaşı İhsan kendi kızlarını mı öldürmüş yani?
-Evet...Birini o, ötekini Razim Uzman.
-Allah Allah..Peki o Nesrin’i mi öldürmüş, yoksa Perihan’ı mı?
-Nereden bilsin ki? İkisi de birbirinin aynı. Hangisi Nesrin, hangisi Perihan nereden bilsin. O bakımdan hep ’’ İkisini de ben öldürdüm’’ derdi.
-Bir Dakika..Bir dakika...Bir Yüzbaşının iki kızının birden teröristlerin içinde ne işleri varmış? Ayrıca Yüzbaşı İhsanın hikayesine sen nerede dahil oluyorsun?
-Sen de haklısın tüm bunları sormakta...Bu hikayenin anlatılması o kadar zor ki. O bakımdan sondan başladım.
-Başa dön o zaman. Zaten mercimek kadar beynim var onu da sen yeme.
-Nereden başlasam ki?
-Mesela sen bu Nesrin ve Perihan ile hiç karşlılaştın mı? Tanır mıydın onları?
-Hayır..Hiç karşılaşmadım..Resimleri dışında tanışıklığım yoktu kendileriyle.
-İhsan Yüzbaşıyı tanıyorsun ama?
-Evet...O benim ilk aşkımdı. Ama o bana hep ’’ Kızım ’’ Derdi.
-Sana aşık olmadı yani?
-Nasıl olsun ki? O sadece ve sadece karısına aşıktı. Gözü ondan başkasını görmüyordu. Hatta boşanmış olmalarına rağmen.
-Tamam..Neyse...Sen Şimdi baştan başla Nesrinle Perihanın hikayesine.
-Ah be Engin..Bana neleri anlattırıyorsun. Tamam her şeyi anlatayım da öğretmen Mustafa Bey’in intiharını nasıl anlatayım?
-Haydaaa..Bir de öğretmen mi var intihar eden? Ne kadar karışıkmış bu hikaye.
-Öyledir..Ve ne yazık ki daha ortalarında bile değiliz bu hikayenin.
DEVAM EDECEK