Bir insana iki türlü bilgi nasip olur : biri, başkaları tarafından verilen, diğeri ve en önemlisi ise, kendi kendine kazanılandır. -- gibbon
festival44
festival44
@festival44

BİTSİN BU İŞGENCE

5 Ağustos 2013 Pazartesi
Yorum

BİTSİN BU İŞGENCE

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1288

Okunma

BİTSİN BU İŞGENCE

Artık taşıyamıyorum ,mecalim kalmadı güneşi taşımaya.Göğsüme yaslayıp, ortasından kavrayıp, tüm huzmelerini içime çektiğim, yanıp kavrulup taşımaya çabaladığım güneşi taşıyamıyorum.Sonsuza dek taşımaya söz vermiştim kendimce.Her şeye muktedirmişim gibi narin incecik elinden tutup, gözlerimi gözlerine mühürleyip ,dudaklarıma kelepçe taktığım bir anda sözsüz ifadelerle yüreğini, yüreğime taşırken cuşa gelen kalbimden dudaklarıma vuran sevda dalgalarıyla dile gelip ,sonsuza dek seni yaşayacağım yeminleri etmiştim..Soluksuz bir gök altında rüzgarın dalların, yaprakların arasında gezindiği ,hayatın akışının dinginleştiği, ölülerin mezarlarında huzur bulduğu bir vakitteydik.Tam tepeye tutturulmuştu göğün kandili.Altında kar beyaz bulutlar oynaşıyor,kuşlar geometrik şekiller çiziyordu.Kimisi yer çekimini ispatlarcasına dalışa geçiyordu ve arza az kala yeniden yükseliyordu.Nem ciğerlere yapışıyor tende yapış yapış oluyordu.Ilık rüzgarın, terleyen bedenlere verdiği rahatlığın tam anında ruhu dolduran gözlerine bakıp sonsuzluğu dilemiştim.Buna yemin etmiştim.Bir gönle sahip olamayan ben,iki koyunu verseler güdemeden yardan uçuran ben,saflığından her defasında güvendikleri tarafından sırtından hançerlenen ben güneşi taşımaya söz vermiştim.Bu hayatı öğrenemeden göçüp gideceğim ya öyle içerleniyorum ki kendime.Tortop olup kalıyorum.Hiçbir acı tad vermiyor artık.Sinir uçlarımı pürmüzle yakacağım.Ateş taşıyan bana kar edecek mi göreceğim.

Artık ayın yüzüne bakamıyorum,yüzümü yere eğdirdiğinden bu yana.Halesine dalıp düşler ülkesinde gezindiğim,her yeni gecede ruhumu süslediği için, yüreğimi, ciğerimi yaktığı için yari bana getirdiği için dört gözle beklediğim aya, mahcubum ve ona bakamıyorum.Yağmur yağıyor ve ben susuzum,göz kapaklarıma tonlarca ağırlık bağlanıyor ama ben uykusuzum,Karun hazinelerini ayaklarımın önüne döküyorlar ama ben açım, fakirim.Uzansam yakalayacağım kulağından ayın ama ona doya doya bakamıyorum.Nasıl bir ıstıraptır bu.Özlediğimde gül yüzlü ,ay bakışlımı,beni heyecana salan parlak aya bakacaktım.Ay yardı,ardına bakmadan çekip giden yar.Peşine koştuğum,gecelerce deliler gibi beklediğim,sarsıntılar geçirdiğim,bunalımlarımla el aleme rüsva olduğum,gölgesi olup takip ettiğim aylarca kaybettiğim, gelince umutlandığım yürek vurgunum yardı.Üşüyünce bakıp ısınacaktım,özleyince sarılacaktım, çıldırdığımda saçlarını tarayıp durulacaktım.Ama ayıma ,gök gülceme,nur topuma pusu kurdular.Tuzaklayıp kaçtılar bombaları.Nazarlarıyla parçaladılar.Un ufak oldu,parça pinçik olup saçıldı.Gömüldük karanlığa.Zulmet zulmümüz oldu.Arttı, çoğaldı zulmümüz bizi padişahken kul etti.Gitti ve gelmedi, ay ,karanlık yüzüm oldu.Artık bakmıyorum.Dalıp gitmiyorum uzun uzun,saçlarını taramıyorum,sarılıp öpmüyorum.Başımı kaldırmıyorum geceye, belki gece özler yüzümü diye.

Sırtımı huzurla yasladığım,en koyu demlerimde bağrına sığındığım,isyan duygularım kabardığında dik dik bakıp heybetli göğsünde büyüdüğüm dağımı yitirdim.Sırt verip dinlendiğim,yücesinde salya sümük ağladığım,üzerine çöktüğünde bulutlar hüzünlendiğim dağımı kaybettim.Biçareliğimi özümsediğim,kimsesizliğimi yudumladığım,hiç kaldığımı ezberlediğim o ulu dağımı ellere verdim.Tel tel söküldüm taş bağrından, dalga dalga savruldum dehlizlerinden.Adım adım ıradım kıvrılan yollarından,serin pınarlarından mahrum kaldım.Üzerinde biten bir ot olarak bile kalmadım.Döşüne yazılan kutsal kitap sözü gibiydim,eridi kömürüm bir avuç toz oldum.Üzerine düşen karlarla beraber eridim, ırmakları kirleten renk oldum.Ben Hiramı kaybettim,Tanrı Dağım tuz buz oldu,Beydağlarım göçtü ,Torosları dinamitlediler,Ziganamı zulaladılar.Canıma kastettiler, baharımı kışa çevirdiler.Mutsuzluğumla eğlenen sizler, bir dağ başı yalnızlığında yok olacaksınız.Varlığınızda da yoktunuz, hiç anlamadınız.

Özüne sır olarak saklandığın bütün güzellikler bir bir düşüyor.Bir bir küçülüyorsun,nokta olduğunda, bu yürekte de noktalanacaksın.Kıy bana güneşim, ayım,dağım,gülüm,yıldızım,cennetim,ömrüm…Kıy ki bir üveyik havalansın gökyüzüne,bir tabut taşınsın mahalline,bir yusufçuk düşsün tuzağa,bülbül güle çakılsın.Kıy bitsin bu işgence…

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bitsin bu işgence Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bitsin bu işgence yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİTSİN BU İŞGENCE yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.