- 825 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SON KARAR
Kimimiz iç açıcı kimimiz koyu kasvetli renklere fırça sallıyor olsak da kim vaz geçmek iser yaşamdan gene de.
Koşullar çok zor hatta acımasız da olsa. Yaşam maratonunda tek kürek seyreden biri de olsak. Amansız kışlara meydan okuyan. Karlı tepelerde çiçek açan. Eylül güneşi gibi yürek ısıtan bir Kardelen Çiçeği olmak değimlidir hayatta aslolan oysa.
***
Ramazan ayının en kutsal gecesi sayılan Kadir Gecesine denk gelmişti doğduğum günün tarihi bu yıl.
Doğum günü kutlaması alışkanlığı hiç oluşmadı bende.
Bir aile gibi olduğumuz karı kocanın manevi kız kardeşim bildiğim üniversite hocası eşi: “Doğum günü çocuğu bu akşam iftarda sendeyiz.” dememiş olsaydı akımından bile geçmeyecekti 365 gün daha aldığım ömür takvimimden.
Ufak tefek hazırlıklarımı tamamlayıp Göztepe Hastanesinde yatan bir tanıdığıma koştum gene.
Doktorlarının pek yaşama şansı vermediği malum hastalığa yakalanmış ve ağır bir operasyon geçirmişti. Hastalığını biliyor fakat zerrece üstüne alınmıyordu.
Saçsız başını çok şık bir eşarpla süslemişti.
Bir an önce hastaneden çıkıp eğlence mekanlarına koşmanın hayalini kuruyordu yattığı yatakta.
Bir bankanın müdireliğinden emekliydi.
İki çocuğunu babasız büyütmüştü.
Şen neşeli her şeye güzel ve gülen gözlerle bakmasını becerebilen biriydi.
Refakatçi kalmak amacıyla gittiğim bir başka gün saçlarımın şeklini hiç beğenmemiş. Durgun ve mahzun halim canını sıkmıştı. “Dost acı söyler şekerim. En kısa zamanda saçlarına tarif ettiğim formu verip öyle gel lütfen. Bıktım seni gelinciği kopmuş dal gibi görmekten.” demiş ve yanından kovmuştu açık açık.
Önerisini ancak yerine getirebilmiştim.
Yatağında doğruldu. En içten hali ve gülüşüyle alkış tuttu verdiğim sözü tuttuğum için.
Kızı ve oğluda yanındaydı. Aynı tezahürat onlardan da geldi.
*
İftar vaktinine yarım saat kadar kala manevi kardeşim gelen bir telafonla gözyaşlarına boğuldu.
Ankara ‘da yaşayan ve bu gün çok bilinen paşaların genel kurmay başkanlarının silah arkadaşı olan çok sevgili dayısını kaybetmişti.
Yıllarca ülkeye önemli hizmetleri olan ve onuru şerefi ile 85 yıl ömür süren bu asker adam isteseydi ‘Hatıralarını’ yazar gazetelerin baş sayfalarında yer alırdı.
Uzun zamandır malum hastalıktan tedavi gördüğünü ben de biliyordum.
Sabah namazını kılıyor ve yatağına uzanıyor.
Erken saate uyanmasına alışık olan kızı ve torunu merak edip odasına girdiklerinde huzur içinde uyuyan birinin görüntüsüyle karşılaşıyorlar.
İftarımızı yaptık. Biraz buruk.
Eşi yakınızda camiye gitti teravih namazı için. Biz de evde yapmaya çalıştık ibadetimizi.
“Ablası senin böyle bir gününe denk geldi bu haber”diyecek oldu.
“Sen ne diyorsun. Böylesine değerli ve anlamlı bir gecedeyiz. Ve ben sevdiğim kardeşlerimle birlikteyim.
Asıl önemlisi;
Var oluşun ve hayatın en önemli ilahi iki gerçeği (doğum ve ölüm) aynı anda bizlere yaşatan Yaradan’a hamdü senalar olsun. Ne mutlu bize.
Bundan daha manidar daha güzel ne olabilir.” Dedim.
Hayatımın en özel ve manidar gecesiydi benim için.
*
Yarın (5 Ağustos) Silivri’de görülecek son duruşmada kendilerine savunma hakkı dahi verilmeyen (hangi duruşmada verilmişti ve kaç duruşmaya çıkabilmişlerdi ki.) tutuklular hakkında SON KARAR verilecek.
Tutuklanıp götürüldüklerinde haklarındaki karar belliydi zaten.( Kendileri bile suçlarının ne olduğunu bilmezken hala.)
Defalarca ağırlaştırılmış müebbetler. Ve belki de Kırılacak Kalemler. (Yarını bekleyip göreceğiz.)
Peki laik demokratik sosyal bir yapıya sahip. Hak hukuk ve adaletin egemen olduğu iddia edilen bir ülkede bu insanların işledikleri bu denli ağır ve bağışlanamaz suçları ne idi?
Yıllardır içeride ne için yattıklarını dahi bilmeyen. Ve bu süreç içerisinde hastalanan hattaa ölen bu insanların suçları İNSAN olmaktı yalnızca.
Kimler di bunlar.
Dünyanın en ünlü bilim ilim insanlarından tutur da. Kalemini satmamış yazara çizerler. gerçek aydınlar. Devrimciler.
VE Bu güne değin dünyanın hiçbir ülkesinde eşi benzeri görülmemiş bu bozuk kokuşmuş rezil düzene karşı çıkanlardı.
Yiğit cesur soylu ve ülkenin bağımsız bütünlüğü için hem kendilerinin ve hem ailelerinin hayatlarını bu davaya adamış onurlu gerçek yurtseverlerdi BUNLAR.
Evrensel Utanç Sınırlarını dahi aşan bu süreç ve sonrası ülke tarihine bir Yüz Karası olarak geçecektir tüm dünyanın gözleri önünde.
*
Oysa;
Can güvenliği
Bayrağı
Özgürlüğü
Toprağı
Dili
İlkeleri
Ve kardeşçe yaşam hakkı ellerinden alınmış bir ülkede;
Umutsuz olmayalım
Ülkede çok güzel şeyler de oluyor
Sevelim sevilelim
Pişip yanmaktansa insanlık uğruna
Yanalım yar uğruna
Sokalardan elimizi eteğimizi çekelim
Yapıcı olalım Kıyıcı değil
Şiirler yazalım anlaşılmayan
Okuyalım söyleyecek iki sözümüz olsun
Entelektüeller sınıfında yerimiz bulunsun
Diploma kariyer sahibi olalım insan olmanın zorluğuna boş verip
Gezelim görelim görgüsüzlüğümüzü bu şekilde yenelim
Geçirelim dünyayı iğnenin deliğnden kendimiz feleğin çemberinden geçerken
Nasılsa bu iktidar bizim gibileri daha ana rahmine düşmeden beslemeyi vaat etmedi mi bağıra çağıra
Biz de gönlümüzden kopanlardan üç beşini etrafa dağıtıp bir iki de Hac ya da Umre ziyareti yaptık mı
Her iki alemde değmeyin keyfimize
Kim korkar hain Kurttan.
*
Kalk ayağa asıl SUÇLU!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.