- 676 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
KÖYLERDEKİ YAŞAM DOSTLARI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Köyümüzde de sayıları git gide azalmakta, malesef yüzlerine bile bakan yok artık. Hayatımızdaki yerini asfaltın olmadığı dönemleri hatırlayanlar bilir ne değerliydi o zamanlarda eşeklerimiz. Hatta hatırlarım her evin eşeğide yoktu olanlar olmayanlara sınırlı zamanlarda verirlerdi hatra binayen.
Önceleri iller arası yolculukta kullanıldığı dönemleri anlatırdı büyüklerimiz çok değil hani 40-50 yıl önceleri günlerce yapılan yolculuklar, anlatılan hikayelerde boz, kara ve beyaz eşeklerimiz bizlerin kırmızı çamura batıp çıkmamamız için ne çok çaba harcarlardı bir bilseniz. Köydeki tek tük atların olduğu dönem de, hep kadim var olan ve bizi hiç yalnız bırakmayan eşeklerimiz.
Yaşam yüklerini sırtında taşıyanlara dahi söylenilen sözlerden biri "eşeklik etme" tabiri "yapma etme " yerine, güzel gözleri ve duygularını dışa vuran masumluklarıyla, helede onlardan esinlenerek "eşek gözlüm" söylemlerimizin ardından en güzel gözlerin eşeklerde olduğunu ima ettik zaman zaman.
40-50 yıl ötesinden ulaşımın en vazgeçilmezi olan şehirler arası yolculuklarında mesafeleri git gide azalmaya yüz tutmuştur. Hizmet alanlarında zamanla 25 yıl öncesinde köy ile ilçe arasında yol almışlar almasına, semeri ile yükü kendinden ağır olan fedakarlık ve cefakarlıkları karın tokluğuna devam ederken yaşamsal vazgeçilmezlerimiz olmuşlardır adeta. Değirmen yükünün ekmeğimizin oluşumunda, taşınan buğdayın una dönüşümünün hiçte kolay olmadığı dönemlerde.
Sabahın ayazında, kuşluk vakti gidilip mağrup zamanı dönülen engebeli yollar anlatır, ağır aksak yürüyüşleriyle nal sesleri, yazın kışa dönüşümünde yakılacak odunun, çalının, çırpının hışırtılı toplanışlarının coşkusuyla eve varılan anlar, yabana giderken çobanın vazgeçilmez heybesini taşıyarak ayaklarını yerden kesen,gecelerin aydınlanmasında şehirden getrdiği gazyağının çıramızdaki ışığa dönüşünde, emekle elde edilen ürünlerimizin şehirlerde para etmesine katkıda bulunan bu yaşam dostlarının değerini hiç biçebildik mi?
Onların bize sunduklarının karşılığında çıkarsız ve menfaatsiz destek olabilmeyi öğrenebildik mi hayatta. Köyümüzdeki sessizliğe ses ve soluk olmaları için dahi olsa varolanlarına sahip çıkılması adına, değeri ve kıymeti işi bitince bir kenara atılan insanlarında olduğunu da anımsayarak aslında çok değerli olduklarının bilinmesini isterim. Hala bizlere "Eşek deyip geçmeyin, bir zamanlar ne çok işe yarardı onlar, ah bir bilseniz yaşamda" diyebilen onca değerli büyüklerimiz varken ....
Yazan/ Hülya COŞKUN
YORUMLAR
Değerli Bir Öğretmenin kızkardeşiyim, 1980'lerde köydeki kız çocukları ortaokula gönderilsinler vede sırf okusunlar diye gelmişim. anne babası köylü olan bir şehir çocuğuyum aslında. yaşamı ve zorlukları elektriği suyu yolu ve ulaşımı olmayan bir köy burası.
Bir dönem tek bayan öğrenciyim şehir çocuğuyum nede olsa köy şartlarında üşütmüşüm böbreklerimi farkında bile değilim.
O gece misafirimiz vardı, elbet iyi ağırlanacaktı, çilli horoz ve tavuklar ne güne durur, tavuk ile suyu pilav yediğim gece, böbrek hastalığı nefrit (Böbrek iltihaplı kum) baş gösterdi.
Sabah davul gibi ödem yapan bir çocuğum gözlerim dahi açılmazken kışın kırmızı çamuru, sabahınsa ayazı halim mecalim yok gözlerim açılamaz derecede şiş 10-15 km bir yol Yaşam dostu eşşek sırtında önce ilçeye vardık.
İlçeden de o bahsettiğiniz Renaultlarla da şehire yetiştirildim çocuk hastanesindeyim tansiyonum abartısız 19' larda hastaneye yatırdılar. Abimden imza aldılar tüm sorumluluk bize ait diye. Üzerimde dualar okuyorlar adeta, gelen ah gidense vah demekte. Kurtaran Yaşam dostu, köye tek döndü yolu bularak. 3 yıl boyunca hayatımda tuz yemeden tedavi gördüm. 1 yıl sürekli hastane ve raporla geçti. Hastane bahçelerinde tavlacıların üzerinden ablamın aldığı meyvelerle besleniyor üççeşit yemek vardı tatsız sütlaç, patates haşlama ve yoğurt, tuzsuz ekmek yani tatsız ve tuzsuz bir hayatta. Beden eğitimi derslerinden hep uzaktım.
Hayatın tadı ve tuzu olmadan anlaşılmıyor yaşam. Doktorumun artık iyleştin dediği 3 yıl sonrasında bir tatlı kaşık tuzu direk yedim onca yılın acısını çıkarırcasına. Bazen hayatınızda en çok etken saklı kalmış değerler böylelikle yansıyor. Şimdiler de o köylerde en çok kızlar okutulmakta kimi öğretmen, kimi hemşire olmaktalar. Bense bir baltaya sap olamasam da yazmayı başardım 40'tan sonra sıradan öyküler sıradan yaşanılmışlıklar yansısın kalsın hem bu nezih sayfalarda.
Değdi mi sorusuna en çok insanlıktan yana bana çok şey öğretti orda kaldığım yılar. Çocukken yaşlı beyaz sakallı dedelere giderdik kimi zaman bayramda seyranda onların hoş sohbetleri vardı yakın durup dinleyiversdiğim içinde birçok insana göre şanslı adlediyorum kendimi. Onları da iyi dinlemişim sanırım. Bunlara yaşanılmışlıkları gereği rahmetli annemin de eklediği ve babamınsa hala anlatmakta olduğu bir çok anı öyküler var sizlere gönüllü yansımakta. Günümüzgerçeklerinden uzak ama natürel yaşanan bu yazıyı yazmışım hem çok mu acaba....
Okunmazdendi lakin okunduğunu ve bir çok yazı içerisinde ise değerli bulduğunuz mutlu etti o günkü çocuğu.
Farkedilen bir çok değere değer kattınız kiminiz hem yaşamasanız da gönülden yansıdı bana. Günün yazısına değer bulduğunuz için Gönül dolusu teşekkür ediyorum. Sevgi ve Saygılarımla
Çok hoş bir yazı.
Gerçi, bizim yörelerde pek eşek olmadı ama,
onların hikayeleri ile büyüdük bizler de.
Sonraları,
Renault lar aldı eşeklerin yerini sonra.
Ne zaman tarlanın birindeki tek top ağacının gölgesine çekilmiş bir Renault araba görsem, içim burkulur şimdilerde.
Oralarda bir yerlerde otlamakta olan bir güzel gözlü eşek düşlerim.
Elinize sağlık efendim...
Güzeldi..