- 863 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SÖZ ORUÇLARI
‘’Merhaba…’’
Bazen söylemesi ne kadar da zordur. Hele geçmişten gelen biriyse, uzun süredir görmediğiniz, sizin yaşadığınız sıkıntıların benzerlerini sizsiz yaşamış olduğunu bilerek, ürkekçe söylenir Merhaba… Acaba! Dersiniz, acaba ve umarsınız hala benim bıraktığım tazelikte mi dostluğu, O’nun da buna ihtiyacı olduğunu ümit ederek der siziniz, Merhaba…
Merhaba bazen zordur. Gün içinde tükettiğimiz onca şeyin yanında nedir ki demeyin. Konuşmaktan kaçınan, ayıplarla büyümüş bizler için merhaba bazen çok zordur. Düşünün! oturduğunuz apartmandan çıkarken karşı komşunuz size neden merhaba demez? Siz ki sokak ta simit satan bir çocuğa dahi merhaba deyip gülümserken, sabahları ufacık bir merhabayı komşunuz sizden neden kıskanır?
Ömrümüzde kaç merhaba bizim için gerçekten diğerlerine nazaran daha anlamlıdır?
Hayatın bize verdikleri karşısında bireysel şükürdür merhaba. Tanrıya olmasa bile, vefasız komşuya merhaba demek insanlığımızın şükrüdür.
Vefa’nın sadece bir semt ismi olduğu, dostlarımızı bilgisayar sayfalarında bulmaya çalıştığımız bu çağ da ne kadar çok söylenmemiş merhaba var.
Yirmi yıl öncesindeki dostumuzu ararken, önümüzdeki dostlukları bir merhaba yüzünden kaçırmak ne acı. Yoksa Sokrat’ın söylediği şu söz gibi mi düşünüyoruz?’’Ey dostlarım, bilin ki dünya da dostluk yoktur’’.Bu kadar planlı davrandığımızı ise hiç zannetmiyorum.
Korkuyla yetiştirilmenin, yaşadığımız ekonomik şartların bir getirisi olma olasılığı çok fazla bu söz oruçlarının, merhaba kısırlığının sebebi.
Farkında lık çok önemli. Fark etmek. Dokunmak. Sarılmak. Yapamıyorsak eğer sabah çayı sonrası bir dosta ‘’Merhaba’’ demek. Bozmak, söz oruçlarını dostluk niyetine. ‘’Merhaba Dostum!’’ Demek, ‘’Seni çok özledim’’, ‘’Bugün deniz kenarında yürüyelim mi? derdimi dinler misin?’’ diye devam etsek bozulmuş orucun beklenen bu iftarına. İkindi vakti, bir semaver başında anlatıp anlatıp ağlasak, merhaba demekten utanmadığımız gibi, ağlamak tan da utanmasak, yaşasak şu kısa yaşamın tüm renklerini ve bilsek bir ışık mesabesindeki bir ‘’Merhaba’’nın aslında yaşanan tüm karanlıklara rağmen tüm renklere gebe olduğunu.
Ve unutmasak;’’Hayatın çoğu zaman insanoğluna her şeyin en iyisini verdiğini, ancak bunun farkına çok az insanın vardığını’’.Merhabalar!ım bu şiirimin de kabulü ümidi ile sizlerin olsun.
SİYAH VE UMUT
Renklerine sarıldım dünyanın.
Pembe çocuk tebessümlerine.
Maviyi umut bildim derin sancılarımda.
Beyazı son giysimin rengi seçtim,
Denizköpüklerinden entarimi.
Kumar oynadım kırmızıya dair.
Al kanımı sancak yaptım.
Tütün renginde üfledin efkârımı.
Yeşili anneme bıraktım,
Gözüme kurban diye...
Turuncu bahçeler umdum babam için cennette, yakuttan.
Bereketi kahverengi,
Sevdayı sarı.
Gökkuşağını bu yüzden çok sevdim.
Kararsız gri olmadım ömrümce.
Bilinmezlik simsiyah ya hani,
Meçhul korkutuyor ya?
Ben hiç korkmadım!
Ve bildim;
Bir ışığın her zaman tüm renklere gebe olduğunu…
Sevgilerimle efendim;
Erkan ÇEVİK / Nisan 2008
YORUMLAR
`" Hayatın bize verdikleri karşısında bireysel şükürdür merhaba. Tanrıya olmasa bile, vefasız komşuya merhaba demek insanlığımızın şükrüdür."
" Korkuyla yetiştirilmenin, yaşadığımız ekonomik şartların bir getirisi olma olasılığı çok fazla bu söz oruçlarının, merhaba kısırlığının sebebi."
Güzel bir yazı okuduğum için kendimi iyi hissettim şimdi...teşekkürler..
ilk başta, havaya, suya, dünyaya içten bir merhabayla başlamalı güne...merhaba...
Bir ışığın her zaman tüm renklere gebe olduğunu…
duygularıma tercüman su gibi bir yazı okudum....
merhaba dost bugün nasılsın..? ya da dost bir şeye ihtiyacın varmı,canın sıkkın gibi görünüyorsun...?
ne sıcaktır dost kelimesi,ilk aklımıza gelendir ona koşmak,sığınmak....
saygılar....