- 413 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Birbirini Yönlendiren Yaşamlar
Kitapları teslim etmemden 1 gün sonra mail adresime bir e-posta gelmişti.
Hollandalı ressam M.C.Escher‘in 1948 yılında çizdiği “Birbirini Çizen Eller“ tablosuna atıf yapılmış ve “Yoğunluktan dolayı, kitaplarını çok az inceleyebildim ancak görebildiğim kadarıyla ellerin çizimini tamamlamak üzerisin. Senden bir şey istiyorum Esmer kedim, ben kitaplarını okuyup, bazı şeyleri düşünmem için fırsat ver ve bir başka istediğim ise, çok uzun yıllar geçti aradan, benim hakkımda neler hatırlıyorsun, yazarsan sevinirim, hoşcakal.”
Koltuğuma yaslanırken yüzümde hafif bir tebessüm oluşmuştu. Beni tanıdığına sevinmiştim, hala “Esmer Kedi” yi unutmamıştı. Onun hakkında ne hatırlıyordum, aslında hiçbir şey unutmamış, yıllar geçtikçe, yaşadığım şeyler kafamın içinde, düşüncelerimde daha sağlam yerler edinmişti.
Şimdi düşünüyorum da, aslında güzel yanaklımla ilk karşılaşmamızda ben farkında olmadan “Birbirini Çizen Eller” tablosunu kendi yaşamımda çizmeye başlamıştım.
İlk karşılaşmamız, yaklaşık 17 yıl öncesine dayanıyor, babam zaman zaman yurt dışı görevlere giden bir askeri haber alma uzmanıydı, annem ise askeri hastanelerde görev yapan bir doktordu, görevleri gereği, güzel ülkemizin bir çok yerini dolaşmıştık, çocukluğum ve ilk ve ortaokul yıllarım böyle geçmişti. Ortaokul son sınıfın bitmesine birkaç ay kala yurt dışında görev yapan babamın şehit olduğu haberi gelmişti. Zaten yıllardır görevleri gereği çok az gördüğüm babamı bir daha hiç göremeyecektim, bu annem ve benim için tam bir yıkım olmuştu, her şeye yeniden sıfırdan başlamak gerekiyordu, annem yaşadığı tıravmayı atlatmaya başladığı anda tayinini Ankara’ya istemişti, okullar açıldıktan sanırım 10 gün sonra biz taşınmıştık.
Hiç unutmam ben daha okula başlamıştım, annem ise hastanede gece nöbetindeydi. Evde kimse olmadığı için biraz televizyona bakmış ve yatağıma uzanmış, yeni okulumun nasıl bir yer olacağını ve artık devamlı burada kalacağımız için ilk defa kalıcı arkadaşlıklarım olacağı için içten içe seviniyordum, kapının çalmaya başlayan zili beni düşüncelerimden sıyırmıştı.
Kapıyı açtığımda güzel yanaklımı ilk defa karşımda gördüm, korkmuş bir haldeydi, hasta olan annesi yataktan düşmüş ve kendinden geçmişti, komşulardan taşınırken annemin doktor olduğunu duymuş, bir taraftan ağlarken, bir taraftanda rahatsız ettiği için özür dileyerek annemin yardımını istiyordu.
Bende annemin nöbette olduğunu, ancak onu arayabileceğimizi ve telefonda annesinin durumunu anlatmasını söyleyerek sakinleştirmeye çalışmıştım. Annem telefonda yaşlı teyzenin durumunu dinlemiş ve daha sonra telefona beni isteyerek ne yapmam gerektiğini söylemişti.
Annem ve babam devamlı olarak terör bölgelerinde görev yaptıkları için başıma bir şey gelmesi durumunda en azından hayatta kalmam için temel sağlık bilgileri ve ilk yardım konusunda bir çok şeyi öğretmişlerdi bana. Evimizde her zaman ilk yardım ve gerektiğinde küçük çaplı bir tıbbi müdahale için gerekli olan her şey bulunurdu.
Acil yardım kitini alarak hızla kapı komşumuz olan güzel yanaklımın evine gittik, annesi yerde yüz üstü bir şekilde yatıyordu, hemen boyun kırılmalarına karşı sabitleyici taktım ve yavaşca öğretmenimin yardımıyla sırt üstü annesini çevirdik, nabız kontrolünü yaptım, nabzı atmıyordu, kalp masajı yaparak ikinci denemem de annesini tekrar hayata döndürdüm, annesi yavaş yavaş kendine gelirken acil yardım ambülansının sirenleri duyulmaya başlamıştı.
Güzel yanaklımı, bu üzücü olaydan iki hafta sonra yeni başladığım okulumda matematik öğretmeni olarak gördüm.
Ve ben okula başladığımda onbeş yaşında idim, o ise otuziki yaşında, ikinci karşılaşmamızda ise ben otuziki yaşındayım, o ise kırkdokuz yaşında.
M.C.Escher eserlerinde, matematiksel olarak paradoksları ve göz yanılmalarını resmeder, en sevdiğim eseri de öğretmenimin bana “Aslında her insanın kaderi kendi elindedir, Allah insana irade vermiştir, aldığın kararlar doğrultusunda, Allah senin kaderini yaratır” dedikten sonra hediye ettiği “Birbirini Çizen Eller” çalışmasıdır.
Eser, halen çalışma odamda duruyor, bakalım güzel yanaklım ve benim kaderimize yön veren düşüncelerimiz bizi nereye sürükleyecek ve birbirimizi yeniden çizebilecekmiyiz, yıllar önce başlayıp yarım bıraktığımız çalışmamızı tamamlayabilecekmiyiz, bunların hepsi şu an kafamda soru işareti, bakalım hangi sorunun cevabını nerde ve nasıl bulacağım…
Unutmayın, J. M. Powe’nin dediğin gibi “Rüyaları gerçekleştirmenin en kestirme yolu, uyanmaktır”
xesmerkedix.blogspot.com/2012/11/birbirini-yonlendiren-yasamlar.html
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.