Sabaha Doğru
Sabaha doğru bir zaman dilimindeyim. Ne renk olduğumu bilimiyorum.
Neden uykusuz kaldığımı bilmiyorum. Niçin kendime bigane kaldığımı ise hiç bilmiyorum.
Sadece şunu biliyorum: Erzincan’dayım. Can bir şehirdeyim. Belki başka bir yerdeyim.
Belki uzaydayım, kimse görmüyor beni; çok istediği halde.
Belki bir rüyanın en tatlı anındayım, uyudukça uyumak istiyorum.
Kalemlere sarılıyorum sık sık.
Yazmayı seviyorum. Yazarken çok mutluyum. Yazarken bir ruh taşıdığımı anlıyorum.
Yazarken bir şeyler, yaşadığımı yalansız anlıyorum...
Gece yorgun. Birkaç dakika sonra yerini bir yeni sabaha teslim edecek.
Kaybolacak yıldızlar.
Susacak yarasalar uçmaktan.
Dağılacak koyu karanlıklar.
Suskunluk bitecek.
Sessizlik takas yapacak bin bir gürültüyle.
Serçeler ortaya koyacak.
Sabahçılar işlerine gitmek için sokakları dolduracak.
Kaldırımlar yeni adım adım yürüyen misafirlerini ağırlayacak.
Kediler miyav diye diye ciğer arayacaklar evlerde.
Evlerde uyuyanlar uyumaya devam edecek.
Ayşe Teyze yine balkonda bir sandalyeye oturup ömrümden geriye kalan tesbih tanelerini tek tek sayacak.
Ve Ramazan Amca, her zaman olduğu gibi esmer esmer duran tarlalarda ter dökecek, ay Ramazan-ı Şerif olmasına rağmen.
Her şeye rağmen, hayat devam edecek akışına.
Güneş doğmaya ve gökyüzünde bir parlak lamba gibi kalacak.
Ay çiçekleri başlarını kaldırmaya çalışacak.
Sevenler kavuşacak.
Sevmeyenler üzülmeye katlanacak.
Yağmurlar sel sel akacak.
Meltem meltem esen serin rüzgârlar olacak bir memlekette.
Bir diyarda bir isim şiirler kaleme alacak isimsiz sevdiğine.
Bir coğrafyada yeni bir Nazım Hikmet doğacak.
Bir Yaşar Kemal daha Çukurova Ovası bağrında roman roman büyüyecek.
Ve gerçek olan şu ki, günler susmayacak.
Öğleler ikindelere ihanet etmeyecek.
Ve akşamlar gecelerden vakitler çalmayacak.
Bir bütün birbirini takip edecek gün bölümleri.
Olan ve olmaya muktedir şeyler, sabaha doğru bir zamanda sırasını bekleyerek merhaba diyecek muhataplarına...
Mehmet Selim ÇİÇEK
30 Temmuz 2013, 04:41, Erzincan