- 548 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kiracıydım Unutulmamış Acılara
"Sen yarım kalmış bir aşkın
Kaçınılmaz sürgünü,
Katlanan göğsündeki kayaya.
Sen orda şimdi bir hüznü köpürt,
Ben bir çocuğa su vereyim burada
Ben ki kiracıyım bir acıya"*
Böyle başlasın istedim…
Metin Altıok’u, Dikili 7. Türkiye Tiyatro Buluşması’nın 3. Gününde Orhan Alkaya ve Zeynep Altıok’un katıldığı o güzelim günde andık… Ve “Duygusuz Yenilgi” yazıldıktan 50 yıl sonra ilk defa Dikili’de dünya prömiyeri yaptı. Orhan Alkaya’nın yönettiği, Çiğdem Erken ve Grup Gündoğarken’in de canlı performansıyla…
Önce sahnede sohbet havasıyla Zeynep’le Orhan’ın Metin Altıok üzerine konuşmalarını zihnimde taşıdığım anılarla dinledim.
Güzel…
Yürekli…
Dostane…
Buğulu…
Yer yer titrek…
Kelimeler su gibi duru…
Bizim bildiğimiz, şu an bile adını yazsak bir tık ötemize düşecek olan bir sürü biyografisinden ötelerde, bilinmedik duyulmadık yeni yeni anı damlaları eklendi onunla ilgili belleğime…
Biz hep sürgün yediğini bildik ama ardında bıraktıklarına, hangi sürgün acılarını, hangi ayrılıkları, hangi renk hasretlerin miras kaldığını hiç düşünemedik… Şimdi o bıraktığı mirastan arda kalan mektupların bir kitapta toplandığı yakın zamanda bizlerle buluşacağını öğrendik… Bir baba ve kız çocuğu… Arada ucu bucağı bilinmedik, renkten renge bürünen anılar, hala daha dokunuldukça acımtırak bir hazla kelimeler titrek bir sonbahara bürünüyor.
Zeynep, o yumuşacık kadifemsi sesiyle babasıyla kısıtlı zamanlardaki birlikteliğinden bahsederken “Kiracıyım Bir Acıya” dediği gibi Metin Altıok şiirinde, bende kiracı oldum o paylaşılan anılara, acılara…
Hele Orhan sorduğunda,
- Zeynep babanın şair olduğunu ne zaman anladın diye. İşte o cevaptan sonrası konuk etti beni… Biz cevaba güldük ama çocuk aklımızla…
Zeynep, yıllanmış bir şarabın kapağını açar gibi açınca anıları, mistik bir koku karışıverdi deniz kokusuyla… Genzimiz bir yandı, bir kanatsız kıpırtı çöreklendi dudaklarımıza… Yolunu şaşırmış bir çiğ damlası düşüveriyordu gözümüze…
Aslında Zeynep, babasını sihirbaz sanırmış. Çünkü ekmek içlerinden kuşlar, rakı şişesinden meşale yapıyormuş…
Evet, sihirbazdı o kelimelerden besili tavşanlar çıkaran, kara kalemle rengârenk düş bahçeleri yaratan...
Hasretiyle, yalnızlığıyla her şiirinde yeniden tanışan, kocaman yürekli sihir-baz, can-bazdı o…
Ve aynı zamanda anka kuşuydu, 20 yıl önceki yangından sağ çıkıp, şiir sokaklarında kendini kaybeden…
Evet, yangınnn…
O yangından, 20 yıl önce çaldılar “G” yi…
“YAN.IN” kovaları kaldı.
Failler bulundu. Cezaya çarptırıldı. Temyize gidildi. Yeniden dava süreci başladı… Arada kaçanlar oldu… Sonra idam kararı çıktı.
İdam kaldırıldı…
Firariler yakalanamadı…
Cezalar müebbette çevrildi…
O dönemin faillerinin avukatları, önce milletvekili sonra bakan olup hapistekileri ziyaret bile ettiler.
Sonra davaya tam ADALET uğrayacaktı ki zamana yenildi... Yani o katliamın davası bizim çocukken söylediğimiz bir tekerlemeyi andırıyordu;
“-komşu komşu
-huu huu
-oğlun geldi mi
-geldi “ diye devam eden…
Sonra diğer anıları; aslanağızlarının ağızlarını açabilir, avucunda pisipisi yürütebilirdi. Topladıkları çiçekleri kurutur sonra beyaz bir kâğıdın üzerine yapıştırır çevresini de jelatin ile sararlardı. Ya da sonbahar yapraklarını uhu ile birleştirir sehpaya örtü yaparlardı.**
Bir baba…
Bir sürgün…
Bir yangın…
Paylaşıldıkça çoğalan bir acı…
Ardında sayısız anılar… Farklı tatlar, hazlar… Alıp alıp götürdü Bingöl sokaklarından, yüreğimin geniş caddelerine… O an durdu zaman, sokak lambaları dahi gözlerini kırpmadan göğün sol yanına konan hüzünden yapılma öpücükleri izlediler…
Ve böyle bitsin istedim…
“Konuş, durmadan konuş
Sesinin yumuşak kavı
Sevgiyle parlatsın
Bütün anlamları.
İşte bak sözcükler,
Bekliyorlar sıralarını”***
Konuş durmadan hep anlat Zeynep…
Unutulmasın, unutturulmasın o acılar, o yangın sürdüğü sürece…
* Metin Altıok –“Kiracıyım Bir Acıya” Şiirinden
**Soner Yalçın “İki onurlu hayat Füsun Akatlı-Metin Altıok” yazısından, Zeynep Altıok kalemiyle…
*** Metin Altıok – “Sesinin Yumuşak Kavı” şiirinden
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.