- 470 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
18 BASAMAK
Ben on yedi yaşındayım babamın duasını, annemin bedduasını sırtımda taşımaktan kambur oldum. Geceleri yatağım biraz daha ağır, ayaklarım biraz daha yere basık ve vicdanım dermanı bulunmayan bir hastalıkla cebelleşmekte. Aynalarda biraz daha şişman, kulağım biraz daha delik, şerefim desen artık ben bile yüzüne bakmıyorum.
Dedem demişti ki kibirlenme oğlum ne yapsak biraz daha kirliyiz unutma çaydanlık bile diz çöker bardağa hakkından gelemeyeceğin hak altına girersen kambur kalırsın, o gün öyle kaldım. Bir ıslık çaldı kulağıma babamın küçükken aldığı horaz şekerlerinden koktu odam, odam dediğime bakmayın bir çekkat bir halı ve bir insan. Gururunu, kibrini, şerefini saymazsak. Sayamam zaten okuma yazmam yoktur sevapta. Ben cuma günleri çöpe atılan bir takvim yaprağıyım, tek karım günahkar olmam. Cenneti annemin ayaklarından geri tepmişim bir inattır tutturmuşum aldırmayın siz. Ben ölü bir adamın çürüyen aklıyım.
Hayatımın çikolatadan çıkan oyuncaklarımı alsatlanmamış yollarından çamurlar içinde gezdirirken çocuksu zamanlardan bir meltem ile gençliğime biletsiz uçtum kolum bacağım yaralı arkama baktığımda sadece gölgen bana eşlik eder onuda zincirle boynundan bağladım. Fazla gülemiyorum artık deprem mağdurlarının mal kayıplarıyla eş değerdi kalbim. Ağrılarım arttıkça affedildiğimi sanardım daha acı daha can kaybı, yerim şimdiden hazır bir karartı olacak başta sonrasında bir bez iki tahta.
On yedi yaşındayım gençliğimin duraklama devrini basit şiirler içinde yaşıyorum, tahtım devrilmek üzere yinede gecelik menfaatlirimi iskan ederek geçiriyorum. Zulmün bağrından değilde vadedilmiş topraklardan gelmiş gibiyim, ismimi kazıdığım sakız ağaçlarının altında yaprak dökümleri izledim. Unutmadan çokda güzel şiir yazarmışım, söyleyenlerin yalancısıyım. Tamam kabul ediyorum zaten ben bir yalancıyım ama yanaklarım kızarmaz.
Bayram günleri şeker verenlere somurtur menfaatlerim içinde büyürdüm, boşver şeker sevmedim kendimi bildim bileli. Uğurlu sayım yedidir en sevdiğim renk pempe ayrıca fenerbahçeliyim. Babam sünnet törenimde sarı lacivert forma giydirdi. Hiç unutmam, ben unutmam geçmişi.
İçimi dostlarıma değil tabaklara dökerim biraz pis miyim neyim? Biraz toy biraz masumum sırtım hala ağırmakta biraz kambur biraz şımarık bir çocuğum hepsinden biraz biraz aldım hiç tam olamadım. Halatımla kimse kuyuya inmedi güven eksikliği demek uygundur sanırım. Arzularımı tatmim etmek için çamurlu yollardan paçalarımı sıyırıp geçtim. Virane sarsıntılardan yeşil mühür yedi duvarlarım. Sorumluluklarımı sorunsuzca harcadım, para üstünü kitaplara verdim hiç yoksa kitablığım düzene girdi. Arkadaşlarım beni kitaplarla yatıp kalktığımı sanar. ’kitablardan nefret ederim.’
Söz aşka gelince sevda beni uzamış tırnaklarımdan törpüledi, geceleri mezarlıklarda gezip mezar taşlarındaki ecel şiirlerini ezberledim, korktum fakat seviyordum. Sabahçı kahvelerde sıcak muhabbetler sindirdim. Ağlama duvarında çılgınca kahkaha attım, kilisede kuran okudum rahibelere devrik cümlelerden masal anlattım. Ayaklarıma çizmeler takıp italyan halk ezgileri dinledim, ingiliz ailelerine fransız tekerlemeler öğrettim. Filistin usulü bir aşkta en güzel şey kurşun yağmurlarında dua etmekmiş bunuda öğrendim. Sol üst ceketimin cebinde sardunyalar yetiştirdim. Sıcak pideleri ramazan ayında iftar saatine yetişdirdim, hatvelerim büyükçe kollarım dahada hızlı açılmaya yeltendi.
Ben on yedi yaşındayım israfı sevmediğimden yazılarımda süslü harflerden kaçarım yorulunca kuytu köşelere saklanır tütün sararım.
kamburdum. Bazen düğünlerde kamber oldum hiç ben olamadım, çelimsiz memnuniyetlerin mecburi teşekkürü olurdum. Ödünç alınan kalplerde gardiyanlık yapmakla görevlendim. Dünya malına komşu olunca uykuya daldım perdenin arkasındaki sahnede uyandım. Gözlerim biraz kızarık, biraz sersemlemiş, biraz uykulu geldim. Bildiğim doğruları bilmemzlikten geldim, o hiç gelmedi üşengeçti çünkü.
Karşıma çıkan her kadında, karşılıksız kaldım oysaki aşkta sermayeyi hep ben ortaya koyar sonradan demir parmaklıklar arkasına düşer sevdalarda iflas ederdim.
Ben on yedi yaşındayım. On sekize gün almaktayım, siz yinede bakmayın aldığım dediğime günleri veresiye yazdırırım. Edebiyat defterimin sayfalarına şiirler yazar silemediklerimi karalarım fakat karanlıkta yaparım bu işi kimse görmesin derim.
Yaptığım kötülüklerin sonunda bir iyilik yapar cennete açık bir kapı bırakır arasına terlik koyarım. Sırtım iyice ağırmakta, işlerim daha iyi, ben ertesi günün zararındayım. Şiirlerimin arasında geçen mısralardan birinde demiştimki, dokunmayın ceplerim doldukça sol yanım fakirleşiyor. Biraz fakir, biraz zenginim, kasamda sahte senetler saklarım.
Babamın duasını, annemim bedduasını sırtımda taşımaktan kambur oldum.
Siz siz olun hep sizin olun. Karın doyurmayan yarım ekmek yerine, tam olun hem doyun hem doyurun.
On sekiz oldum, o gün öyle kaldım.
Oğuz ÇAKMAKCI
YORUMLAR
Daha hayatın başındasınız sevgili dost. 18" yaş" isyanları itirafları nefretleri ,sığındırdıgın bir çok düşünce bunalımlarını gördüm,gecer bunlar elbet zaman ve tecrubelerle..olgunlaşaçak çok mantıklı güzel akıcı yazınız bikaçkez okudum kendinize haksızlık ediyorsunuz,
Anneler beddua etselerde affederler!,siz bir adım atın yeterki,
O yaşlarımı düşünüyorumda çok isyankar oldugum aklıma geliyor içime sigmaz duygular,çalkantılı fırtınalar
isyankarlıklar v.s .........bu yaş larda hayatın yoğun talepleri sonucunda ruhsal ve fiziksel açıdan enerjinin tükenişi olarak görüyorum ,başkalaşım yaşamak gerekiyor rutinlikten cıkıp tam tersi hayatı cevirip yapmadıklarınızı yapmaya çalışın..
örnek vermek isterdim cok uzun yazmayı hatta yorum yapmayı çok sevmeyen biri olarak.çok oldum sizde çok olun tam olun
Saygılarımla..