Zaman Dursun Araf İçeri
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yaşamak sancısı şöyle bir tarafa dursun. Ben araf karışıklığımı dizginleyip öyle buyur edeceğim zamanı içeri.
Oysaki dur dediğinde durmaz zaman ve ezer geçer seni. Elinde avucunda ne varsa tarifsiz bir ahenk vurur kelimelerini, duvardan süzülür hayat dediğin tablo…
Hayat acı.
Hayat yaşamaya susamak.
Yaşam ve hayat iki aynı anlam ama birbirinden habersiz…
Ben sırtımı döndüğümde yaşamaya, serbest girişim hatıralarım gelir aklıma.
Kavga sonrası karmaşa avucunda, tuttuğun gözyaşıdır anlamasan da. Her insanın hayatında böyle şeyler hep var olmak zorunda.
Bazen dalına takılırsın papatyanın. Henüz açmamıştır ama seviyor mu sevmiyor mu ona sorarsın. Yaşamak dalındaysa hoyratça kopartırsın. Umurunda mı canlı serzenişi?
Sonra bir başka intikamı da insanın geceyedir.
Aşkın birikir gözüne, umudunu vuran karanlık oturur pencerene. Alıp içeri konuşmaktır niyetin, çarşafa dolanmak değil. Elinde olmayınca x vurursun onu da.
Kan sızmakta değildir yaralanan yanından, sen sızarsın sen uyursun sabaha.
Uyku halindir unutkanlığın, hatırlatan baş ağrın.
Üç beş gündür ağrıyan başımla uyanıyorum. Karışığım ondan olsa gerek. Ya da üzüntüm dolmuş beynime. Kilidini açıp çıkaramadığım sürece orada yaşayacak, bir denklem bilmem kaç bilinmeyen. Yine zaman dolandı oysa içeri almak değildi niyetim. Arafta asılı kalan düşüncelerimi yıkayıp giyecektim. İnfazıma yakın duran iki kelimeyi vurup öldürecektim.
“Seni seviyorum” hala içten söyleyemedim…
Yaşamak sancısı içimden dışarı dursun, ben arafı giyineceğim…