- 864 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
KALABALIKLAR ARASINDA YALNIZLAR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Neydim, ne oldum, ne olacağım? Hey gidi günler hey. Hey çocukluk, hey gençlik, hey yaşlılık, en sonunda gelen yalnızlık.
"Bir ana yada baba anne on çocuğa bakarmış da, bin evlat bir ana babaya bakamazmış" lafı ne kadar çok doğru. El kızı bu, el oğlu bu dedikleri ya gelin ya enişte oluyor ama aslında hepimiz bu süreçten geçiyoruz. Ana ve babadan ayrılıp eşine bağlananlar, çoluk çocuğa karışanlar nankörleşiyor adeta. Unutuyor onca yıl onu besleyip büyütenleri. Rahat yaşam metropollerde evlatlarının evlerinde barınamayan orda, burda yalnızlıklara terkedilmiş anneler ve babalar var. Yıllardır her geçen gün sayıları artmakta eskiden biraz daha gizli topluma yansımasın yansırsa rezil oluruzu düşünende az kaldı.
Ataerkil yaşamdan çekirdek aileye yansıyan tablo istemlere dönük yaşamı da kendiliğinden getirdi. Hatta bir evde diğer odadaki kişinin kapısı çalınmadan içeri girmenin ayıplaştırıldığı bir dönem. Çocuk bu rahatsız olmasın anlayışıyla büyüyen yeni nesil. Anne baba baş köşede sofrada oturmaya bile gerek yok artık. Önce oğlum, kızım rahat etsin, nene de dede de kim. O genç, o çocuk, o ergen hayatını muhteşem yaşaması lazım. Onca emek onca çaba, dişinden tırnağından edinen, tarlada, bağda, bahçede yada metropollerde yaşayıp işçilikle, hayatını çoluk çocuğuna helalinden kazanarak yediren anne babalar, öylesine ki ortalama 18 yaşlarda anne baba oarak aile sorumluluğu ile toplumsal ve ataerkil yaşamda aileleriyle de birlikte yıllarca yaşamış olan, anne ve babaların evlatlarına seslenmeliyiz.
Neden özenmektesiniz kendinize dair olana, bu kadar görmemezlikten gelip makulmüş gibi yaşarsınız. Size sunulanın ne olduğuna bir bakın bakalım. Ben görmedim o görsün, ben yemedim o yesin, ben yaşamadım o yaşasının, ben etmedim o ne ederse etsin demenin acısını....Evlatlarınızı tembelleştirmeye yüz tutturup leb demeden leblebiyi yemelerini sağlıyorsunuz. Sırtınızdan indiremediğiniz taşıdığınız evlatların yarın annenize ve babanıza ettiğinizin on katıyla karşılaşmazsınız umarım.
Evinizde çok tutamadığınız tutsanızda, tutsaklaşan herşeye boyun eğen anneler yada babalarınız neden rahat etmemekteler, neden tek başına yaşamı tercih etmekteler diye hiç düşündünüz mü? Kendinizi koyunuz yerlerine zor değildir, evine gittiğinizde sizi baş tacı eden özenerek karşılayan anne babalarınız, yıllarca karşılıksız size verdikleri değerin ve önemin kaçta kaçını yansıtabildiniz onlara. işiniz bitinceye kadar mıydı yaşamlarınızdaki yerleri.
Bakış açınızda annelik ve babalık görevlerini yaptıklarını mı hissettiniz yani mecburiyetleri var gibi mi gördünüz. Onların ciğercan karşıtları unutulmaya yüz tutmuş fotoğraflarla hala bir bir yansımakta.
Bir çoğu utancından huzur evine dahi gidemiyor.
Gidenlerinin de gözü hep yollarda,
Kan bağınızı da bir yana bırakıyorum
Bir telefonun bir el öpmenin
Bir kucaklaşmanın bir yaşlı için
Ne demek olduğunu anlamanız zor değildir.
Vefanın vefasızlığa dönüşmemesi için
İnsanın yaşamının tüm evrelerinde
Sevgiden başka bir şeye ihtiyacı yoktur.
Bir yılda kaç özel gün vardır. 365 günde...
1 Ramazan Bayramı,
1 Kurban Bayramı,
1 Anneler Günü,
1 Babalar günü vede
3 Kandil günü olduğunu varsayalım.
Periyodik takvim çalışan bir insanın yılda en az 20 en fazla 30 takvim günü izinleri vardır. ister bize yakın ister uzak olsunlar aile uyumunda eşlere çok iş düşmekte. Öncelikle koca yada kadın tarafı gibi bakmamalılar. Bize ihtiyacı olan "Dört Ata’ya" aynı saygı ve sevgiyi öncelikleri arasına almalılar. Onlar bizim en değerli misafirlerimiz olmalı. Söylemleri ve davranışlarına çok takılmamalıyız. Unutmamalıyız ki yaşlılık evresi çocuk evresindeki duyguları içerir, çocuklar istemlerine ulaşırken her yolu denerler, oysa yaşlılar sadece beklerler lakin yaşlılar dile getirilmeden olanını makbul sayarlar. Sadece baka kalırlar onca olan bitene yazarlar amel defterlerine vefalı yada vefasızlıkları yazarcasına.
Sonuç itibariyle bizim gelecekte yaşayacağımız dönemdir onların yaşadıkları. Anne, baba evde büyüklerine dair konuşurken daima çocuklarına örnek olmalı onlara duyduğu sevgi ve saygıyı dile getirip uygulamalıdır.
Sevgili çocuklar vede gençler anne babalarınızın düşünemediği yada davranamadığı olgunluğa geç ermeyiniz, gerekirse sizler onları size küçükken verdikleri şefkat derecesinde teşvik ediniz. Sizinle arkadaş, sizinle yoldaş olan çoğu zaman sizi büyütürken ailenize verdiği destekte 1. sırada olan anne anne ve babaannelerinizi yok saymadan onların istemlerine cevap veriniz.
ister kadın olalım, ister erkek ister torun olalım ister, istersen dünür tarafların hep birbiriyle iyi niyetli olması yolunda insanlık payımıza düşeni yapalım. Yapalım ki tarih bizi bizim yaptıklarımızla sınamasın, bizi bizden yoksun etmesin, varlığın insan varlığından üstün kılacak yeni bencillik, yeni çıkarcılıklara sürüklemesin.
İnsan duygusundan yoksun olmamanızı diliyor, varsa etrafınızdaki yalnızlıklarda bir ses vede soluk olmanızı, örnek davranışlar sergilemenizi istiyorum. Anne ve babanızın hastalığında, sağlığında, varlığında ve yokluğunda dahi onlara layık birer fert olduğumuzu yaşatmalıyız. Kaldı ki onlar bize ne yaparlarsa yapsınlar. En kutsal sayılan ölçütleri olan ANNE ve BABA sıfatlarının sizin farketmeden ne çok zorluklar yaşadığını bilemezsiniz. Bir çoğu sizin üzülmemeniz için ne çok kendilerini incittiklerini göremeyebilirsiniz. Sizin değerinizle ömürlerine ömür katılacaktır. Hem sizin değerinizle bir zamanlar sizin için övündükleri unutmayalım, onların da hakkı olan evlatlarının uzatacağı küçük elleri topluma aynı gururla yansıtarak yaşatmaları olacaktır. Hem birçok kusurlarınızı göz yumup, çoğu kez örterek topluma bile belli etmemekteler.
Kaf dağından su içen kendine dönük kendini beğenmişliklere,
Nereden geldiğinin ne olduğunun,
ne olacağından daha önemli olduğunu anlamalılar,
öylesine kör olmuş gözlerin,
sağır olmuş kulakların,
lal olmuş dilleri çözülmeli
kendilerini affettirircesine yaşlılar ve kalabalıklar arasında yalnızlıklara dur denilebilsin. Bu denli yazmamama etken hayat hikayeleri bende saklı gördüklerim, görüştüklerim ve farkede bildiğim gerçekçi bir hayata, hayatın içinden hissederek yaşıyor olabilmem vede sizlerin samimiyetine inanarak yansıtmaktayım.
Kimbilir bu sese kulak verenler farkında bile değildir, zira onları kaybetmenin acısıyla anlamakta ve bize bıraktıkları izlerin, keşkelerinizin olmaması dileğiyle...
Zaman geri döndürülemiyor, şimdi demeliyiz onlara ayıracak zamanlara. Yeryüzünde var olan her yerde nasıl yaşarlarsa yaşasınlar tüm karşılaşmalarınızda YAŞLILAR için özenerek davranın. onlar bir devrin bir asrın çınarları gibidir. Her zaman ise gölgesinde yaşadıklarımızdır.
Edebiyat Defterinde bu yazımı bir bayram edasıyla günün yazısı olmaya değer biçtiğiniz için tüm okuyanlara Kalabalıklar Arasındaki Yalnızlıklar adına sonsuz ve sınırsız gönülden teşekkür ediyorum. Saygılarımla
Yazan/ Hülya COŞKUN
Fotoğraf/ Levent YAVUZ
YORUMLAR
Günün yazısına yorum görmeyince; işte gerçeklerimiz diye düşündüm; ben fazla nete giremiyor girsem de ancak bir iki yazıya veya şiire cevap verebiliyorum, tabiki zaman kıtlığından dolayı...
Bu yazıyla ilgili bir öykü yazmış biliyordum aradım bulamadım; kısaca öykü şöyleydi:
"Bir genç yaşlı-yatalak babasından bıkıp usanmıştır. son bir kaç yıldır içerde olan babasını bir açık havada gezdirmeyi teklif eder, babası bu tekliften çok hoşnut kalır. Genç oğlu yatalak babasını sırtladığı gibi bir uçuruma getirir. Babası durumu anlar anlmasına da; o da oğluna yük olduğunu düşünerek kaderine razı gelir. Oğlu babasını uçurumdan aşağı atıp, köye babasının kazayla uçurumdan düştüğünü ve yakasını sıyırır.
Gel git zaman Genç oğlan yaşlanır ve aynı hikaye onun da başına gelir fakat genç adamın oğlu babasına " baba! sen benim dedeme yaptığını yapmayacağım, sırf yaptıklarınla yüzleştirmek için getirdim buraya" deyip babasıyla köye dönerler... Yapma-etme dünyasıdır bu yani "ne ekersen onu biçersin"
Çok önemli, duyarlılık arz eden bir konuydu; en büyük yalnızlık bence kalabalık içindeki yalnızlıklarımızdır.
"Bir baba-anne 10 çocuğa bakabilir fakat on çocuk bir babaya bakamaz" bu gerçeği kimse inkar edemez çünkü tedavisi olmayan bir davranış biçimidir.
Teşekkürlerimle....
Konu seçiminize bayıldım tüm yazdıklarınız hayatın kesitlerinden, zamanımı aşarak çıkıyorum...
GÜNE GELEN ESERİN YAZARINI CANI GÖNÜLDEN KUTLARIM/ benden tam puan, ki zaten GÜNÜN zirvesinde...
Saygılarımla, Sevgiyle, sevdiklerinizle kalın efendim
Deman Ronahi tarafından 8/26/2013 7:33:00 PM zamanında düzenlenmiştir.