7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1181
Okunma
Son yıllarda çevre kirliliği ve bunun etkisi olarak dünyanın ve insanların dengesinin bozulduğu, gerekli önemler alınamazsa dünyanın bir çıkmaza gireceğini ve sonunda da büyük felaketlerin kaçınılmaz olduğu sayfalar dolusu bahsediliyor, yazılıp çiziliyor.
Bir başka sorunda gençlerinde en az doğa kadar kan kaybettiğinden can çekiştiğinden bahsedilir olması. Aslında ilk önce bahsedilmesi gereken konuda bu olmalı. Çocukların ellerine sigarayı tutuşturup bir yandan duman avcılığı yapılması, arka sokaklarda uyuşturucu satıp uyuşturucunun lanetlenmesi, bir yandan hayatlar söndürülüp bir yandan gelecek iyi günlerin hayalinin kurulması ateşe benzin dökmekten başka bir şey değildir. İnsanlığın bencil yüzü hep bana hep bana derken bir gün karşı karşıya geldi ve alevleri dünyayı sardı. Şimdi herkes “nerede yanlış yaptık” diye bir birine sorup dururken cevabın keskin bir bıçak gibi bize çevrilmiş olması ne acı...
Dünyaya gözlerini açan ve tertemiz mis kokularıyla hayata merhaba diyen bebeklerin aynası bizler nasıl birer örneğiz?
Yaptığımız yada yapmadığımız, öğrettiğimiz yada öğretmediğimiz ne varsa gün gelir karşımıza geçer ve hesap sorar bize... Neler öğrettik çocuklarımıza, neler öğrendi gençlerimiz ve nasıl bir gelecek bekliyor bizleri...
Çocuklarımız, gençlerimiz için çalışıp didinirken onları hayatımızın neresinde bıraktık? Ne zaman hatırladık, ne zaman yanlarında onları anlayan sevgiyle güvenle gülümseyen yetişkinler olduk?
Gençlik, geleceğin güneşi olsa, sizce kasıp kavurur mu bizi, yoksa dondurur mu? Güneş yaşamımızı sürdürebilmemiz için en büyük dengelerden biriyse gençlik için güneş benzetmesi yapılması doğru olmaz mı? Güneşin yokluğu hayatın son bulması ise gençliğinde yanlış yönlendirilmesi geleceğimizin elerimizden kayıp gitmesi değil midir?
Geleceği olmayan bir millet yok olmaya mahkum değil midir? Gençlik bir ağacın kök salmasıdır toprağa ve sımsıkı tutunmasıdır hayata... Zaman hızla akıp giderken varlığımızın son bulmaması mümkün müdür sizce, evet mümkündür. Nasıl mı ? Sevgi dolu, kendisi ve çevresiyle barışık bir evlat yetiştirmek ve dikili bir ağaç bırakmak dünyaya ...
Ayna görevi üstlendiğimiz gençler için görmek istediğimiz gibi görünelim, olmalarını istediğimiz gibi olalım. O zaman doğan güneş bizler için doğar ve kazanılır bir yeni gün daha. Dört mevsim yaşarken ömrümüz, güneş hiç batmasın yüreğimizde ve her daim ısıtsın tüm evreni. Kötülüklerin gölgesi düşmesin yüzümüze, çalınmasın ışıkları gençlerin ve karartılmasın yürekleri, dünya hep ilkbahar tadında selam versin, geleceğin güneşi gençlerimize... Gençlerimiz dokunduğu her yerde çiçekler açtırsın. Deniz mavi, su berrak, doğa yeşil kalsın... Güneşe muhtaç hiçbir yer olmasın…