Kırmızı Bisiklet
İlk okul 4.sınıf öğrencisiydi Halil.Sınıfında başarılı ve terbiyeli bir çocuk olarak tanınırdı.Diğer arkadaşlarının anne ve babaları kendi evlatlarına her kızdıklarında onu örnek gösterirlerdi.O seneye kadar karnesindeki tüm ders notları hep beş olmuştu.Öğretmeni de bunu hak ederek aldığını bildiği için onunla gurur duyuyordu.
O gün de karne günüydü.Halil elinde karnesini sallayarak eve girdi.
-Anne bak.Bütün derslerim beş.
Annesi dışarıdan topladığı çalı çırpı ile küçük odun sobasını tutuşturmaya çalışıyordu.Ona doğru dönüp gülümsedi;
-Aferin benim aslan oğluma.Ben biliyordum zaten böyle olacağını.Akıllı oğlum benim,
-Akşam baban gelince ona da gösterirsin karneni” dedi
Dönüp tekrar soba ile boğuşmaya başladı.Elindeki odun parçaları ıslak olduğu için tutuşmuyordu ve ev giderek daha da soğuk olmaya başlamıştı.
Akşam üstü Erkan bey eve geldiğinde evin soğuk olduğunu hissetti.Halil ile annesi battaniyenin altında oturmuş,camdan dışarıdaki yaprakları dökülmüş ağaçları izliyorlardı.Onun geldiğini fark etmemişlerdi.
“Hayırdır ne oldu” diye sorduğunda ikisi de irkildi.
Ceren hanım hemen toparlanarak
“Hoş geldin bey,duymamışız geldiğini “diye cevap verdi.Hemen eşinin üstünde ki yırtık ve yamalı paltoyu aldı.
“Ev neden soğuk.Yakamadın mı sobayı “diye sordu eşine.
“Beceremedim nedense.Odunlar ıslak,ondan herhalde “diye cevap verirken bir taraftan Gözüyle Halili işaret ediyordu.
Evde yakacak başka bir şeyin olmadığını ona belli etmek istemediğiiçin temkinli konuşuyordu.Erkan bey de durumu anlamış ve hemen lafı değiştirmişti.
“Eee! Benim aslan oğlumun karnesi nerede bakalım?”
Halil,babası geldiğinden beri bu soruyu bekliyormuş gibi hemen yastığın altından karnesini çıkartıp boynuna atladı.
“İşte babacığım,burada.Bak hepsi beş.”
“Aferin benim akıllı oğluma.”
“Baba biliyormusun Ali nin babası karnesinde sadece bir tane dört var diye ona bilgisayar almış.”
Erkan bey başını eşine doğru çevirip acı bir gülümseme bıraktı gözlerinde.Sonra halile sımsıkı sarılarak
“Söz.2. dönem de bütün derslerin beş olursa sana bisiklet alacağım”
Ceren hanımın gözleri yerinden fırlamıştı.Bisiklet alınmasını istemediği için değil.Daha yiyecek yemek bulamazlarken onu nasıl alacaklarını düşünmüştü.
Erkan bey bu güne dek verdiği tüm sözleri tutmuştu.Tutamayacağı sözleri asla vermezdi.Bunu oğlu da eşi de biliyordu.
“Erkan “dedi Ceren hanım.”Şimdi değil de orta okulda alsan bisikleti.Hem daha da büyümüş olur.Şimdi binemez daha.”
Halil elinden oyuncağı alınmış bir bebek gibi dudağını bükerek annesine baktı ve
“Anne biliyorum ben bisiklete binmeyi.Uğur bazen bisikletini kullandırıyor bana.”
Erkan bey bir anlık coşku ile sözü vermişti.Geri dönmek istemedi.
“Sana söz.İkinci dönem de hepsi beş gelsin sana bisikleti alacağım.”
Eşine dönerek; Haydi sen sofrayı kur.Bu gün inşaatta da bir şey yemedik.Kurt gibi acıktım.
Ceren hanım eşinin gözlerinin içine bakarken gözleri tekrar dolmuştu.Erkan bey durumu anlamıştı.Evde yemek de yoktu.
Halil atıldı hemen;
“Evet anne ya.Ben de acıktım.Saat kaç oldu haydi yemek yiyelim.”
Erkan bey eşine bakmadan arkasını döndü;
“Sen sofrayı kur ben hemen geliyorum” deyip hızla evden çıktı.
Ceren hanım yavaş hareketlerle sofrayı kurduktan sonra eşini beklemeye başladı.Nereye gittiğini bilmiyordu ama neden gittiğini anlamıştı.Bir saat kadar sonra Erkan bey elinde 3 tane poşetle girdi eve.Poşetlerde sebze ve meyveler doluydu.Kolunun altında da gazeteye sıkıştırılmış ekmek.
Ceren hanım hiçbir şey sormadan poşetleri elinden aldı.Gün içinde gözleri o kadar dolmuştu ki artık yaş kalmamıştı.Poşetleri mutfakta boşaltırken anlamıştı,üst sokakta kurulan pazardaki yere atılmış sebze ve meyveleri topladığını.
Erkan beyin bir mesleği yoktu.İnşaatlarda sezonluk çalışıyordu.Kış mevsimi olduğu için iş bulamıyordu.Ama bunu Halile belli etmemek için her sabah işe gider gibi evden çıkıyordu.Ceren hanım hızlıca bir şeyler hazırlayıp önlerine yemeği koydu.Yemekten sonra Halil elinde günlüğü ile uyuyakalmıştı.Annesi onu çekyatına yatırıp eşinin dizinin dibine oturdu.
“Hiç iyi etmedin Erkan bey.Çocuğu boşuna heveslendirdin.Neyle alacağız biz bisikleti.”
“Rabbim yardımcı olur hanım.İstemeden çıktı ağzımdan.Baksana ne kadar sevindi.”
“Tamam ama alamadığında ki üzüntüsünü şimdiden tahmin ediyor olmalısın.”
Erkan bey derin bir nefes çektikten sonra “Bakacağız artık bir çaresine” diyebildi.
Haydi yatalım biz de.
Halil sömestır tatili boyunca bütün arkadaşlarına sene sonunda babasının alacağı bisikletten bahsediyordu.Kırmızı olacak diyordu.Direksiyonunda kornası,tekerleklerinde rengarenk boncuklar olacak diyordu.Ceren hanım bu konuşmalara her şahit olduğunda içi parçalanıyor,”oğlum baban sana bisiklet alamaz” demek istiyordu.Ancak oğlunun bu sevincini de bölmek istemiyordu.Nasıl olsa üzülecek.Bari şimdi sevinsin diyordu.
Okullar açılmış,dönem başlamıştı.Halil de bir farklılık vardı sanki.Derslerle hiç ilgilenmiyor,sanki öğrenmemek için özel bir çaba harcıyordu.Sınavlardan düşük notlar alıyor,öğretmeninin ısrarlı sorularına cevap vermiyordu.Sanki eski Halil gitmiş yerine bambaşka bir çocuk gelmişti.
Hiç kitap okumuyor,eve geldiğinde ödevlerini yapmamak için onlarca bahane uyduruyordu.Hatta daha önce hiç yapmadığı halde yalanlar söylüyordu.
Öğretmeni durumu ailesine iletip görüşmek istemişti.Erkan bey okula gidip de öğretmeni ile konuştuğunda şaşkına dönmüştü.Okulun en başarılı öğrencisi olan Halil bu dönem vasatın üstüne çıkamıyordu.
“Bilmiyorum Öğretmen bey.Evde ki durum aynı.Bizimle de paylaşmıyor sorununu.Eve gelince sadece televizyon izliyor,yatmadan günlüğünü yazıyor ve uyuyor.Bir de yatağında fısıltılarla dua ediyor.”
Öğretmeni de ne olduğunu anlamamıştı.
Erkan bey bu durumda Halil in notlarını yüksek veremem.İnşallah seneye kendisini toparlar.
Erkan bey eve geldiğinde Halil i televizyon izlerken buldu.Okulların kapanmasına 3 gün kalmıştı ve “artık yapacak bir şey yok” diye düşündü.Defalarca neden böyle olduğunu sormasına rağmen cevap alamamıştı çünkü.
Karne günü geldiğinde Halil eve gene eskisi gibi güler yüzle gelmişti.Annesi ne olduğunu anlamamıştı,çünkü notlarının kötü olduğunu biliyordu.Neden bu kadar mutlu olduğuna ise anlam veremiyordu.Bu durum onu daha da üzmüştü.
“Acaba aklında bir sıkıntı mı oluştu” diye geçirdi içinden.Akşam olup da Erkan bey eve geldiğinde Halil uyumuştu.
Eşine “Nasıl karnesi ?” diye sordu.
Tüm dersleri üç.Orta dereceyle geçmiş sınıfı.
Erkan bey neden böyle olduğu konusunda uzun zaman düşünmüştü.Birden çekyatta yatan Halil in elinde ki günlüğü fark etti.İstemeden gidip aldı ve uyumadan önce yazdığı son satırları okudu.Günlüğü kapattığında hemen yan odaya geçip hıçkırarak ağlamaya başladı.Ne olduğunu anlayamayan Ceren hanım eşinin arkasından koşarak odaya girdi.
Yerde ki günlüğü alıp sesli ce okumaya başladı.
Biliyorum,babamın parası yok.Tüm derslerim beş olsaydı babam mahçup olacaktı.Şimdi sözünü tutması gerekmiyor.Çünkü derslerimin hiç birisi beş değil.
Yazan:Fikri TEZBAŞAR
www.fikritezbasar.org
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.