- 533 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Mor'e
Bir kadını kızdırabilirsin ama o kadını kendine asla küstürmemelisin! Bakışlar kızgınlıktan ötürü bir başka tarafa çevrilebilir. Uzun bir zaman ses çıkmayabilir ama bir kadını asla kendine küstürmeyeceksin. Âşık olacaksın, kalkıp da ortalığı birbirini katmayacaksın. Alttan alacaksın. Kadın hafiftir, naziktir. Onu üstten tutup, çekiştirmeyeceksin. Farz et ki büyüyor vazgeçilmez hayat urun. Bir kadının rahminde büyüyen ur gibi ve senin artık bir çocuğun olmayabilir, bir yazar olarak anılmayabilirsin. Bir kadını incitmemenin ne demek olduğunu bilerek yaşamak sana yeterli olabilir.
Kadın küserse sevginin bodrum katına su dolar, ağlar gözleri âşıkların. Madem içmeye meyilli değilsin, zehri hep yanında dolaştırmayacaksın. Zehir suyu kabul etmez, su da zehri. Saf olacaksın, beynelmilel zehir taciri olarak yaşayamazsın. Vururlar seni harabelerin birinde. Eğer bir kadın ağlarsa tencere boş kalır, öğrenci okula gitmez, bir adam kendi haysiyetini sokaktaki kadınlara dağıtır, yumurta haşlanmaz kahve cezvesinde, bir çocuk uyumadan kitap okuyamaz. Çingenelerin nefret edilmelerinin sebebi, hiçbir şeye takmıyormuş gibi yaşamlarıdır. Bir Çingene evlenmeden önce eşine sarılamaz, onu dudaktan asla öpemez, vücuduna dokunamaz. Öyküler ağlayan kadınların çok olduğu şehirlerde yazılmaz, anlatılır.
Su söndürmez, eğer yanmıyorsan su söndürmez. Sönmek için, suyun söndürebilmesi için ilk önce yanman lazım. İki genci trafik polisi durduruyor. Trafik polisleri rüşvet yer, doktor para kazanmak için ameliyat yapar, öğretmen aidat paralarını cebine indirir. Taksici pezevenktir, işportacısı ayyaş, işe yaramaz. Bankacı kredi kartı kakalayıcısı, mühendis malzemeden çalan kendine alan, fırıncı hamura tükürür, garson çorbaya işer. Durulmaz. Yüz kırk kilometre ile ölüme gidilir. Sahilde anne kız oturuyordur. Annenin kalçasının yarısı dışarıdadır. Kızı denize bakar. Annenin arkasında yabancı ona yakın erkek. Bir sızı var edilir, sızıntı olur can. Kan kokusu duyulur. Kızıl kıyamet çalgılarıdır elektro sağırlıklar. Bir bardak çay ancak keser bu sızıyı. Herkes düşüncesizlikle suçlanır, bombaları düşürenler suçlanmaz. Bombalar mahvetmez şehirleri, ülkeleri. Sevgisizlik kırar incitir toplumu. Aşk toplumun yeni çağa tanışırken kolileri, kartonları, çuvallarıdır.
Vaktinde gelen Belediye otobüsü zor bulunur. Hep bizden önce gelmiştir, biz durağa ayak basmadan önce onun egzozundan çıkan hava koklanır. Şoföre kızarız, suç başkasında aranmalıdır. Biz hep çok severiz, çok biliriz ve çok kaybederiz. Denizaltı balinalar gibi şnorkellerinden suyu boşaltır ve su yüzeyine çıkarlar. Denizaltında evlenmeye benzemez o ağır mendeburun içinde günlerce deniz altında kalmak. Hep yenisi gelmelidir, yeni umutları nemli borularının arasında doğurabilmelidir. Savaş çıkarsa biliriz birinin kalbi kırılmıştır. Savaş biter öğreniriz kalp kırmanın acı faturasını. Kalbi kırılan çocuklar getiririz dünyaya. Kadınlar yağmurunu bırakmayan bulutlar gibidir. Sancı çeker, kıvranır. Gök gürler, şimşek çakar. Yağmurun yağdığı gibi kadınlar doğurur. Erkek yağmurdan ıslanmamak için kaçışan insanlar gibidir. Korkar erkek. Çocuğun altı temizlenmesi gerekir. Yenisi altına bağlamak kolaydır ama elde kalan koku giderilmek için ıslak mendiller tüketilir. Bebek sahibi annelerin çantasındadır her türlü ıslak mendiller. Pişik yapmaz hiçbiri, acıtarak saniyeleri saate, saatte güne yerleştirir.
Tango yaparken değerli sanılan bir aktörün beyaz kıçını görürüz. Fırçası elinde, beyazı boyamak isteyenleri bilirim. Eğer hala ayaktaysa o adam, aktör denilen mesleğinde devam eder. Yazar, çizer, küfreder ayrıca. Şükreder kurumuş dudaklar iftar vakti ilk suyu içmeden önce. Başka bir adam daha ayaktadır. Çevresinde sakallı, uzun elbiseli insanlar vardır. Zikir yaptırır, destur der başlatır zikri. Duayı korktuğu için yapar. Korkar, sevgiden uzaklaşacağı için. Korkar, kendisine güvenmez ve ibadetlerini yapar. Paragraflar uzar böylece. Başı döner gümüş kaşık çatal takımının.
Böylece sona yaklaşılır. Bir kadın asla küstürülmemelidir. Ne başta ne de sonda! Öylece yorgun bir gecenin koynunda geçerken kadın kendinden, gözlerime bakamazsın onun, söyleyemezsin, sana küs kalmasını engelleyemezsin.
Bir kadını asla küstürmeyeceksin! Bir kadını seviyorsan, küseceğin anda dahi küsmeyeceksin, ona küçük şeylerden dolayı zarar vermemelisin. Eğer yalnız kendini görmek ve sevmek istiyorsan, bir kadını kullanabilirsin. Ona uzun uzun bakabilirsin. Sadece kendini görebilmek için bir şans doğmuştur.
Talihi olmayanın yanı başına çullanan hamamböcekleri göçebe bir hayat sürer. Usta bir dansçının son gösterisi başlar. Piyanoda ünlü bir piyanist, saz, zurna, kelebek…
Ellerini yakar cefakâr bir kadın. Geri dönmüştür ve yağmurdan sonra şehir kurulanmıştır. Usta bir dansçı gibi yüreğinin tam orta yerinden öğlen saati cinayet işlenir. Açılan gemiler geç kalır, söylenecekler arasında günahkâr sesler toplanmıştır.
Kitap yazılır, roman da biter, anlatılan hikâyeler de en ünlü öykülere dönüşür. Çocuk büyür. Bir annenin en büyük mutluluğu çocuklarını yürürken görmektir. Çocuklar yürür, anneler yaşlanır. Çocuklar annelerinin yaşlanmasını asla kabullenmez. Kendi çocuğu olduktan sonra da annesine karşı tüm kaygılardan arınır. Anneyi anlayabilmek için anne olmak gerekir. Ölmek; kaçmak, devrim yaptığını zannetmek asla çözüm değildir.
Kitaplar yaşlı yarış atları ve homurdanan domuzlardan farksızdır. Üçünün de sonu depodur. Kalemdan içine erik suyu akar. Şeftali sıkılır. Ucunda bin bir gece masallarının var olduğuna inanılır. Ense kılları asla sevilmez. Bir öğlen vakti tabureden düşen hacı amca ölür. Acil’de tanıdığın olması bir şeyi değiştirmez. İlk numarada ölür, son numarada. Sarı bidonların içinde milyonlarca şırınga birbirine karışmanın hazzıyla içlerindeki boşalttıkları anları hatırlamaya devam ederler. Ölmemek için her gün insanlar randevu alır, sıraya girer. Özel hastane Tekfur’un kızını oğluna isteme kadar uzak bir ihtimaldir. Çöp kutusundan daha karışık olunmayacağı kesin ambalajlar sebze artıklarından, kabuklardan, eski üst başlardan, ölü bebek dolu poşetçiklerden mülteci kamplarına alınır. Özellikle bin kez kan akıtmış tıraş bıçaklarla yaralarlar insanı. Bir milyoncudan alınmış binlerce zerzevat dökülür cam gibi yere.
Asfalt ağlamaz. Ayrıca Güneş yakmaz, su söndürmez. Kadınlar küserse, erkek kadını küstürürse sevgi evden dışarı hava almaya çıkar.
Morlar artar.
Dansözler kıvırtmaz.
Yalan acıtır, doğru kabullenilir.
Ruhun periskopları bozulduğu yüzyıl şaha kalktığına inanan elektriğin kayıp edişidir.
İnsan acıtmakla kalmaz böylece, gözlerine baka baka acı vermeye devam eder.
Yalandan tiksinmez.
Kitaplar yakılmaz.
Ağaçlar kanepe olmak için köklerinden ölüme gönderilmez.
Kanepe istemeyenler, toprağa alışık, sırtını varlığına dayamak isteyenler gülerler. Gülücük sayısı arttığını öğrenen istatistikçiler şaşırırlar.
Sayı biter.
Matematik kördür.
Akıllı telefonlar asla çocuklar kadar sevimli olamaz.
Kendini sevmeyen başkasını da sevemez.
Kitabını okuyamayan, kendini bilmeyen yürüyemez.
Yürüyenler birbirlerini iterler.
İtilir çığlıklar.
Aşağıda bekleşir ateş sahipleri.
Öğrenmeye asla son vermemelisin.
Ve bir kadını, kadının aynada gördüğü yüze küs olmasına asla sen sebep olmamalısın!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.