- 631 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sertabix
Çilli Hatun’un bitmek bilmez “konsere götür beni” ısrarı çoğalarak devam ediyor. Bir dakika önce söylediğim bir şeyi bile unutabilme becerisine sahip Çilli Hatun konsere gitmek istediğini asla unutmuyor. Çin işkencesine dönüşen konser zevzekliğine son verilmek amacıyla Sertab Erener konserine gidilmesine el mecbur, ayak mahkum karar kılınıyor.
Biletler Biletix’ten alınacakmış. Neden Biletix’ten alınıyor? Biletix’e neden hizmet bedeli adı altında yüzde on veriliyor? Hizmet bana verilmiyor ki, Sertab’a veriliyor,
Biz bir gelir elde etmiyoruz ki, biz gider sahibiyiz, giderimizin üstüne ayrıca neden yüzde on biletixleniyor?
Biletix Sertab’la bizim aramıza niye giriyor?
Emlak mı alınıp satınılıyor?
Neden Sertab’a gayrimenkul gibi davranılıyor ve neden bize gayrimenkul müşterisi muamelesi yapıyor. Alt tarafı konsere gidilecek. Hoş gidilmese de olur benim için.
Zaten CD bu yüzden icat edilmedi mi?
Açılımı Compact Disk, Türkçesi ” Yoğun Disk” diye geçiyor… Yoğunluk falan yok, asıl yoğunluğun babası konserlerde oluyor. Gizli bir kaynaktan aldığım bir bilgiye göre CD’nin asıl açılımı Concert (konser) Drive (gitme) haber kaynağı kutsal ve gizlidir.
Gayet güzel bir icat:
Koy evin salonunda ki CD çalara,Sertab evin salonunda. Al Sertab’ın CD’sini yanına arabanda dinle; araba nereye, Sertab oraya? Tak walkmen’in içine Sertab’ın CD’sini sen nereye Sertab mecbur oraya. Bas play düğmesine Sertab söylesin, bas stop tuşuna Sertab sussun, bas pause tuşuna donsun, diple sesi, kıs sesi. Tüm kontrolün benim elimde olduğu bana özel konser.
Ortasına parmak sokulsun amaçlı bir delik yapılmış,
Ayrıca. Frizbi, palet, bardakaltlığı, şamdan olarak kullanılabiliyor.
Taksici kısmı zaten dekoratif bir obje olarak senelerdir kullanmakta.
Niye konsere gidiliyor?
Konserin günü var, saati var, trafiği var. Varda var. O trafik çilesini çek, o saatte orada ol, arabaya otopark yeri bul. Otoparkçı da Sertab’dan yolunu bulsun. Sertab, on beş dakika geç çıksın. Ki öyle olur genelde.
Girdim Biletix web sitesine…
Hoş geldin beş gittin, nasıl gidiyor? İyi işte ne olsun yuvarlanıp gidiyoruz. “Çoluk çocuk nasıl? N’aptınız bayramda?”
-"Ne istemiştiniz?"
Sonu ix le bitmeyen bilet alma niyetindeyiz sonuna ix gelince yüzde on hizmet bedeli oluyor, ayrıca ix ne? Gibi diyaloglardan yoksun bir site. Bir sürü tıklanası yer var. Ara kısmına Sertab yazıyorsun, Sertab yazısının altında Sertab’ın fotoğrafı, fotoğrafın altında“satışta” yazıyor.
Çok ayıp ben olsam Biletix’i mahkemeye veririm. O yazıyı okuyan Sertab’ı satışa çıkarmışlar olarak algılayabilir. Dahası ne kadar ucuzmuş lan diyerek tüm konser âleminin tamamını ele geçirebileceğini düşüncesi oluşabilir.
Satın alı tıklayınca…
“Turkcell Yıldızlı Geceler / 15 Ağustos/ Sertab Erener”
“Sertab Erener, aynı zamanda prodüktörlüğünü de yaptığı ve piyasaya çıktığı ilk hafta zirveye çıkan son albümü “Sade” nin yanı sıra en beğenilen şarkılarını 15 Ağustos’ta BKM organizasyonu ile Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda düzenlenecek konserde hayranları için seslendirecek.”
Yazmakta…
Benim Sertab’a öyle çok hayran bir durumum yok; demek ki Sertab, tüm hayranlarına birde çok hayran olmayan bana seslenecek.
Böyle bir şey yok!
Parayı kim verirse Sertab onlara seslenecek. Her parayı bastırıp oraya gidene hayran muamelesi yapmaları çok saçma. Ayrıca ben Sertab’ın hayranıyım ama param yok diyenler içeri bedava alınıyor mu? Alınmıyor.
Benim gibi birçok evli adamın karısının zevzeklenmesinden kurtulmak amaçlı orada olmadığını kim bilebilir ki?
Tıklıyoruz yeni bir sayfa açılıyor, sağda oturma planı gözüküyor, oturma planı beş ayrı renge boyanmış en pahalısı kırmızı renkli koltuklar. İkinci kategori yeşilimsi bir renk, üçüncü kategori sarı, dört mavi, beş fuşya. Kategoriler beşte bitiyor, altı, yedi, sekiz yok. En pahalısı, kırmızı koltuklar.
Pahalının kırmızı ile belirtilmesi gayet anlaşılır bir durum ama en ucuzu neden fuşya renk onu anlamış değilim. Madem en boktan yer en ucuz yer, o zaman en ucuz yer rengi cıvık bir kahverengi yapılmalıymış.
Kıçını koyacağın yere göre fiyatlar değişiyor, fiyatlar değişince koltuk renkleri değişiyor. Kırmızı mı olsun, fuşya mı olsun en iyisi ortası sarı olsuna karar veriyorum.
Sertab’ın ilk şarkısı, kırmızı koltuklara ulaşacak; onların bir kulağından girip diğerinden firar eden şarkı sözleri yeşilimsi renkli koltukta oturanların kulaklarından girip diğer kulaktan çıkarak bizim bulunduğumuz koltuklara gelecek.
En son fuşya koltukta oturanlara sıra geldiğinde kırmızı koltukta oturan grup Sertab’ın kim bilir kaçıncı şarkısını dinlemeye başlayacak.
Bileti al komutu vererek bilet alınamıyor. Üç seçenekle karşılaşıyorum gayet çetrefili iş bilet alımı. Onlar da para kazansınlar diye işe kargoyu da katıyorum. Kargo bedeli olarak 6 TL ilave ediliyor. Mail geliyor, mailde aldığım biletin detayları ve kargo ile Pazartesi günü iş adresime gönderileceği yazıyor.
Pazartesi mesai saati bitimi biletin gelmediğini fark ederek saat 17’15 de Biletix’i arıyorum, uzun süre bekletildikten sonra ulaştığım soru cevaplayıcı şahıs kargolarda bir aksama olduğunu biletin yarın elimde olacağı bilgisini veriyor.
-Eyvallah!
Salı günü mesai bitiyor kargodan gelen giden kimse olmuyor.
Çarşamba günü öğle saati halen gelen giden yok; sinirli bir şekilde arayarak karşıma kim çıkarsa fırça çekeceğim, yani öyle planlıyorum, cep telefon numaramı tuşlamam isteniyor cep telefonumdan cep numaramı tuşluyorum kendi kendimi arar gibi. Daha iyi hizmet verebilmek için yapılacak konuşmaların kayıt altına alınacağı bilgisi aktarılıyor robotix cihazdan.
Türkiye’de henüz iyi hizmet verebilen hiçbir kuruluş yok hepsi iyi hizmet veremediği bilinci içinde aynı şeyi söylüyor. Birisi de çıkıp biz en iyi hizmeti veriyoruz ve bu yüzden ses kaydı falan yapmıyoruz diyemiyor. Ya da “daha iyi hizmet sunma” yalanıyla keklenerek kayıt altına alınıyoruz. Bir nevi kendilerini yasal olarak garanti altına alıyorlar.
Ben gayet memnunum hizmetinizden hiç gerek yok kayıt altına almanıza dediğinizde karşınızdaki kişi önce afallayarak, sonra öksürerek, biraz da düşünerek size kibarca bunun olamayacağı söylüyor.
Yedi dakika, kırk üç saniye boyunca kulağım telefonda aynı şeyleri dinliyorum: “Tüm soru cevaplayıcılarımız şu an diğer müşterilerimizin sorularıyla muhatap oluyorlar lütfen bekleyiniz sizinle de muhatap olunacaktır” tarzı söylevlerle bekletilmekten sıkılıp kapıyorum telefonu.
Biletix biletini sattı yüze onunu aldı benle muhatap olmuyor.
Gelen mailde biletlerin UPS kargo ile gönderildiği bilgisi var. Çok güzel. O zaman bende Biltetix’le hiççç muhatap olmam. UPS’in aranması daha mantıklı, Biletix’teki soru cevaplayıcı kişi de zaten UPS’e soracak “biletlerin nerede” diye. Arıyorum UPS’i veriyorum gönderi numarasını, güzel bir müzik eşliğinde beklemeye alınıyorum sesi güzel Nurgül Hanım tarafından. UPS soru cevaplayıcısı Nurgül Sesi Güzel, gönderinin dün gönderildiğini adreste kimsenin olmadığını Mehmet adlı bir komşumuzun olup olmadığını soruyor. Öyle bir komşumuzun olmadığını, olsa bile konumuzun komşuluk ilişkileri olmadığını bu akşam konser olduğunu biletler yetişmezse nasıl konsere gidebileceğimizi cevaplamasını istiyorum.
Hemen ilgileniyorum diyerek cep telefonumu alıyor, adresimi teyit ediyor ve beş dakika sonra arayarak içinde biletlerim olan kargomun en geç saat 15’00’de adresime ulaştıracaklarını belirtiyor.
Saat 13’00’de biletler geliyor. Bravo Sesi Güzel Nurgül’e
Akşam 21’00de başlayacak konsere on dakika önce giriyoruz. Sarı, siyah tshirt giymiş genç çocuklar pervane oluyor yardımcı olalım diye. Bravo Turkcell’e!
Veriyoruz biletleri ergenlik dönemini henüz tamamlamamış Turkcell gencine, sivilceli cağlarını yaşayan genç gayet güler yüzlü, gösteriyor oturacağımız yeri. Oturmaya çalışıyoruz, ama bir gariplik var. Kıçımız mı büyük, kıç koyucu mu ufak çözmeye çalışırken sivilceli genç gitmemiş ve tepemizde bekliyor. Sana ve tüm sivilcelerine teşekkür ederiz diyorum,
-Genç Turkcell’li “bahşişle çalışıyoruz” diyor.
-Haydaa! Bahşişleri Turkcell’mi alıyor?
- Yok biz alıyoruz diyerek sırıtıyor.
Atıyorum elimi cebime en bozuk para 10’00 TL. Brova Turkcell lafımı geri alıp onun yerine 10 TL’yi veriyorum. Fiş falan verilmiyor. Vergi yok Genç Turkcell’liye. Direk cebe indirilyor bahşiş. Genç Türkcell’li biliyor işini hemen indiriyor cebine bahşişi.
Saat tam 21’00 oluyor Sertab henüz ortada yok.
Zaten kimse tam anlamıyla kıç konulacak yere kıçını adapte edebilmiş değil, ayrıca bu hiç kolay da değil. Kıç konulası yer kıçtan çok ufak.
Benim kıç mı büyük acaba kompleksine giriliyor. Konsere geldik götümüz mü büyüdü diye kıçımı elliyorum; bir büyüme hissedilemiyor. Herkes yanındakine bir şekilde değmek zorunda, koltuklar buna göre tasarlanmış. Diğer seyircilerle gereksiz bir samimiyet halindeyiz.
Koltuklar çok ufak söylevleri dolaşıyor ortada… Hangi koltuk? Koltuk var ben mi göremiyorum? Koltuğa koltuk denebilmesi için koltuğun kol konulabilir bir yeri olması gerekiyor
TDK sayfasında giriyorum ben mi yanlış biliyorum diye ”kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye” yazmakta. Ne genişlik, ne rahatlık, ne de kol konacak yer var. Yani oturduğumuz şeyin koltukla yakından uzaktan bir alakası yok. O yüzden ben buna kıçlık diyorum. Hiç bakmayın boşuna TDK’da böyle bir terim yok ben kıçımdan uydurdum.
Yeşil tshirtlü Doritos satıcıları doritos satmaya yelteniyorlar ve baya başarılılar her yer dori ve toz kokuyor. Ayni tshirtlü tipler Algida dondurma da satmakta. Satsınlar banane!
Saat 21’15 Kimse kıçını tam yerleştirememişken ve zaten matematiksel ve fiziksel olarak bu mümkün değilken çıkıyor Sertab sahneye ilk şarkısıyla.
Alkış kıyamet, ıslıklayan ve el sallayan tipler var. Mutlu oluyorlar bu çıkıştan, bir yerden de tam oturmamış kıçlarını belki şimdi oturur yerine diye kıçsal devinimleri devam ediyor. Kıçı, anüs büyüklüğündeki kıç koyucuya tam oturtmak amacıyla sağ sol yaparken herkes birbirine mecbur omuz atıyor..Omzu omzuna çarpan tipler pardonumsu mimiklerle sırıtıyorlar birbirlerine.
Sizin kıçınızda mı sığmadı? Kıç sığmayınca, omuz ne yapsın? Mecbur omuzdaş olunuyor yandaki tiple. Tüm seyirciler omuz omuza vermiş Sertab dinliyor. Bacağını biraz uzatsan öndeki seyircilerin omzuna çıkıp bacak omuza olacak.
Sertab umursuzca söylüyor şarkılarını…
Sorma bu ara şu halimi
Bu acıların hepsi mi daimi
Yazık oldu her iki tarafa da
Şimdi sence daha iyi mi?
Konsere değil, Sertab’ı istemeye gelmiş utangaç damat gibi oturuyorum anüs büyüklüğündeki kıç konulamayan ve ayak uzatılamayan kıçlıkta.
Bacak bacak üstüne atabilmek için ayağa kalkıp bir bacağı diğerine çapraz yapıp çömelir gibi yaparsan bacak bacak üstüne atmış şekilde oturulabiliyorsun. Ve fakat öne doğru yer olmadığından mecbur yana kaykılarak oturman gerekiyor, yana kaykılınca üsteki bacak Çilli hatunun bölümüne tecavüz ediyor; olsun o yabancı değil ama yan oturunca sağ yanımda oturan adama doğru taşıyor hiç de büyük olmayan kıç kısmım; o kelek! Tam tersi otursam adamın cüssesinden ve önünde yer olmadığından; alt bacak yanımda oturan adamın üst bacak benim şeklinde bir bacak atmaca olacak. Bu sefer de kıçım Çilli hatuna dönmüş olacak, Çilli hatun bu pozisyona yüzünden ne hayır gördük kıçını dönüyorsun diyebilir. Küs müyüz diyebilir. Senin bacağının aynısı yandaki adamın bacağıyla bire bir aynı diyebilir. Ayrıca adam şort giymemden kaynaklı çok kıllı olduğu aşikar bacağımı kırabilir. O potansiyele sahip bir bakışı var.
Tanrı unutmuş olsa da
Vur durma vur yüreğim vur
Olan olmuş ne olur
Hayata bir daha vur
Önümde iki bayan oturuyor, solda oturan genç kızın saçlarıyla ne alıp veremediği var anlamış değilim tam onun saçlarının olduğu yerde mecbur benim dizim var n’apiyim sonradan çıkmalarımı kıçıma bile yer bulamamışken. Genç kızın yanında kendi yaşlarında genç bir erkek var: Sevgili gibiler.
Genç kız eğilip bir şeyler zevzekleniyor genç çocuğa, o zevzeklenme sırasında saçının sağ bölümü öne düşüyor zevzeklenmesi bittiğinde doğrularak saçını benim tam arkasında duran bacaklarıma doğru savuruyor, saçları benim kıllı bacaklarımla temas ediyor, sonra şarkıya göre devinimlenen genç kızın saçları benim bacaklarımı okşayarak olması gereken yere geri dönüyor.
Sertab, “haydi şimdi siz söylüyorsunuz” diyerek seyirciyi coşturmaya çabalıyor.
Biz niye söylüyoruz ki? Biz söyleyebiliyor olsak bu kıç sığmaz yerde niye oturalım.
Sol önümdeki kız durmadan bir saç savurma hailinde, tutuyor saçının sağ kısmını sallıyor arkaya, saç benim bacağımı okşayarak tekrar kızın sınırlarına geri dönüyor.
Bu durum benim çıplak bacaklarımı kaşındırıyor sinirimi zıplatıyor ama kaçacak bir yerim yok.
Sahnenin sağ üst bölümündeki Hilton Otel’in tüm camları açık ücrete dahil Sertab dinliyorlar.
A benim gözleri görmeyenim
A benim kadrimi bilmeyenim
A benim hasreti dinmeyenim
Beni elinle ellere gönderme
Ah anam garip anam
Saçlarıyla bacaklarımı gıdıklayan ve sinirimi zıplatan kızın sağ parmağındaki yüzükten yanındaki çocukla sevgili ötesi bir durumda olduklarını anlıyorum yarı resmiyet bir durum söz konusu. Kızın saçları benim kıllı bacaklarımla haşır neşir muzur neşriyat hallerinde ne kızın haberi var bu durumdan ne de nişanlısının.
Kızın bir kere bile beni görmüşlüğü dönüp bakmışlığı yok. Kızın bir suçu yok belki ama saç orospuluk yapıyor. Sen hiç tanımadığın ayrıca yanında karısı olan bir adamın kıllı bacaklarını ne diye okşuyorsun! Hem ben bundan bir zevk almıyorum ki. Tam tersi gıdıklanıp gıcıklanıyorum bu orospu saçlara.
Konserin ilk yarısı bitiyor sigara ve tuvalet gereksimiyse kalkıp gidiyoruz sigara içilen bölüme sigaramızı içiyoruz kıçımız ve bacaklarımız biraz kendine geliyor. Şimdi tuvalet zamanı; gidiyorum tuvalete, tuvalet girişinde 1 TL atıldıktan sonra dönen turnike mevcut bozukluğu olmayanlar için oraya para bozdurucu bir adam konmuş veriyorsun 10 TL bozuyor paranı. Para yok çiş yok. Gözünü sevdiğimin kapitalist sistemi. Akıl vermek gibi olmasın ama kimi cimri tipler hemen üstte duran ağaç dibine yaparak 1 TL tasarrufuna gidebilirler. Tuvalet girişine “TUVALETE GİRİŞ PARALIDIR” yerine, giriş bedava yazıp çıkarken görülecek büyüklükte tuvaletten çıkış paralıdır yazmak daha kapitalist bir yaklaşım olur. Sosyalist girişli, kapitalist çıkışlı tuvalet 1 TL.
Konserin arası aldığımız ekmek arası eşliğinde başlıyor konserin ikinci yarısı. Ben ayağa kalkıp ayaklarımı çapraz hale getirip oturak bacak bacak üstüne atıyorum, sağ bacağım orospu saçlı kızın omzuna teğet geçmekte. Genç çocuk sağ kolunu nişanlısına sarılma niyetiyle savururken eli benim kıllı bacaklarıma değiyor kızın neresine denk geldiği şokuyla irkilip bakıyor kıllı bacağın sahibi olarak bana pardon diyerek ikinci denemeyle elini kızın omzuna atmayı başarıyor. Çocuğun kızı sarmalamasıyla saç devinimi azalıyor. Fakat çocuğun sağ elinde yüzük yok!
Aşk dön ölümden,
Bir sebepten, gir dünyama.
Aşk dön ölümden,
Geç tenimden, gel gir dünyama.
Genç delikanlı kızla nişanlı olduğunun farkında mı değil? Onun parmağında neden yüzük yok? Bir çapkınlık yaptı da tekrar yerine takmayı mı unuttu?
Neyse ne bana ne!
Derken çocuğun yüzüğünün sol elinde olduğunu görüyorum… Kafam iyice karışıyor. Evlenmişler kızın bundan haberi mi yok? Kız başkasıyla nişanlı, çocuk başka biriyle evli olabilir mi? Bir aldatma durumu olsa niye konsere gelinsin?
Kızın nişanlısı, Çocuğun karısı düşünsün. Bana ne oluyor?
Sertab, “sponsorsuz kapaksız hiç kimse size buraya gelmeniz için kafanıza silah dayamadan burayı doldurduğunuz için size çok teşekkür ederim” diyor. Ben bu gruba dahil değilim. Benim burada olma sebebim Çilli hatunun aylardır süren konsere gitmek istiyorum zevzeklenmesi bitsin amaçlı.
Evli genç, nişanlı kızın omzundan elini çeker çekmez nişanlı kız, orospu saçlarını iki eliyle ense kökünden saçlarına geçirip komple arkaya doğru savuruyor. Benim kıllı bacaklarım nişanlı kızın orospu saçları ile iyice içli dışlı oluyor. Sağ taraftaki esmer bayana da geçiyor sol taraftaki kızın saç tiki o da başlıyor saçını tutup tutup arka tarafta duran bacaklarıma doğru savurmaya, sol bacağımda sarışın, sağ bacağımda esmer saçlar uçuyor, üstelik sağ önümde oturan esmer saçlı kızın saçları solumda oturan kızın saçlarından iki kat daha uzun. O saçlarını savurduğunda kırbacımsı bir durum oluşuyor.
Sertab’ın arkasındaki dev ekran da değişken
Sertab’ın çocukluğundaki siyah beyaz görüntüler, kimi klibimsi görüntüler, dünyanın boktan bir yer olduğunu gösteren savaşsal görüntüler var, arada bir çiçek böcek konuluyor ekrana Sertab çok uzak olduğu için biz onlara bakıyoruz daha ziyade.
Bir ara arka ekran da yanan bir mum belirdi; mumla Sertab’ı orantıladığımda Sertab mumun elli de biri büyüklüğünde ya var ya yok. Sahnedekinin Sertab olduğunu sesinden anlayabiliyoruz.
Solumdaki nişanlı kızın orospu saçları halen bacaklarımı gıdıklamaya devam ediyor, sağ taraftaki kız saçlarını toplayarak saçlarının sağ bacağımı kırbaçlamasına son veriyor.
Aldırma deli gönlüm
Giden gitsin
Sen şarkılar söyle içinden boş ver
ayaya yağı yağı yağı yağı yağı ya
Konser üç saat sonunda sona eriyor, nişanlı kız kalkıyor orospu saçları durur mu onlar da kalkıyor, nişanlı kızın yüzüğünün olduğu eliyle, evli adamın yüzüğünün olduğu eli birleşiyor.
Nereye gittiklerinden bana ne!
Giden gitsin ben şarkılar söylüyorum içimden.
ayaya yağı yağı yağı yağı yağı ya
ayaya yağı yağı yağı yağı ya
Eve geliyorum üstümde orospu bir saç dolanıyor...Kızın bir suçu yok saç orospu !
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.