- 713 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Engellinin Çilesi
ENGELLİNİN ÇİLESİ
Bu dünyada özellikle bu ülkede engelli insan olmak gerçekten zor bir şey. Hele engelli olan insan başkalarına muhtaç olmayarak, tersine yapıp ettikleri ile başkalarına faydalı oluyor ve örnek oluyorsa o zaman başkalarına faydası olmayan , kendine de bir menfaati olmayan insanların eleştiri ve kıskançlık oklarının en açık hedefi oluyorlar.
Caddeye çıkarak sorsan insanlara engellilerin yanında “ onları çok sevdikleri” ni söylerler ama yapılan resmi araştırmalar sanki vebalı imiş gibi engelliler ile komşu olmak istemeyen insanları ve Üniversitede engelli ile arkadaşlık kurmak istemeyen insanların çokluğuna hayret ederiz . Yani samimiyetsiz toplumun samimiyetsiz insanları da sanki engelli olmak bireyin kendi seçimi imiş gibi suçu onlara atmaktalar. Birde yüzde 99 u Müslüman olan bir ülkeyiz. Hem Müslümanız hem de Müslümanlıkta engellilerden ibret almamızı söyleyen ayet ve hadislere rağmen onları sevdiğimizi yalandan söyleyerek, onları küçümseyecek , alay edecek tartışmaları hep onların başlattığını iddia ederek , onlara fırsat bu fırsat diyerek , eleştiri yağmuruna tutarız. Ama şunu da unutmamak lazım ki, Bizi yaratan haksız yere eleştirdiğimiz, fırsattan istifade yerin dibine geçirdiğimiz engellilere yaptıklarımızı asla unutmayacak ve bizlere bunun hesabını soracaktır.
Her insan engelli adayıdır. Bunu unutmamak lazım.Engel aslında bedende değil, engellinin neden yaratıldığını düşünmeden onu suçlayan insanların beynindedir. Mevki ve makam sahipleri yani güçlü olanlar hep haklı, engelliler her zaman haksızdır, toplumumuzun çoğuna göre. Öyle konuşmalar oluyor ki , nerede ise engellilere hak ettiklerinin iki misli haklar ve sevgiler(!) verdiğini iddia eden mevki ve makam sahipleri bile oluyor. O zaman fazladan verilen hakları da geri alın.
Engelli insan boş konuşmak istemez ve boş konuşan insanlardan uzak durmak isterse ya kibirli olur ya da burnu havada olur. Onlara göre engelli insan özellikle onunla alay eden , onu suçlayan , ona değer vermeyerek “sen anlamazsın ben seni yöneteyim” havasında insanların yanına gidecektir. Sanki mecbur imiş gibi. Eğer gitmezse garanti kendini beğenmiş, kibirli adamdır.
Tembel, uyuşuk, kahvehane köşelerinde çay evlerinin bir köşesinde güya zaman geçiren insanlara uymayarak hep asıl işinin dışında hobiler ile uğraşan engelliler, ya yüzsüz olur ya da gururlu olur. Suçla babam suçla engelli kendini savunamaz nasıl olsa. Eğer engelli, kendini savunmaya kalkarsa en yakınından başlayarak herkes bu yaşa geldin şunu beceremedin, bunu beceremedin diye eleştirmeye kalkarlar.O engelli de “sen ne becerdin ne yaptın” diye sorduğu zaman verdikleri cevaplar ya abuk sabuk olur ya da başka şey. İşin tuhafı engelliye inanmaz da toplum saçma konuşan insana inanır . İş yerinde yöneticiler bile mesaide dışarı çıkıp bir şişe su almaya çalışan engellilere sanki adam öldürmüş gibi bakar da , mesai içinde gezen sağlam olan memura nerede size gezmesi için madalya takarlar.(!) Hakkını arayan engelliye “ sen ne yapıyorsun ki, diyerek küçümsemeye kalkarlar.
Toplumda olan birilerini yönetme, birilerine yön verme , dayatma hastalığı en kısa yoldan engelliler üzerinden uygulamaya konur. Çünkü engelliyi iyi yönetiriz diye düşünür çoğu insan. Engelli her şeye boyun eğmezse ya asi olur ya da tembel denir. Üreten insanı seymeyen toplum hep üretmek, hep başkalarına faydalı olmak isteyen engelliyi nasıl kabul edecek sizce?
Siyasi arenalarda en çok engellilere vaad vardır. En çok da onlar mağdur olur çok zaman. Engelli daha faydalı olacağı bir işte çalışmak isterse “ ona uygun engelli kadrosu yoktur “ çoğu zaman geçmek istediği kurumda. Hatırlı insanlara ne hikmetse her zaman kadro bulunur. Hatırlı insanlara kadro boldur devlette de özelde de . Yeter ki hatırlı ol. Engelli olma.
Engelli insana Allah’ın verdiği bedensel engel çok zaman zorluk vermez. Duymamak, görmemek ,yürüyememek zor gelmez de başka insnaların onu küçümsemesi , hakkını vermemesi , vereceğim deyip de baştan savması onu üzer. Yani beden engelinden çok muhatap olduğu insanın kafadan engeline üzülür engelli. Kafadan engelliler Allah tarafından ne büyük bir cezaya caprtırılacağından habersiz gaflet içindedirler. Fark etseler zaten sevilecek insanı dövmeye kalkmazlar. Gaflet içinde olmak da gerçekten en büyük engel değil midir?
Tembeli korumak için olağanüstü gayret sarf eden toplumumuzun engelli ve çalışkan insanlara negatif bakıp da engellilere “pozitif düşün “ diye akıl vermesine çok gülüyorum. Sadece engelli mi, pozitif düşünecek , sende pozitif düşün de o zaman pozitifleşelim kardeşim .
Birde şöyle insanlar var. Bir yere aday olurlar. Herkese giderek kendisine destek olması için yalvarırlar. Güzel vaadlerde bulunurlar. Ama engelliye gitmez ayağına gelmesini beklerler. O engelli ayağına gelmezde seçimden sonra onu tebrik etmeye kalkarsa engelli yüzsüz olur. Neden böyle davranıyosun diyenlere de “ o rakibimi destekledi” diye cevap verir. Halbuki öyle bir şey asla yoktur. O kimseye destek vermemiştir. Birilerinin dolduruşuna gelerek engelliye böyle davranan yönetici olmaktan Allah’a sığınırım.Yani engelliyi suçlamak adeta büyüklük olur Nasılsa engelli kendini savunamaz . Biz kuvvetle suçlayalım diye mi düşünür acaba insanlar ?
Engellinin aklına güzel fikir gelir. İlinin kalkınması gelişmesi için. Bu fikri yetkili olanlarla paylaşır. Engelli diye bakmazlar bile. Kendi gibi düşünenler ile çene çalmayı tercih ederler. Engellinin güzel fikrine bakmaktansa yandaşının saçmalığına bakmak daha sevimli ve verimlidir çünkü…
Toplum almak istediği zaman engellilerden ister. Vermek istediği zaman vermek istemez. Eğer engelli vermek istemez ise o zaman “yaramaz adam “ olur.
Engelliyi bazen eşi ve çocukları bile anlamak istemez. Sağırdan duymasını ister, körden görmesini ister. Ali İmran suresinde bu tür insanlara seslenir Yataran gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar diye… Bazen duymayanlar kalben ve beynen duyar , görmeyen kalben görür , gönül gözü ile gönül sesi ile duyar. Taşlaşan kulaklar, taşlaşan gözler , taşlaşan beyinlerden güzeli duymasını beklemek , güzeli görmesini istemek nafiledir.
İbadet edip de toplumda engellileri görmek istemeyen , onlara gücü olduğu halde yardım etmeyen, sevgisini sadece söz ile söyleyen insanlara acırım. Çünkü eğer gerçekten inanıyorlarsa sadece ibadetlere bakmaz , toplumsal olaylara da da önem verirler. Namaz kılan, oruç tutan , Hacca giden ve sonradan kahvehanede onun bunun dedikodusunu yapan insan mı daha değerlidir? Yoksa engeline rağmen ibadet eden, sonrada “insanlara daha fazla nasıl faydalı olurum. Gençlerin bilinçlenmesini nasıl sağlarım, onların hayatını naısl kolaylaştırırım “ diye düşünerek bunun için çaba harcayan insan mı ? Varın siz düşünün artık.
Bu toplumda kafadan engelli olmaktan Allah’a sığınırım. Bedensel engelli olmak çekilirde kafadan engelli olmak çekilmez çünkü..
YORUMLAR
İbadet edip de toplumda engellileri görmek istemeyen , onlara gücü olduğu halde yardım etmeyen, sevgisini sadece söz ile söyleyen insanlara acırım. Çünkü eğer gerçekten inanıyorlarsa sadece ibadetlere bakmaz , toplumsal olaylara da da önem verirler. Namaz kılan, oruç tutan , Hacca giden ve sonradan kahvehanede onun bunun dedikodusunu yapan insan mı daha değerlidir? Yoksa engeline rağmen ibadet eden, sonrada “insanlara daha fazla nasıl faydalı olurum. Gençlerin bilinçlenmesini nasıl sağlarım, onların hayatını naısl kolaylaştırırım “ diye düşünerek bunun için çaba harcayan insan mı ? Varın siz düşünün artık.
Üstad yazınız engellilere dair bakış açısını çok güzel anlatmış,bu sebepten sizi kutluyorum.
Yukarıda alıntı yaptığım yazınızdan bir parça bence genel olmalıydı,dediğiniz sıfatta insanlar olabilir hem ibadet edip hemde bu engellilere değer vermeme konusunda,ama bunu insanlığa genellemek lazım diye düşünüyorum,nice insanlar vardır ibadet etmez ama engellilere çok saygı duyar,nice ibadet edenler vardır saygı duymaz.