- 801 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
DARB-I MESEL
Efendim hep bahsederdim ya ’’Ben, etrafı sitelerle çevrili bir mahallede ikamet ediyorum.’’Diye.
Zaman zaman bahsetmişimdir diğer sitelerden hatırlarsınız.
Bu sefer doğrudan doğruya bizim siteyi anlatacağım biraz.
Son zamanlarda bizim sitenin önünde, hatta içinde bir sürü nâtık-ı bed âvâz , şuara-yı zerzevat ve dahi meddahlar -ki kendilerine masalcı diyorlar- türedi. Yok hani türedi derken kimse yanlış anlamasın. Bunlar daha önce de varlardı ama Ramazan ayı öncesinde ortaya çıkmadılar. Ramazan ayında tüm şeytanlar zincire vurulunca bunlar meydanı boş buldular ’’ Madem şeytanlar bağlı eh biz ne güne duruyoruz..Hurraaaa..’’ Diyerekten bağlı şeytanların yerine teşrik-i mesai eylemeye başladılar.
Yahu işin kötü tarafı hepsi de site sakini. Hani yabancı olsa ’’ Hoşt ’’ Dersin, ’’Pışt’’ Dersin. Anasını......da alıp gitmesini söylersin . Lakin bunlara diyemiyorsun.
Şimdi diyeceksiniz ki ’’ Yahu sizin site öyle başı boş mu? Bir yönetimi, yöneticisi filan yok mu?’’ Olmaz mı efendim olmaz mı? Hem de iki tane... Dağ gibiler maşallah. Lakin aynı zamanda da bu vatandaşlara karşı oldukça Cömertler.
Efendim şeytanların bağlı olmasını ’’ Fırsat bu fırsat bilip ’’ortaya fırlayanlardan biri sitenin içinde avaz avaz bağırıyor:’’ Yağ satarım, bal satarım , ustam öldü, ölüsünü bile satarım.’’
Önce ben bi gideyim yanına dedim ve gittim. Sordum. Meğer vatandaşın derdi varmış. Zamanında bir kurt bunu fena halde iyi etmiş. Diyeceksiniz ki ’’ Kurdu nereden bulmuş da kendini iyi ettirmiş?’’ Yahu kurdu bulmak iş bile değil. Asıl dert, kurttan kaçarken sen korkudan tavana çık. tavanda asılı bulunan ampüle, avizeye yapış; sonra yere düşerken o ampül, avize olanca haşmetiyle en nazik yerine girsin...Olacak iş değil...İnsan şanssız olur da bu kadarına da pes doğrusu. Neyse o vatandaşı yöneticilerle birlikte hastaneye yolladık. Ampülü çıkarırlarken ’’ O kurt gelsin. Ampülden bin kat iyiymiş valla.’’ Diyormuş.
O gitti ...Daha sonra başka bir manyak geldi.
Ulan biz sitede kedi, köpek, tavşan, hamster, kaplumbağa, hatta akvaryumda balık bile besletmiyoruz; Hazret nereden bulmuşsa bir sürü martı bulmuş toplamış etrafına siteye arz-ı endam eylemiş.
Hani devlet der ya sık sık ’’ Her şeyi devletten beklemeyin. Bazı şeyleri de kendiniz yapın’’ İşte ben de bu sefer yönetime gitmedim. Haa bu arada yönetime şikayet edenler de olmuş ama ben yönetime şikayet etmedim bunu. Kendisine nazikçe...-Yok yok Allah için pek ne nazik olmadı.- Bu sitenin kapısından içeri hayvan giremeyeceğini anlatınca çekti gitti. Üzüldüm..Hayvan derken martıları kast etmiştim oysa... Üzerine alındı.
Tam ’’ Ya Rabbi şükür ’’ Derken bu sefer tam da mübarek kandil günü bir başka manyak daha sökün etmez mi sitenin bahçesine. Tutturmuş ille de ’’Size bir masal anlatacağım.’’
Ona da müdahele etmek lazım tabii ki?
-Evladım başka zaman anlat...Bu gün bizler el açıp Rabbimize yalvaracağız, tevbe istiğfar edeceğiz, kaza namazları kılacağız, bol bol kur’an okuyacağız, tesbihatta bulunacağız, hiç bir şey yapamasak bile en azından televizyonlarımızı açıp sohbet dinleyeceğiz, hocaları seyredeceğiz. kandil kutlayacağız.
-Onlar bizim yok olmamız için dua ederler, onlar bizim üzerimize istiğfar, pardon ya neydi? Hahh..istifra ederler, onlar bizim canımıza okurlar, onlar hep bizim arkamızdan haince sohbet ederler. Onlar yapar eder sonra da seyrederler. Onlar Kadil’e operasyon yapıp bir sürü masumu öldürürler.
-Yavrucuğum..Evlatçığım..Bu mübarek kandil günü tepemin tasını attırma. Kim kimin canına okuyor? Kim sizin yok olmanız için dua ediyor. Yahu diğerleri neyse de kimmiş o sizin mübarek kandilinize operasyon yapan?
-Onlar edebiyattan anlamaz. Onlar şiirden anlamaz, onlar emperyalizmden..Ula neydi o?..Hah tamam...Onlar empresyonizmden, kübizmden, sürrealizmden, paganizmden, hümanizmden, komünizmden anlamazlar.
Vah evladım vaaaahhh.. Kafayı tırlatmış yavrucuk.
- Yavrucuğum ...Bir kandil diyorsun bir empresyonizm. Hele açık söyle derdin nedir? Bu mübarek kandil gününde giren çıkan nedir? Yani aklına hangi habis düşünceler girip çıkmaktadır?
-Onların askerleri minicik çocukalara doğrulturlar silahları, anne- babalarının korkulu bakışları altında... Onlar bu halkın insanına pislik yedirirler. Onlar damda benimle yatmazlar yıldızların altında.
-Peki hayatını tehlikeye atarak kışın ortasında - doğum yapan kadını hastaneye taşımak için- en şiddetli fırtınada helikopter çalıştıran askeri gördün mü hiç? Ya da yaralı gerillanız(!) geberip gitmesin diye ona kan veren askeri? Köylere, kasabalara seyyar askeri hastaneler kurup orada hasta ameliyatı bile yapıldığını, cocukar cahil kalmasın diye sizin masum gerillacıklarınız(!) tarafından öldürülen öğretmenlerin yerine okullarda ders veren öğretmen- askerleri? Hepisinden geçtim. O bok yiyenler...Iğdır’da bir köye gelip öğretmenleri kaçırmak istediğinde o halkın , o bok yiyenlere nasıl tepki gösterdiğini, minicik ilk okul çocuklarının eli keleşli itlerin peşinden nasıl koştuğunu gördün mü hiç? Böyle bir fotoğrafı kullandın mı hiç masallarını anlatırken? Peki tüm bölme-parçalama çabalarınıza rağmen Uludere’de otuz dört insanı öldürülmüş olan Emine Ürek’in bu olaydan bir kaç ay sonra orada olan bir kazada yaralan askerin ellerinden tutup başını dizlerine aldığını, Mehmetçiğin ona ’’ Anne’’ Dediğini, daha sonra o askerin öldüğünü öğrendiğinde de ’’ Uluderede ikinci kez evladımı kaybettim’’ Dediğini niçin anlatmıyorsun masal olarak? Niçin o resimleri kullanmıyorsun masallarında? Bize, bizi birbirimize düşman edecek masalar mı lazım; yoksa Emine Ürek gibi ve daha milyonlarca anne gibi ’’ Ji Bo Min Nekuje! Ji Bo Min Nemire—Benim için ölme, benim için öldürme.’’ Diyen annelerin masalı mı?.. Yıldızların altında beraber yatmaya gelince. Adam olursan, kardeşim olursan sırt sırta verir bir yatarız ki top deviremez bizi. Ama adam olmazsan başka türlü yatarım seninle, yıldızları sayarsın.
Haydaaaa...Namussuz kaçtı..Resmen saklambaç oynuyor benimle. Bloklardan birinin arkasına geçti oradan bana ’’ Ceee ’’ Yapıyor.
-Yahu oğlum bak iftar yaklaşıyor. İftara yakın benim asabiyet oranı tavan yapar. Öyle uzaktan uzağa ’’ Cee ’’ demek var mı? Gel hele şöyle.
Benim ki de iş mi yani. Hem asabiyet oranı tavan yapmış diyorum hemde yanıma gel. Bir de küfür ettim. Gelir mi hiç?
Her neyse. Masalcı da çekip gitti anlayacağınız. Oruç kafa ve de oldukça sinirli bir şekilde bir iki küfürümsü söz söyleyince ( Küfür değil efendim...Küfürümsü söz.) baya bir korktu garibim.( Oysa daha küfüre başlamamıştım.) İki defa kapısını tıklattım açmadı. Oysa ona şunu söyleyecektim.
’’Bu gün kandil.
Ama senin gönlünde yatan Kandil değil.
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimin indirildiği, bin aydan daha hayırlı bir gece.
Böyle hayırlı bir gecede bu milleti ’’Onlar, bunlar’’ Diye ayrıştırmaya çalışacağına ’’ Biz ’’ Desene.
’’Onlar’’ Dediğin bizler bu gece sadece ve sadece Allah’a yöneleceğiz..Sana da tavsiye ederim.
Beni akşam akşam günaha soktun. Mubarek kandil günü küfür ettirdin kendine. Yapma.
Hani kandilini kutlayacağım ama kutlayamıyorum. Çünkü çok kötü bir huyunuz var ailecek : ’’Kandil’’ Deyince aklınıza Regaip, Miraç, Berat, Mevlit gibi kandiller ya da Kadir Gecesi gelmiyor nedense.
Bir de... Kafanızı okşayınca göz/t/ünüz kalkıyor.
Bir darb-ı meselimiz olacaktı değil mi?
Bu da bizden olsun..Daha doğrusu Ziya Paşa’dan..Biz sadece naklediyoruz:
Allah’a sığın şahs-i halimin gazabından
Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir
Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma
Zerduz palan ursan eşşek yine eşşektir
Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir
NOT: ELİNDEKİ TÜFEĞİ - AİLESİNİN YANINDAKİ-MİNİCİK BİR ÇOCUĞA DOĞRTULTMUŞ OLAN TÜRK ASKERİ FOTOĞRAFINA KARŞILIK BEN DE DAĞDA DONMAK ÜZERE OLAN KÜÇÜK BİR TERÖRİSTE ( YA DA GERİLLAYA..HER NE İSE ) ÜZERİNDEKİ MONTUNU VE SİGARA VEREN TÜRK ASKERİNİN RESMİNİ YAYINLIYORUM:
JANDARMA UZMAN ÇAVUŞ KEMAL ÖZDOĞAN’IN RESMİ...
O GERİLLA YAŞIYOR TÜRK DEVLETİNİN ŞEFKATLİ KOLLARINDA..UZMAN ÇAVUŞ KEMAL ÖZDOĞAN İSE O TERÖRİSTE - ÜŞÜMESİN DİYE- MONTUNU VERDİKTEN KISA BİR SÜRE SONRA BİNGÖL’DE KAHPECE ÖLDÜRÜLDÜ. ŞU ANDA KAHRAMAN MARAŞ’IN ELBİSTAN İLÇESİNDE KARA TOPRAĞIN ALTINDA YATMAKTA...
ÜZÜLECEKSİN BİLİYORUM AMA SANA BİR HABERİM VAR:
’’ALAH YOLUNDA ÖLDÜRÜLENLERE ’’ ÖLÜLER’’ DEMEYİN. BİLAKİS ONLAR DİRİDİRLER . FAKAT SİZ HİSSETMEZSİNİZ ( BAKARA SURESİ 154. AYET )’’
YORUMLAR
asırlardır birine öbürüne uşaklık ettiler hâlâ da ediyorlar.
cehaletin daniskası bu
öğretmen yollarsın katlederler ahali bir şey öğrenmesin diye
Rahmetli Kemal Sunal'ın filmleri var İstanbula gidip geldikten sonra halkı ağaya karşı ayaklandırması gibi.
zannedersem bu döngü devam edecek sonu yok hocam
bizzatihi oradaki halkın karakterini bilen biri olarak söylüyorum..
İstanbul'u benden iyi bilirsiniz.
gecekondu mahallelerinde yaşayan yöre halkının da hani "İstanbul medeniyeti" dediğimiz şeyden de hiç bir şey öğrenmiş değil..
onları peşlerinden sürükleyen zavallıcıklarda kendilerini bir şey sanıyor.
sonuç şimdiden ortada
selamlar saygılar
Hani bir söz vardır ve sana hep söylerim ''Tilkin geçtiğine değilde yol olmasından korkarım''
Yol değil asfalt yaptılar.
Adamın biri köyde geziyormuş birden bire adamın etrafını köpekler sarmış ve saldırmaya başlamışlar. Adam can havlile yerdeki taşı alıp atmaya kalkışmış ama kaşı sökememiş. ''Vay anasını be bu köyde itleri salıp taşları bağlamışlar'' demiş.
Yazını çoook beğendim. Ellerine yüreğine sağlık
Selam ve sevgiler
Hocam valla hissyatımıza aydınlık oldunuz.İçimizden geçenleri dışımızdan seğirtenleri ayan ettiniz.Artık bu deliler kaldı mı diye merak eder durudum ...Demek tek tik de olsa var. Ya da bu sefiller artık ülkemizin "uzlaşım" dönemine girdiğinin farkında değiller.Artık dağlardaki kampları turizme açıyoruz.Gelen ziyaretçilere gösteri çatışmalar yapıp Dolar ve Euro kazanacağız.Hani Afrikaya giden televizyoncularla türiztlere gösteri dansı yapan boyalı kara adamlar var ya,hah işte öyle.
Artık kitapçılarda "Dağdaki Hayat" adlı anı neşriyat patlaması olacak.
Bir de "İtiraflarım" adlı kitaplar göreceğiz bir komutanın itiraflarını okuyup "Vayy be !" diyeceğiz.
Herkes yaptığının başarı olduğuna inanacak.
Kaybeden ölen gençler olacak.Hani o "şehitler Ölmez..." diye toprağa verilenler.
Annelerinin acısı,evlatlarının yetimliği iyileşmeyecek.
Sadece geriye tortu olarak atılan sloganlar sayesinde meclise girip hanımına kayınçosuna etrafına devletin mübarek nimetlerini sı-unan,bir elbise için Avrupa'ya gidebilen hanımların dedikoduları ve bir kaç pusth'un maceralı aşk kaçamakları kalacak.
Biz de yiyeceğiz !
Ne mi?
İradesizce önümüze konuları .
Ne verirlerse ve nasıl yememizi isterlerse öyle yiyeceğiz.
İster damardan ister kalçadan .
Bir ve ortak olan değerlerimizi kaldırıp o şemsiye altına girmezsek,bu yağmur hepimizi ıslatır.
Üşütür hasta oluruz maazallah.
Benden söylemesi.
Cırcır olunca hatırlarsınız beni.
Ölmüş olurum o zaman.
Selam ve saygı ile.
bölücü usaklar iyilikten anlamaz! onlarin anlayacagi tek dil; onlar ne yapiyorsa misliyle karsilik vermektir!
kavga edenleri ayiran rolünü üstlenmis olan hükümet bölücüleri serbest birakirken, bölücüye karsi olanlarin elini kolunu baglamakta ve Türk milletini hainlerle bas edemeyen aciz pisikosuna sokmaya calismakta ve en aci olanlarindan biriside takiyyeci tayyip ve yandaslari alternatifsiz müslümanlar olarak düsündürülmekte!
Türk milleti, gizli (bunlar her sitede, sokakta...), acik; etnik ya da inanc istismari yapan münafiklarin defterini dürecek..!
aydinlatan yaziyi yazari ve kalemini kutlarim...
Hissiyatımızın tercümanı olan kaleminizi kutluyorum Sami Hocam.
Lâkin,
Artık TC diye bir şeyin varlığından ben ümidimi kesmeye başladım.
Allah C.C. , hiç bir mü'min kuluna ümitsizliğe kapılmamasını âyetleriyle öğütlerken maalesef itaat ettiğimiz ulûl-ü emr sahipleri bizi umutsuzluğa sevk ediyorlar..
Sonumuz hayr ola..