mektup
merhaba...
uzun zaman oldu merhabayla başlamayalı cümleler..uzun zaman oldu sana mektup yazmayalı..
ne yazacağımı bilmediğimden değil inan bu defa nasıl yazacağımı bilmediğimden..içimde biriken ve kaburgalarıma kadar varan sancıyı nasıl satırlara dökeceğimi bilemediğimden...
daha önce yazdığım mektuplarda ya seni nasıl özlediğimi anlatırdım kelime kelime..ya ayrılığın gerekliliğini..
düşünüyorumda..ayrılık bağımsızmış aslında..karara kurala bağlı değilmiş..o bilirmiş geleceği ve hükümdar olacağı zamanı..
zaten sende okumaz okur gibi yapardın öyle değilmi..
sayfanın başına ve sonuna bakardın sadece..ben yazdığımla kalırdım..
konuşmazdık bile üzerine..
biz ne çok şey öğretmişiz birbirimize..nasıl büyütmüşüz çocuk kalan yanlarımızı..
saatler günler aylar mevsimler geçmiş..yıllar devrilmiş üzerimize..
her şeyi yaşadıkmı diye soruyorum kendime..herşeyi yaşayacak kadar biz bize kalabildikmi..bulamıyorum cevabını..hala eksik kalan ve üşüyen bir taraf var içimde..ne adını koyabiliyorum ne tamamlayabiliyorum şimdi..
üst üste koyuyorum kelimeleri hiç biri bir tam cümle etmiyor nedense..
hiç biri yakışmıyor kalemime..
özlemek nasıl bir şey bilirdim zatende hani bukadar kesermiydi insanın elini ayağını onu yeni yeni öğreniyorum..aklıma bıçak gibi gelip saplandıkça geçmiş gelecekten kesiyorum umudumu..soğuk bir ter boşalıyor sırtımdan..
biliyorum ne gelecek bir yerim var artık..ne gel diyebilecek bir mekanım..
kızıyorum aslında sana..hemde öyle bir kızıyorumki bil istiyorum içimden geçenleri..yüzüne karşı bağırıp çağırmak gözlerine baka baka sormak istiyorum..
neden bizi bu hale getirdin..neden..
sonra bir şey geliyor aklıma..soğuveriyor öfkem..gelip oturuyor o yarım yamalak tebessüm dudağımın köşesine..
uzaktan uzağa gülümsüyorum yine..
sonra yine depreşiyor sancılarım..yine kalbim ağrımaya başlıyor..yine kan revan içinde kalıyorum..
şaşırıyorum..bunalıyorum..
çelme takıyor ayağıma hayat..
özlüyorum seni..
kızardın olur olmaz ağlamalarıma biliyorum..ama ben bu ara hep senin kızacağın şeyler yapıyorum..
yemek yemiyorum..uyumuyorum...aklıma geldikçede ağlıyorum işte..
biliyorum bu mektubuda okumayacaksın..diğerleri gibi..
biliyorum
sen bundan sonra benim yazdığım hiç bir mektubu okumayacaksın...
ben hep bile bile yazmamışmıydım..mektuplarımı
ve ben senin beni sevemeyeceğini bile bile sevmemişmiydim seni..
bile bile ölmemişmiydim..
bak yine tutuldu kaldı ellerim..yine dört yana dağıldı kelimeler..
yine yeter dedi aklım..
hoşçakal gözbebeğim..hoşçakal..
mektup Yazısına Yorum Yap
"mektup" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
18 Ağustos 2013 Pazar 16:38:33
Dolu dolu hasret çeken bir aşkın, şiire düşmüş cümlelerle beyaz bir zarfın içindeki bir çığlığıydı sanki okuduklarım...sözün yetmediği yerde susup okunası bir "mektup"...
_____MizgiN____
harika satırları okuttuğun için yazan yürek kalemini ve seni kutlarım...
saygı ve selamlarımla...