- 660 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
evlenmek mi? katlanmakmı?
Evlilik çok inanarak çıktığım minderde 33 yılda tuş olduğum tek yerdir benim. 33 senede (abartmıyorum) yüzlerce çift arkadaşım benim gibi umutlarla çıkmıştır bu yola. Geriye kaçı kaldı bilmem. YAD A KAC KİŞİ EVLİ OLDUGUNA İNANDI REEL OLARAK.Evliliğimin bu kadar sürmesinin gizi belki de inatla benim oldurmazı oldurmaya çabalamamdan kaynaklanıyordu. Rahmetli annem derdi hep; "Kuru inadın batsın" diye. Ben battım; inadım hala inat! Tam da toplumun dayattığı şekilde namusluk hariçinde karı bosanmaz derlerdi öyle ya yasam sadece bel altından olusuyor
yada namus sadece cinsiyetti,yada egitiminiz den olcaktı eğitimi bana denk namuslu birini birini seçmiştim oysa. Aksine zaten; olmaz, yürümez diyor(muş) toplum... Benden yaşça küçüktü ki, olgunluğum benim çocuksuluk onun oldu, hoyrat ruhunun gel gitlerini anladım. ama işte gel/git üzerine kadınların ne yaratıcı olacağını anlayamadım. Bir de hani kadın doğum yapıp erken çöküyor falan..derler ya. Çökmedi çok şükür. tıpkı cenesi 33 yıl önceki gibi hiç degişmedi. Dile kolay. Yıllar içinde ben yaş aldıkça o gençleşti,Irina Shayk oldu mübarek! Ne zaman yaşlanacak, uzuvları ne zaman yorulacak yarabbi diye ömrümü tükettim. Eğitimin denk olması işleri daha da zorlaştırdı. Birimiz cahil olsa belki ötekinin ne dediğini anlamaz susardı; bizde öyle mi? Unutulmaz film replikleriyle yaraladık birbirimizi. O bana bilmişlik tasladı, ben de ona. Hatta son çıkan ve çok satan kitabın ismini bilmediği için tepine tepine güldüğümü hatırlıyorum şimdi. Aksini zaten bünyemiz kabul etmezdi. "Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır" demiş Halil Cibran... Hay ağzını öpeyim. Biz farklı seslere ait notalar olduğumuzu sonradan farkettik. Ben konuşurken o Rodin’in heykeli kadar uzak ve katıydı, o konuşurken ben Samsun’daki Amazon Heykeli kadar zırhlı ve savaşa hazırdım. Sonra sustuk. Ve öfkemiz aldı yerini. Öfkelendiğimizde canı yansın istedik, kimse kimseye " haklısın bitanem..." diyemedi, can acıtmakla öyle meşgulduk ki, yaralarımızın kanadığını farketmedik. Farklı insanlardık biz, aynı amaç için aynı yola çıkan ama yolları ayrılan. Teknolojiden nefret eder hale geldik; telefon her biplediğinde; ikimiz de birbirimizi kuşku ile süzer hale geldik. Güvenimiz kalmamıştı ya, saygıyı da hemen ardından yollayıverdik. Ne kavgalar, ne badireler atlattık 33 senede . Eee ülkeler yıkılıyor, biz çekirdek aile mi ayakta kalacaktık? Kalplerimizi de kırdık, kin de tuttuk, kendi oyunumuzda oyun bozan olduk. Evlilik; hesapsız kitapsız içine dalınacak bir kurum değil bence. İmzayı attığın an şirketleşiyorsun çünkü. Gelirler, giderler, dökümler. Hele bir de bilanço çıkarılırken aman yarabbi! Ah be Can Dündar; evlilik üzerine yazdığın ne varsa tam tersini yaptık biz; keşke yaşamak da yazmak kadar kolay olsa ve gerçekten Ataol Behramoglu’nun dediği gibi; "Ve hayat, sunulmus bir armağandı hani insana... ama geride bir ömür 3 cocuk iki torun bırakarak gitti ve bitti "şimdi diyoruz ki İşte o armağını hak etmeyenlerle paylaşmasak..cok zormuş evlik degil hayata katlanmak lazımmmış ,yalnızlıgın agır bastıgı şu günlerde
Beni almadılar kendi içime,Tadilata engel,sensin dediler,Benim ben dedim yabancı değil,Tamire engeldir misafir dediler,Yerle bir etmişsin vücud-u ortamı ,
oturmuşum bir ucuna,baktım bu dünya ,benden de deli,anlayamadığım dilde ,konuşuyor insanlar,hepsi birbirinden çileli,gün doğuyor ,gün batıyor sadece ,yaşam denilen,bu oyun tek perdeli,sonu yazan biliyor
bize her şey bilmece ,finale katkımız var mı?yoksa her şey kural mı?yazılanı oynuyoruz bile bile,
öyle de,böyle de,geldik bir baktık ,gideceğiz sessizce...Özellikle yasaklı ,sensin dediler
YORUMLAR
DURULAMA
Önce tek yastıktı dünyamız ,
Bölündü ikiye .
Tek yorgan yetmedi .
Sarılıp yattık ayrı yorganlara ikimiz de .
O görüyormuydu rüyasında mutluluğu .
Ben görüyordum ara sıra .
Nasıl bölecektik dünyayı ,
Hak nasıl geçmez denizler ona kaldıysa .
Saçlarımız onunda beyazdı .
Saklamadı yazmayla,boyadı .
Ben avunurdum tutuğum takım .
Ayaklarım gitmedi artık ona .
Nasıl dokunurdu konuşmalarım,
Önceleri güzel gelirken .
Yaptıklarım hep kabahatti,
Esir hayatımdaydım evimde .
Öksürüklerim dokundu ,
Yemem sorun oldu yıllar sonra .
Yıkadıklarım beğenilmedi ,
Tam durulamıyormuşum da .
Kaynana bahane edildi ara sıra .
Neler ektiğini iyi düşünsün .
Bir şey bulup kavga etmek işi gücü,
Dünyayı bıraktım,istediğini etsin...
Damdan düşenin halini damdan düşen anlarmış...
Tebrik ederim saygılarımla.