- 5115 Okunma
- 11 Yorum
- 1 Beğeni
ŞALCI BACIDAN İLKER BAŞBUĞA İÇİMİZE SİNMEYEN İDAMLAR -2-
Bu ikinci bölüme başlamadan önce hemen bir kaç durumu izah etmek zorundayım:
1- Bazı arkadaşlar soruyorlar: ’ Yazdığınız bu yazıdaki idamlar içize sinmedi mi?’Diye. Hemen belirteyim: Benim içime sinip sinmemesinin hiç bir önemi yok. Tek tek ’Şunlar içime sindi, bunlar sinmedi.’ Diye mi yazayım yani? Benim amacım bazı idamların haklı, bazılarının haksız yahut bazılarının meşru, bazılarının gayrımeşru olduğunu savunmak değil ki. Sadece ve sadece TBMM nin açılışından günümüze kadar olan bazı idam cezalarını ve bunların günümüzde bile hâla tartışılıyor olduğunu izah etmeye çalışıyorum. Ama üzerinde en çok durmaya çalıştığım husus şudur: ( Kendim de dahil ) ’ Bizimle aynı görüşte olan insanlar suçsuz yere idam edildiler, bizimle aynı görüşte olmayanlar kesinlikle o cezayı hakketmişlerdi.’ Anlayışının nasıl bir hastalık olduğu.
2-Bu memlekette hep kol kırılmış, yen içinde kalmıştır. Ya da ölen ölmüş, kalan sağlar bizim olmuştur. Dün de öyleydi bu gün de...
3-Daha yazının başlarında olduğumuz halde soruyorlar bazı arkadaşlar: ’Şunu da yazacakmısın, bunu da yazacak mısın?’ Diye...Teşekkür ederim. Ama takdir edersiniz ki bu yazı belirli bir kronolojik sıra ile yazılmaktadır. Mesela: ’ Yaşı büyültülerek asılan Erdal Eren’i de yazacakmısın? Ya da Bu Ergenekon Davasına kadar müebbet hapis cezası almış olan İlker Başbuğ dışında bu ülkede böyle bir ceza almış olan başka genel kurmay başkanı oldu mu? Veyahut. Bu güne kadar hiç - Dokunulmazlığı olan - Milletvekili tutuklandı mı?’ Bu soruların hepsine cevap vereceğim inşallah ama az sabır...
4-İlk bölümle birlikte sorulan bir soru da: Şalcı Bacı dışında idam edilen kadın oldu mu Cumhuriyet tarihimizde?
Peki bu son soru niçin Cumhuriyet Tarihimizde diye soruluyor?
Hemen belirteyim: Çünkü Osmanlı Devleti döneminde cezası asılmak olan hiç bir kadına rastlamıyoruz. Zina dolayısıyla recm edilen var mı? ( Yani taşa tutularak öldürülen?)
Var...Sadece bir tane.
Bu gün müsaadenizle Önce bu Osmalı döneminde recm edilen yani bir nevi idam edilen kadını daha sonra da Cumhuriyet döneminde -çoğu azmettircisi zina olan ya da başka suçlardan- idam edilen on beş kadını anlatacağım.
Önce Osmanlı Dönemindeki bu tek recm olayı ile başlayalım.
Padişah IV. Mehmet döneminde İstanbul- Aksaray’da Abdullah Efendi adlı bir adamın genç ve güzel karısı ile bir Yahudi çırağı arasında aşk yaşandığı dedikoduları dolanmaya başlar. Dedikodular daha sonra ’Zina yapıyorlar’a dönüşünce konu mahkemelik olur ve dava Rumeli Kazaskeri Beyazizade Ahmet Efendiye kadar gelir. Kadın ve Yahudi zinayı kesinlikle reddetseler de şahitler vardır. Sonuçta karar açıklanır: RECM.
Ancak: Dönemin alimleri ’ İslamda recm ’ diye bir karar olmadığını belirterek karara itiraz ederler. (İlginç değil mi..’.İslamda recm diye bir ceza yok.’ Diyenler de var.)
Durum Sadrazama, hatta padişaha kadar gider. Ne sadrazam ne de padişah konuyla ilgili bir şey söyleyemez. Çünkü Osmanlı’da kadının verdiği kararın tek itiraz mercii şeyhülislamdır. Beyazizade ise Rumeli Kazaskeri olduğu için zeten müstakbel şeyhülislamdır. Yani son temyiz mahkemesi vermiştir recm kararını. Dönüşü yoktur. Ne sadrazam, ne de padişahın yapabileceği bir şey yoktur.
Kadın, Sultahmet Meydanındaki Burmalı Sütunun hemen önüne açılan bir çukur içine konur. Bir çuvalın içinden bar bar bağırmaktadır ’ Ben zina etmedim.’ Diye. Ama oralarda ’ İlk taşı hiç günahı olmayan atsın !’ Diyecek bir Hz İsa (A.S) olmadığı için taşlanır. O ilk taşı da kim atar biliyor musunuz? Kadının erkek kardeşi...
’ Vurun Kahpeye’ Diyerek ilk taşı sallar. Neticede kadın feci şekilde can verir ve cesedi Sarayburnundan denize atılır.
Yahudi genç mi?
Canını kurtarmak için kelime-i şahadet getirerek müslüman olsa da kellesi bir kılıç darbesiyle alınır.
Kazasker Beyazzade?
Bir daha hiç bir alim ona selam bile vermemiştir. Rumeli Kazaskerliğinden sonra beklediği Şeyhülislamlığa da ulaşamamıştır tabii ki. Padişah ve Vezir-i Azam bu recmi bizzat seyretmişler ama ’Şeriatın kestiği parmak acımaz.’ Düsturuyla içlerine sinmese de bu idama engel olmamışlardır . Lakin Beyaz zadeyi şeyhülislam yapmamıştır Padişah.
Yani:
Halide Edip Adıvar’ın ’ Vurun kahpeye’ Romanındaki gibi değildir gerçekler. Bir erkekle iki kelam laf eyledi diye ’ Zinakar’ Damgasını yiyip taşa tutulmaz kadınlar.( Tek bir örnek dışında) Ya da ’ Eyvahhh..Şeriat geliyor..Artık sokağa bile çıksak taşa tutar bunlar bizi.’ Diye endişelenmeye, kaygılanmaya gerek yoktur.
Evet..Koskoca Osmanlı tarihinde asılarak öldürülen kadın yok, zina suçuyla recm edilen kadın ise sadece bir tane.
Gelelim Cumhuriyet dönemine:
Suçlar hep cinayet tabii ki ama çoğu cinayette azmettirici ana unsur zina...
1-Fatma
Siyasi suç (!) sebebiyle idam edilen Şalcı Şöhret Bacıyı saymazsak İlk idam edilen kadındır.
Cumhuriyet Tarihimizin ilk idam edilen kadını Isparta’nın Darıbükü Köyü’nden Hasan Kızı Fatmadır.Suçu: aynı köyden Eşref adında birinin Hanife adlı bir kadın ile evlenmesini sağlamak amacıya Eşref’in Karısı Ümmişani’yi, 20 Altın ve bir tarla karşılığı öldürmesidir.
14 Aralık 1931’de Tuzpazarı’nda asılarak cezalandırılmış ve Cumhuririyet tarihimize ’İlk idam edilen kadın’ Olarak geçmiştir.
2-Sadberk
Lüleburgaz’ın Büyükkkarıştıran köyündendir. Sevgilisi olan Çingene genci Selim ile aralarında tek engel vardır: Kocası Demir Kahya...Onu ortadan kaldırır sevgilisiyle.
Sadberek 20 Haziran 1934te idam edilir. Selim’e ise 24 yıl hapis cezası verilir.
3-Ümmühan
Muğla- Karakuyu Köyünden olan Ümmühan iki dostu ile ( bir yetmemiş!) kocasını öldürmekten tutuklandı.
20 Şubat 1936da idam edildiğinde son sözleri: ’ Bari annemi ve cocuklarımı görseydim’ Oldu.
4-Ayşe.
Adana Karaisalı-Çarhıpare köyünden olan Ayşe, metresi olduğu Kasım Ali Hasan la engelsiz bir şekilde birlikte olmak amacıyla onun karısı Dudu ve küçük çocuğu Ali’yi balın içine arsenik katarak öldürdü.
9 Mayıs 1938de idam edildi.
5-Didar
Didar Savaş... Eceabat’ın Turşun köyündendir. Kocası Memedi öldürür. Sebep ise oldukça iğrençtir. Damadı Adil Gürel ile ilişkisi vardır Didar’ın.
16 Haziran 1939 da idam edilir.
6-Huriye
Huriye Şenel...Konyalı olan bu kadın yaptığı bir hırsızlığın şahidi olan komşusu Fatmayı ve Fatma’nın kızı sekiz yaşındaki Miyase’yi öldürdü. Ancak iki kez öldürdüğü halde ( Kendisine göre ) - Hatta öldürüp kuyuya attığı halde- bir türlü canını vermeyen Fatma, diri olarak ortaya çıkınca yakalandı ve 18 Haziran 1939 da idam edildi.
7-Fatma
Fatma Satılı...Bodrum’un Karakaya Köyündendir.
Sevgilisi Mustafa ile birlikte kocasını öldürür. Adamın başını taşla ezerek infaz ederler.
Fatma 23 Haziran 1939 Tarihli Meclis kararı ile idam edilir. Mustafa 21 yaşından küçük olduğu için hapse girer.
8-Fatma
Manisa İlyasçılar Köyünden Fatma Yıldırım... Kocası Ali Osman’ı , kocasının kardeşi Abdullah’la birlikte uçkurla boğarak öldürdü. 27 Haziran 1939’da yayımlanan kararla Fatma Yıldırım idama mahkûm olurken, Abdullah suçun işlendiği tarihte on sekiz yaşından küçük olduğu için on beş yıl hapse çarptırıldı.( İdam edilebilme yaşı 18 e inmiş !)
9-Gülsüm
Gülsüm Kotanak... Isparta’nın Ayvalı Köyü’nden olan Gülsüm , kocası Ali Kotanak’ı öldürmekten 29 Nisan 1942’de ölüm cezasına çarptırdı
10-Hanım-KARILAR KOĞUŞUNUN HANIMI
Malatyalı Hanım Kuzu... Kendinden yaşça çok küşük olan sevgilisi ile yalnız kalabilmek için kocası İhsan Kuzu’yu zehirleyerek öldürür.
27 Mart 1944 Tarihli kararla idam edilen Hanım Kuzu’nun hikayesi Kemal Tahir’in ’Karılar Koğuşu’ Adlı eserinde de anlatılmıştır.
11-Vecahet
Vecahet Altın...İzmir- Çeşme’li olan Vecahet, Hasan adındaki aşığı ile birlikte kocası Rıdvan Altın’ı öldürmekten suçu bulundu. 1 Haziran 1944te idam edildiğinde son arzusu koynunda sakladığı otuz dokuz liranın annesine verilmesi oldu. Son sözü ise ’ Ah hayat’ olmuştu.
12-Durdu
Durdu Sarıkaya...Sivas’ın Haydarlı Köyünden olan Durdu Sarıkaya, kayınbiraderi ile anlaşarak kocası Mahmut’u öldürdü 1959 yılında.
24 Aralık 1960da İdam sehpasına çıkarıldığında son arzusu ellerinin bağlanmaması oldu. Elleri arkadan kelepçelenen Durdu idam sehpasına türkü okuyarak çıktı.
Boynuna ilmek geçirildiğinde o hâla türkü söylüyordu:
’Darağacı yollarında, kelepçe kollarında’’
‘’Beyaz gömlek giydirdiler, bu sehpaya bindirdiler’’
( Ya psikopattı ya da kocasından o kadar bıkmıştı ki idama gitmek bile umrunda değildi...Bilemiyoruz.Resmi Gazetnin 21 Aralık 1960 Tarihli kararını bile buldum ama kocasını neden öldürdüğünü bulamadım.)
13-Ümmühan
Ümmühan Bebek...Trabzonlu olan Ümmühan Bebek , ağabeyisinin karısı Lütfücan ile birlikte kendi öz annesini ödürmüştü.
Sepep: Kocaları gurbette olan bu gelin- görümce başka erkeklerle düşüp kalkmaya başlamışlar ve Ümmühan’ın annesi kızı ile gelinini bu işlere devam ettikleri takdirde durumu kocalarına söyleyeceğini belirterek tedit etmişti.
Yaşlı kadına önce arsenikli çorba içirip daha sonra iple boğan bu ikiliden Ümmühan Bebek 12 Eylül 1963te idam edildi.
Not: Annesini öldürüp gömen Ümmühan gazetelere annesinin kayıp ilanını verdirmişti. Kadının cesedi sığır gübreliğine gömülü olarak bulundu. Lütfücanın vicdanı daha fazla dayanamıştı çünkü..Ancak altı yıl sabredebilmişti bu sırra.( Cinayet 1957-Cesedin bulunması 1963)
14- Bacı
Bacı Ayhaner...Van- Özalp’ın Seydibey Köyü’nden Bacı Ayhaner, Nusrat ismindeki şahısla evlenmek için kocasını öldürdüğü gerekçesiyle Van’da idam edildi. ( Tarihini bulamadım.)
15-Kadriye
Kadriye Patrici...Cumhuriyet Tarihinin son idam edilen kadın mahkumu Kadriye Patrici İzmirdendi. Kardeşi Faikle birlikte Aysel Malseven adındaki bir kadının boynundaki altınları, kollarındaki bilezikleri ve parmağındaki yüzükleri almak için kadına önce bir tarım ilacı içirip daha sonra da kardeşi tarafından kadının kafasında delik açarak öldürmekten tutuklandı ve 25 temmuz 1971 de idam edildi. Kardeşi de tabii ki
Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki son kadın idamı Kadriye Patricinin idamıdır.
Bütün bu idamlar içimize sinmeyen idamlar mıdır ki bu yazıya konu oldular?
Kendi adıma hayır...Ben idam cezasına karşı olan biri değilim. Ama bu ülkede idam cezalarına şiddetle karşı olanların da var olduğu bir gerçektir ve eminim ki onlar için bu idam cezaları da içimize sinmeyen idam cezalarıdır.
Bir diğer husus da hukuk sistemi şer’i ve örfi olmak üzere ikiye ayrılsa da örfî hukuku bile şeriattan ayrılmayan Osmanlı Devleti’nin hukuk anlayışında suçu ne olursa olsun kadın idam etmek yoktur...Altı yüz yıla yaklaşan tarihinde sadece bir recm olayı yaşanmıştır. Cumhuriyet Tarihimizde ise 1931-1971 yılları arasında yani kırk senede on beş kadın asılmıştır. Haaa ’ Asmayıp da besleyecek miydik?’ Diyen varsa sözüm yok tabii ki. Ama yine de yetişen yeni nesillere ’ Vurun Kahpeye’yi -okumaları için- tavsiye etmeden önce bir kez daha düşünmek gerekmez mi? Ya da hangi dönemde ’ Kahpe’ ye(!) daha çok vurulduğunu daha insaflı bir şekilde tahlil etmek?
NOT 1-: ÜSTTEKİ RESİM 9 MAYIS 1938 DE İDAM EDİLEN AYŞE’NİN RESMİDİR
2- BU YAZIDAKİ İDAMLARDAN DURDU SARIKAYA’NIN İDAMI İLE İLGİLİ DAHA GENİŞ BİR AÇIKLAMAYI OLAYI BİZZAT GÖREN SİTEMİZ YAZARLARINDAN TACETTİN YILDIRIM’IN ’’ kEFENSİZ HAYATLAR ’’ İSİMLİ ESERİNDEKİ ’’ TEREYAĞINDA ÜÇ YUMURTA’’ ADLI ANISINDAN OKUYABİLİR YA DA SİTEDE BULABİLİRSİNİZ.
YORUMLAR
Ben, bir hukukçu olarak idam cezasının kaldırılmasını hiç tasvip etmedim. Şimdi de zor, biliyorum, ama acilen kanunlarımızda yerini alması gerektiğine inanıyorum. Çünkü bazı suçlar var ki, ancak idam paklar, hatta yetmez bile... Daha ağırı varsa uygulansın diyesi, işkence türleri icat edesi geliyor insanın.
Bence şu an idam cezasının insanlık dışı, gericilik olduğunu savunan insanlarımızın kendi yakınlarından birine karşı o suçların işlenmesi karşısında aynı tavrın yerinde yeller eser ve eminim ki sizden ve benden bile katı düşünmeye başlar; başkalarının sırtından da özgürlük, hümanistlik olamaz tabii ki...
En yakın ve bilindik misâl: Bayramlarda bile artık çocuklarımızı komşularımıza gönderemediğimiz "Bayram Şekeri Toplarken Kaybolan Çocuklar" olayı... Şimdi hangi vicdan "Bu adama idam cezası verilemez, iyi ki idam kalkmış" diyebilir ki? Bence hiç bir "insan" bunu söyleyemez.
İçimize sinmeyenine gelince... Tabii ki de okurken, filmini seyrederken içimizi bunca yıl sonra bile kanatan "hukuk skandalı abidesi" olaylar var, hâlâ bizleri utandıran... Eksik incelemeyle, hırsla, kin duygularıyla, hukuk kuralları alt - üst edilerek verilmiş idam kararları...
Teşekkür ederek ve ilgi ile takip ediyorum, Sami Bey.
Tekrar teşekkür ve selâm ile...
O bacının asıldığı yıllarda Erzurum'da valilik yapan muhterem beyefendi hakkında pek iyi söylemez Dadaşlar. Hatta bir arkadaşımızın dedesini faytonunu kıskandığı için idam ettirdiğinden bahsederler.
Sizde de var ,bizde de "sivillik kompleksi" dediğimiz hastalıktan.Hakikatten askerdeyken farkedip adını koymuştum bende.
Sivil olduğunu kabullenerek kendini üniformalılardan aşağıda hissetmek bu coğrafyanın insanına öğretilen ezberletilen psikolojik harp tekniklerinden biri.
Bayram töreni için yürüyüş provası yaparken başımızdaki subay "şeref tribününün önünden geçerken gözlerimizin "Komutana" bakması gerektiğini ve o halde "Komutanı" selallamamızı isteyince ben verilen molalardan birinde "En büyük mülki amir Vali olduğuna göre biz Valiyi selamlayacağız değil mi?" diye sordum. bana "hayır Komutanı" diye sert çıkış yapınca " Valla ben Valiyi selamlarım" dedim. hemen bir mırıldanma ve sivil irade canlanması yaşadıksa da içimizde tecrübeli ağabeylerimiz "Törenin akabinde bizim için de bir defin töreni yapılacağı" uyarısı yapınca vazgeçen arkadaşlarımın kalabalığında sesimi duyuramadım. Bir kaç hafta sonra kura çekiminde hile yapan bu "Şerefli Türk Subayı" na yaptığı şerefsizlik sebebiyle ortalığı birbirine katacağım tehditini iletince bana aynı şerefsizlikle bana menfaat sağlayabileceğini ima edince ve de yaptığı kayırmanın bölüğümdeki sevdiğim evli barklı bir arkadaş için olduğunu görerek sesimi çıkarmadım.
Evet nedense üniformalılara bir şey olunca herkes ayağa kalkar ve "Ama olmazzzz kiiiiiii !" diye mırlanmaya başlar.
Eğer halkına bomba atacak kadar şerefsizse,eğer kendi uçağını Egede düşürüp Yunan yaptı diye milleti galeyana getirip kendine çıkar sağlayacaksa.....GE_BER_SİN !!!!
Bu üstlerine üniforma değmiş VATAN HAİNLERİ değil mi YUNANA TSK'nın SIRLARINI SATAN !!!
şehit Mehmetçiğin anasını bacısını kardeşini başörtülü diye askeri alanlara sokmayanların bu dilden anladıklarına inanıyorum.Bu ülkenin Başbakanı Cumhurbaşkanı Adalete müdahale etmemelidir diye düşünüyorum.
Bu hükmü verenler herhalde havaya bakıp vermediler. haklarında bir sürü delil olduğundan verildi hükümler.
"BU BOŞ BORU" diyen askerin (ki birçok yazan -Paşa-tabiri kullanıyor Neyin Paşası iseler ) o borunun içindekinin nereye boşaltıldığını izah etmesi gerekmez mi?????
TSk envanterinde olan lav silahının mermisinin hangi zavallıyı neden yaktığını bildiklerinden de eminim.Cami avlusunu bombalama planları yapanların neler yapacaklarını kestiremiyorum.
Her nedense asılan asker olunca her sivili bir acıklanma sarıyor. Bu vicdani bir tepki değil, direkt "göt korkusundan" kaynaklandığından asla şüphe etmedim.
Önce milletin tedavi edilmesi gerekir.
Millet kendine inanacak.
Onurlu olacak.
Sonra kendi oğlunun eline esilah verenlerin tehditlerine aldırış etmeyecek.
Ordu mordu derken askeri kantinlerden silah alımına kadar memleketin en bilinmeyen ve basına düşmeden soyulan kurumunun da değişmesi gerekir.
Looked uçak ihalesinde adamlar "Rüşvet verdiğini belgelerle ispatladığı halde " ceza almayan komutanların ülkesinde ,tek hem de - yaşamanın sorumluluğu ile başa çıkmamız gerek.
Benim İlçemin köylerinde Rizede yapılan "Şapka Nümayişinden " bihaber imamları hocaları hafızları götürüp astılar Rize meydanında.
Sonra tabi memlektte din adamı kalmadığından kıçlarına "Mısır koçanı" tıkılıp öbür tarafa postalanan çok insan bilir eskiler.
E sefil millet de kendine zulm yapanlardan mısır koçanı ile intikam aldı böylece.
bence bu cezalar tam yerinde hatta bir de "Mısır Koçanı" uygulama cezası olsaydı daha iyi olurdu.
Millete yapılınca hak,üniformalıya yapılınca "Kahraman Mehmetçik" e bu yapılır mı?**
Ne kahramanı,benim senin evladın olmasa bunlar yattığı yerden ne yapabilir.???
Selam ile.
Okurken dikkatimi çeken kadınların idamları yasak aşk ve cinayetler bir erkek yüzünden o erkekle başka bir erkeği öldürerek gerçekleşmiş. Kadınlar hep erkeklerden çekiyor ve erkekler yüzünden can alıyor ve can veriyor. Soyadaşımın idama gidişi ilginçti. Yaptım ama yaptığımdan pişman değilim bir daha olsa yine yaparım demek istemiş sanki.
Osmanlı Devletinde kadın idamlarının olmaması ilginçti. Demek ki adaleti Allahın yazdığı kanunları uygulasak daha az kişinin canı yanacak. Birde dinimizce kadınların ezildiğini ve haksızlığa uğradığını söylerler :))))
Güzel bir yazı olmuş bilgilendirici tebrikler
Selam ve sevgiler