- 844 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Yalnız Bir Dalgayım Yüreğinde
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Uzaktaki bir yıldız ışıması gözlerin, karşılıksız sevilerle gelsem ah yanına
Yosunlar çıkarıyorum denizlerden, özlemler var ruhumun coğrafyasında
Sessizce kayıp gidiyor kocaman bir ömür, aşk cızırtılı şarkı eski radyolarda
Nefesinin yeliyle sarmala beni yar, sonra kapat gözlerimi dilersen yaşamaya
Yol aradıkça mutluluğa, akar gideriz akik bir ömrün paslı raylarında sonsuzluğa. Çoğul aşklar coğrafyasında tüm sargılar sevda kokuludur, özlemle sararan resimler ıslanır avuçlarımızda. Ruhumuzun hüzün odalarında mor düşlere sarılırız biz hiç dokunamadığımız sevgiliyi andıkça.
Kayıp medeniyetlerde güneşin yansımasıyla aydınlığı içiyor insanlar. Kalaylı kazanlarda ruhlara dinginlik aşları, kınaları eskimiş yüreklerde yalnızlık şarkıları. Ölüler yağmur duasında nicedir buralarda, mağrur vefasızlıklarla ertelerken gönüller biçare aşkları.
Sırrını öteki yüzünde taşıyan taşların kaderidir acı, usturanın ucundan hüzün damlarken sıyrılır yürekten sancı. Sazın yoldaşıdır mızrap, tıknaz ayrılıkların tırnak uçlarını kemirir iken gecenin çığlığı. Her düş kanamalı bir sığınaktır, ruhumuz sağarken acılardan açlığı.
Gözesinden aşk içilen düş peteklerinden bir kolye yaptım yüreğime, noktayla virgülü seviştirdim gözlerinin izbelerinde. Dağları devirdim ardına, sular hapsettim kurak yarınlara. Her aşk doğmamış ay imiş yar, kanlı bir mevsimim ben ruhumun kırılgan mevsimlerinde.
Dağıtılmış günlerin uzak şehirlerinde kan kokusu var, yürekler yangın yeri. Düşünceler kurşun kesiği, bedenler delik, ruhlar deşik. Uykularda kocamış dünya, ekranlarda yemek tarifleri, yalanların kampanya seyirleri. Hangi kurşun vurdu güvercini oy, kıyımlarda nicedir insanlık figürleri.
Tenimizin çıralarını harlayan rüzgârın elleri okşuyor denizin saçlarını. Kıyıda bir kadın uzakları yakın ediyor düşünüşlerle. Bir çakıl taşının kaderi belki de aşk yüreğinde. Güneş nazlı bir veda şarkısı söylüyor bulut yalnızlığının üç boyutlu ömür karesinde.
Korkuyla kavrulan yürek kangren avuçlardan ansızın kayar, öksüz yakarılarla kıvrılan saatleri bir kadın denizlere atar. O derin sular kıyılara düşleri taşır asırlardır ve aşk damıtılmış yaşanmışlıkların kaygılarıyla daralan hüzünlü gövdemize hayat özlemi bile yasaklar.
Düşleri hanesine geçirerek durdurulamaz hakları elde ettiğini sananlar en kötü sınavdan geçerek kalıbını basarlar hak etmedikleri bir aşka. Fırtınada kaybolan rotasız gemilerin kamarasından hep hırçın denizleri izlerler ve aslında durmaksızın kaybederler.
Dallardan bereket sarkıyor, şükür toplarken umutların heybesine insanlar. Bütün hazları vermiş yaradan kullarına, bercestenin sınavıyla açılırken avuçlar sonsuzluğa. İmtihan vaktidir ruhu şimdi, yakarılar haz olsun dilde ve kavuşma haykırılarıyla tatlansın dillerde.
Tevazuuyla yutulan lokmaların hazla buluşmasıdır şükür, kayıp medeniyetleri gün ışığına çıkarırken güneş. Sisle kendini gizleyen sevdanın duvağına düş yapışır gecelerde, ben kendi kayboluşlarımın kıl çadırlarında ruhuma dokunacak müziklere ararken bir eş.
Kalabalıkla yoğrulan yeryüzünün çığlığı serilir her gün sessizlik tepelerine, an kıyamet olur. Dalında çürür meyveler, hırs vefasız nefaset olur. Yolarız saçlarımızı sükûn rüzgârda, nafile başkaldırımız metanet olur. Düş biter, devran dönencesiz kıyam olur.
Şehrin tozuna karışmış insanlar, ruhlarının bezgin sürtünüşleriyle siliyorlar yaşam tortularını. Yollarda umut yolcuları, tıklım tıklım otobüslerde özlem yakarıları. Kara kaplı anların sararmış sayfalarında ara aşkı, yosunlu sularda kaybetmeden ben kimliğimi.
Hikayesi: S/ağrısıyla uzak düşlere çıktığımız, yelesinde nice ülkeler ve güzellikler sevdiğimiz, alında, morunda kaybolmayı dilediğimiz, doyumsuz bir coğrafya gibi içerisinde gizlendiğimiz bir umut yok oluşudur aşka yürümek. Kahırla olgunlaşan meyveler gibi, kendi düştüğü yeri oyan çağlayanlar gibi ve umutla mevsimlere sarılan tabiat gibi o aşkı kucaklamaktır mutlulukların en güzeli... Kalemi tutan el ise, ona yön veren önce ruh, sonra yürektir....
Selahattin YETGİN