- 389 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düşünce Devinimindeki Mutluluklar 23
23-Aynı kutsal kitap mesajlarının bu kadar farklı yorumlanmaları karşısında derler ki; efendim her kutsal söylemin, yorumlarında durum böyle değildir. Müteşabih (yorumlu) olan kelamlar için durum böyledir dense de, muhkem olan kelamların dahi, anlaşılmaz olmalarından ötürü bu kabil yorum ve anlayış farklarına dek uygulamaları, kıyasıya sürüp gitmektedir. İbadette ve ameller içinde uygulana gelen biçimsellikler vardır.
Bu biçimselliklerdeki kimi uygulana gelen bilinmezlikler vardır. Oruca başlanış, orucun süresi; zekat miktarı; namaz vakitleri, namaz rekatları gibi bu tür muhkem konular da tartışmalıdır. Bu gibi konular muhkem ayetlerin de yorumların cirit ata geldiği çıkış noktaları olmanın da delili olmuşturlar.
Monocu dinlerin, kendi yapısı içinden yaşanıp, bakıldığında; sınırlılığı fark etmeden, sınırsız olan engin duygulara kapılırsınız. Bunun nedenini yukarılardan beri söylüyoruz. Sosyal bilinç kişiler bilincinden daima büyüktür. Sizden büyük olan bir şeye de, sizlerin hayranlık duyması da pek tabiidir. İnançlar, tarihte imani kılınan böylesi kimi muhkem bilginin kayıt altına alınıp aktarılışıyla sosyo toplumların hafıza bilinci olmuşturlar.
Pek çokta kişisel anlamalarla çıkarılan hoşluklar, düşüncelerin iç içe geçişindeki geçişenlikler, mutluluk coşması şeklindeki algılamadırlar. Ve böylece inançlar, bir ruh disiplini üretim alanı olabilmektedirler. İnançlar kendi içlerindeki belli şekli uygulanmasından doğan yapıla bilirlik alışmalı memnuniyetiyle, soyut anlayışların davranımları birleşince kişiler boyut değiştirmişlik algısına girmektedirler.
Bu durumda, ibadetin sınırsız ve tekrarlanır yapılabilme karekteri insana; inanca değin olan edimlerden; insanın kendi kendine kurgular çıkarsamasına da neden olurlar. İnancı edimler kişilere ikili duygu algılatır. İnançlardaki edimlerin ifasıyla duyulan tinsel rahatlamayla; yine inancı edimlerin yapılmamasından kaynaklı huzursuzluğun algılanması bu kabildendir.
Yani inançlar kişilerin imleci oluşla kişisini huzursuz kılması veya kişisini tinsel rahatlatır olması, kişisine güvende oluşun hissini verir. Bu hazla kişi, sürekli ve sınırsızca davranmayı özenişle pekiştirmektedirler. Monoteist anlayış böylece kişi anlayışlarıyla, kişilerin içselleşip dışına aktaramadıklarıyla da tekilleşerek, kişilerle yoklaşan bir alan olmaktan kurtulamazlar.
Dıştan bakıldığın da kişi algısıyla sınırlı olan soyut oluş; kişi gözünde bakınca sınırsız olmakta gibidir. Sonuçta kişi; o yapısal anlayışın dışında davranamamakla inançlar, kimi kişi elinde farklı yapılanmaları da telakki edemeyen ya da aksi durumların da olacağını düşünemeyen; böylesi düşünmeyi dahi istemeyen davranışların tipi de olabilmektedirler.
Bu da o inancı ve düşünceyi sınırlar daraltır. Bir tek oyuncağından başka oyuncağı olmayan çocuğun tüm kurgularını bu tek oyuncağın sahibiyetliği üzerine kurgulanması gibi bir tavır olur. Her şey yeni başlayacakken, belki de tek oyuncağın kırılmasındaki yitimle, adeta biter.
Tek oyuncağa sahibi yetle, aksi olur davranış ve farklı düşünceler üretilemez. Bu da kısır olan davranışlar oluşturmaktadır. Farklı pratiklikler oluşturulamamasıdır. Tek durum varyasyonları içinde kişilerin düştükleri sukutu hayal ile kişiler yeni durumlarına adaptasyon olamazlar. Adapte olamama durumu insana boşlukta kalmanın duygusunu verir. Bu duygu soyutlanır olma yalnızlığıdır. Kişiyi derbeder edicidir. Kişide, yatkınlık kabulüne göre, bedensel düşünsel iflasları tetikleyebilirler.
Politeist yaklaşımlar da, çocuğun oyuncak zenginliğinden ötürü, sınırsız kurguları vardır. Yani sadece bez bebeği olan çocuğun kurguları ve yapabilirliği ile bunun üstüne, birde treni, topu vs. olan çocuğun kurguları ve yapabilirlikle kıyas alanı sınırsızlığı, aynı olmayacaktır. Sınırsızlık birinde, tek bir birim üstünde olurken, diğerinde farklı birimler üzerinde, pek çok yönden sınırsızca gelişecektir.
Monoteizm plüral (çoklu-çokçu) düşünmeyi, tek olanın birlik uhdesinde akıllıca birleştirdi. Çoğulluğu merkezi otoritede yapılaşıp, tekilliğin gereklerini yerine getirmiş olmasıdır. Çok çeşitli totem anlayıştan gelen toplum ittifakları, bir merkezi otorite de aitleşmeyi zorunlu olarak ön görüyordu. Bunu da en iyisini, politeizmden birleştirilmiş bir benimsenme olan, tek Tanrılı dinler yapabilirdi.
Tekli bir yapı nicelenir (çoğul-pulural oluş). Gerekli sınırlarına geldiği zaman nitelik değişir toplanır, tümlenir birlik oluşla ortaya konur. Bu tekil birlik kendi üzerinde yeni bağıntılarla yeniden nicelenir. Bu nicelenmede ne yansımalar eskisi gibidir. Ne bağıntıları eskisi gibidir. Bu yepyeni bir şeydir. Bunun için inancı alandaki sürecin de politeistik ve deistik süreç olmasında yanlış giden bir şey yoktur.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.