BENDEN ÖTE BANA
Neyin var senin böyle, kırgın ve solgunsun? Yüreğinin hüznü gözlerine yansımış. Anladım birileri fena halde gücendirmiş seni. Değil mi? Bilemedim desene! O zaman birilerinden aradığını bulamadın, hayal kırıklığına uğradın. Bu tahminimde mi doğru değil? Ama yaklaştım biraz herhalde, gözlerin onaylar gibi. Biraz daha derinlere inersem, çözeceğim senin bu ruh halini. Yas tutar gibisin, birini mi öldürdün yoksa?
Evet mi? Neden peki, neden yaptın? Birini hayalinde de olsa öldürmek kolay değil? Ne yaptı sana veya yapmadı da bu aşamaya geldin. Biliyorum hiçbir şey göründüğü gibi değil! Ona karşı içinde duyduğun özlemi, sevgiyi onda bulamadın sanırım. Günlerce ve de aylarca çektiğin hasretin dağların eteklerinden, zirvesine ulaştı. Zannettin ki senin tepeden tırnağa, hücrelerinin hepsinde ona duyduğun sevginin, özleminin karşılığını bulacaksın. Ne büyük bir hayal kırıklığı! Nasıl bir yanılgı heyhat!
Bulamazsın ki! Neden biliyor musun? Onu bende tanırım, çünkü o benim. Aynı koşullarda geçmedi ki yaşanmışlıklarınız. O çok önceleri tüketmişti sevmeleri, dokunuşları ve bunların insanın yüreğinin telini titrettiğini. Yaşamı, acıları ve de doygunluğu körleştirmişti duygularını. Kapatmış bu defterleri, arasına ayraç bile koymamış sana dair sayfaya. Belki de bilinçli olarak senden esirgedi bunları. Hissedemedi, göremedi, dokunamadı yüreğinde ona karşı besleyip, büyüttüğün sevine. Kim bilir belki de korktu bu sevgiden. Rahatını kaçıracağını, alışkanlıklarını bozacağını, düzenini alt üst edeceğini düşündü.
Onu ta ilk gördüğünden bu yana öldürmeyi düşündün fakat cesaret edemedin. Kıyamadın sevgine, bırak yaşasın dedin, kime ne zararı var düşüncesiyle vazgeçtin. Başta yapabilseydin eğer, şimdiye değin yasın da biterdi, acıların da azalırdı. Zamanla küllenirdi bu ölü doğan sevi. Sende tersine işledi, yok etme düşüncen. Onsuzluğu ölümün gibi gördün, daha bir bağlandın, tutkuya dönüştürdün.
Ne zaman gördün gerçeğini, soğukluğunu, öldürmeye karar verdin cismini. Eğer cansız bedenini sarıp sarmalasaydın bu kadar incinmezdin. Ölümüne sevindiğin anlamında söylemiyorum. Onu cismen öldürmen için bu duyarsızlığı, soğukluğu görmeliydin. Yüreğinin üşümesini hissetmeliydin. Onun yanında, yalnızlığın soğukluğu elini yakmalıydı. Yoksa bu tutkun gözlerine, ruhuna inen perdeyi kaldırmana izin vermeyecekti. Ayrı yaşamların, ayrı insanları olduğunuzu görebildin. Bundan sonra anladın ki seviler değildi geleceğinizi belirleyen. Alışılmış kişiler, ilişkiler ve düzendi yaşamlarınıza damgasını vuran. Kurduğun çocukca hayallerin bir cam parçası gibi yere düşüp ve bin bir parça olduğunu görebildin.
Cenazeyi kaldır, yasını tut. Bu doğal süreci yaşa. Ama ona duyduğun bu güzel seviyi öldürme. Yazık olur çünkü. Bunu kendinde yaşa. Belki de bundan sonra bu hüznü kendinden menkul bir aşkı yaşamayacaksın. Verilmemeli böylesine güzel aşklar, gönül kafesinde tutsak edilmeli. Öyle sevdalar vardır ki, esareti özgürlüğünden yeğdir.
Peki ya bu rüyadan sonra elinde kalan nedir? Göster bakalım! Aklına her gelende yüreğinde bir burukluk, gözlerinde aktı akacak yaşlar, iki tane mor kır çiçeği. Aynı köklerden gelen, ayrı düşen iki mor kır çiçeği.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.