- 1258 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİMDİ AZAP ZAMANI
Senden sonra çekildi güneş, gökyüzümden.Gri bulutlar kapladı semayı.İçime akan gözyaşlarıma inat, sema gidişine hüngür hüngür ağladı ağlayacak.Sürmeli gözlerde telaş var,aleme endişen düşüyor her gittiğinde.Tozu dumana katan yürek, meydan okuyor bütün yitirdiklerine.Her ne var alemde el pençe karşısında divana duruyor. Nice azara rağmen kafalar kalkmıyor ,dillerde kem söz dökülmüyor,yüzler asılmıyor.Yürek gidişin karşısında perişan ve başlıyor gri bulutların gözyaşı.Önce inceden sonra iriden daha sonra bardaktan boşanırcasına.Görsen sokak kadınları gibi ruju dağılıyor, sürmesi akıyor semanın.Sanki her şeyini kaybetmiş nazlı bir kadın gibi perişan.Sema ağlar da seven ağlamaz mı? Gidenler arkasında bıraktıklarına ağlar mı bilinmez ancak gönderenlerin yüreğinde titremeler başlar ,gözlerinden iki damla yaş süzülür.Gözler süzülür, yüzler sararır,dizde derman ,dilde söyleyecek söz kalmaz.işte sen giderken ben hep böyle solup gidiyorum.
Biliyor musun, ben sen her güldüğünde yeniden yaratılıyorum? Sen her güldüğünde içimden üveyikler havalanıyor. Bu hazzı anlatamam,anlatmaya ne bilgim ne görgüm yeter.Yanımda olsan bir çırpıda göğsümü ikiye ayırırım ve seni içime saklarım.Kimse ne sesini duysun ne de seni gülerken görsün.Biliyorum ki sağırlar sen gülünce duyacak, körler sen gülünce görecekler ve ben yine rakiplerimle cebelleşeceğim.Ve yine biliyorum ki bütün aynalar seni böyle görünce kıskançlıktan çatlayacaklar , nice yüzlerinde gösterdikleri güzeller de beraberinde çatlayacaklar.Bir güzelin bir edasından , bir nazından,bir şüphesinden ötürü alem kırılıyor ama sen bunun farkında bile değilsin.Yazık değil mi bize gül yaratılışlım? Her gün bir parçamı alıyorsun, her gün bir parçamı kesiyorsun, acımıyor musun bu sefile?
Ben yana yakıla pervasızca sana doğru hiç istikametimi bozmadan geliyorum sevgili.Sanki dünyanın bütün enerjisini yüklenmişim de yerimde duramıyorum. Dilimde hecelerin, seni yazmadığım ağaç ,istinat duvarı ,bank, bilbord kalmadı. Diyorum ki 80’ li yıllar olsa sağcılar ‘Ya sev ya terk et’,solcular ‘Tam bağımsız Türkiye’, yazardı ,ben ise ‘Gönülsüz, ruhsuz,cansız bir hayat ,aşksız bir gün istemiyorum.’yazardım.Bunun için cop yer çılgınlar gibi sokakları arşınlardım.Belki karakollarda ismini çığıra çığıra kelepçelenir,mahkemelerde tutanaklara düşürürdüm seni.Savcıya seni anlatır, beratımı isterdim. Olmadı hapishaneye düşer babalar gibi aşk cezamı çekerdim.Sen görüşlere gelmezdin ben de mısra mısra seni anlatırdım şiirlerimde.Kader mahkumuyuz, gönül uslanmaz ,der yatardık.
Gül kokulu, şehla bakışlı ,lale mizaçlı sevdiğim,kaç zamandır sensizim bilmiyorum ama içim sana dolu dolu akıyor.Aşkın deryasına dalmışım, aşkına boyanmışım ,aşkınla taçlanmışım, aşkın acısıyla şereflenmişim,elem gömleğim olmuş başka bir şey istemem.Sevdan burnumu titretiyor,kalbin avuçlarımda atıyor.Unuttuğum gözlerinin esiriyim, avuçlarının kınasıyım.Ben kalbine sürgün edilmiş bir şahinim,sürgünlerde sevdi yüreğim.Şüphelerde öldü,gidişlerde söndü yüreğim.Bir sevdi ama bin kez gömüldü yüreğim.Bütün kırıklarımı, kırıklıklarımı sana emanet ediyorum.Bu yükü nasıl taşıyacaksın bir başına,sana kıyamıyorum.Söndürün tüm mavileri.Şimdi azap zamanı.