- 576 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bildiğim Tek Şey Kendime Yetecek Kadar Bildiğimdir
Bildiğim Tek Şey Kendime Yetecek Kadar Bildiğimdir
Hiçbir şey bilmediğini kasıla kasıla söyleyen insanlara cevabım olsun! Hiçbir şey bilmemek gibi bir saçmalık yok çünkü! Az şey bilmek ya da yanlış şeyleri bilmek olabilir ama hiçbir şey bilmemek mümkün değil. Bilinç açısından ele alırsak zaten bilinçsiz olanların bildikleri de “Bilgi” kapsamında olamaz! Malumat işte. Sanırım meşhur filozof meşhur bildik sözü söylerken bilinç kapsamında durumu değerlendirmiş… “Çok şey biliyorum ama bilinç açısından yeterli görmüyorum!” şeklinde alabiliriz… İşlenmeyen bilginin zaten faydası olmaz! İlkel bir kabilenin eline Dünya’nın en meşhur fizikçisinin denklemleri geçse ne ifade eder! Alın size bilgi… Bilinç olmadan bilgi iş göremez! Uzaya gidiş formülleri geri bir toplumun elinde ne ifade eder? Her şey ortada…
Çünkü önde olmak sadece potansiyel açılımıyla yani potansiyel açan için geçerli diğerleriyle eşit olan insan açtığı potansiyeli kadar ilerler. Bu karda veya ormanda yol açmaya benzer bazıları yol açar bazıları da açık yoldan gider. Yol açan kendi yolunu açar açık yoldan giden ise yol açanı asla geçemez yani geçmesi için kendi de mevcut yola kendi bir ilave yapması gerekir. Demem o ki hazır yolda gidenler, bunu tercih edenler için gelişim sadece daha önceden gelişmiş olanlarınki kadar olacaktır. Eşik atlamayı göze almadan yeni gelişim söz konusu olamaz.
Yenilik için eskileri özümlemeli yani insan yeniliği yapacak kadar gelişmeli. Eğer gelişimini başarıyla yaparsa yeni bir kanalı da açabilir! Bu kişinin yenilik isteğiyle olmaz! Yenilik istekle ya da taklitle olmaz! Belli bir aşamadan sonra kişi kabına sığamadığı durumda kabuk değiştirir. Tırtılın kozasını yırtıp kelebek olmasına benzer. Yani olgunlaşmamış bir tırtıla hadi kelebek ol da uç denmez! O gelişimini tamamladığında zaten sormaz, ya da yardım istemez; teşvik de istemez! Bu nedenle anlamayana anlatmak için basitleşmek gerekmez. Basit anlayışta olanlar zaten kendi aralarında paylaşacaklar; onların olgunlaşmadan kelebeğe özenmesini ummak hata olur.
Süreç var her insan potansiyelini aynı oranda açamaz en azından bir döngü içerisinde (gün,24 saat; ay 28-31 gün; yıl 365 gün; insan ömrü de bir döngü; insanın bebekliği, gençliği ve yaşlılığı da döngüler gibi) aynı açılım eş zamanlı olmaz! Olgunlaşan tırtıl kozadan çıkmak için diğerlerini beklemez! Yoksa çürür gider. Olgunlaşan yırtar kozayı ve uçar diğerleriyle meşgul olmaz! Eş zaman ve eş konumda olanlar birbirlerini teşvik edebilir! Yani kendi yükseldiğini sanıp güya kendinden geridekilere ders verenler korkunç bir yanılgı içerisinde olduklarını fark ettiklerinde zaten iş işten geçer. “İlerici” söylemi ile ileri gidememek ya da dinsel söylemlerle dinde ilerleyememek sık rastlanan bir durum. Zaten söylemlere bakınca anlaşılır. Kişi eğer başkalarıyla meşgul ise kendini ihmal ediyor demektir. Öyle olmadı mı geçmişte, başkalarını düzeltmeye çalışanlar kendileri bozulmadı mı? Gelişim bireyden başlar, kimse başkasını hizaya getiremez. Yani başkalarını kendi hizasına çekmeye çalışanların yanılgısı şu; aslında başkalarını geri çektiklerinin farkında değiller, onlar sanıyor ki kendileri ilerde ve zavallılara, topluma ileri bir ders veriyorlar! Hatta toplumu kendi kutsal öğreti ya da ideolojik öğretileriyle güya yüceltiyorlar! İşte bu yükseliş değil. Asıl yükseliş kişinin kendinden başlar ve kim isterse o kişiye katılır! "Bana katıl" ya da "Şu lidere katıl" veya "Şu ulu kişiye, ideolojik öndere katıl" Şeklinde söz söyleyenlerin ne kadar yanıldıkları görünüyor ama insanlar popüler işler peşinde kuru kalabalıklarla durumu kurtarma derdinde!
Ve mızrak çuvala sığmadığında suçlamalar başlar! Başarısız olan idealler ya da görüşler hatta kutsallar istisna edilip bu kusursuz kural ve ideolojik yada kutsal değerleri takip etmeye adeta zorlanan şuursuz kalabalıklar suçlanır! Oysa o kalabalıklar şuur edinse zaten kendi öz potansiyellerini eski idealler ya da liderlerin ardında sarf etmez! Şuursuz olmaları yüzünden zaten bildik tavrı sergilerler. Onların potansiyellerini çalanlar, kullananlar işler umdukları gibi gitmediğinde de onlara “Şuursuz” derler ki “Kör göze parmak!” Şuurlu olduklarında zaten ilk yapacakları kurtarıcı, aracı, ideolojik önder ya da benzerlerinden kurtulmak olacaktır!
Son tahlilde; her insan bilinç açısından gelişmek zorundadır! İnsan, “İnsan” olmak istiyor ise bu gerekli, yoksa insansı varlık olarak geçmişteki benzerlerini taklit ederek tatmin oluyor ise ona sözüm olamaz! Ben asla böyle bir görüşü savunmam, savunamam.
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.