7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
679
Okunma
Merhaba: Eğer yazıyı okumak niyetindeyseniz bir ricamı yerine getiriniz lütfen. Yazı Bülent Ortaçgil’in eylül akşamı adlı şarkısıyla birlikte okunmaya programlandı. Yoksa hiçbir işinize yaramayacak, haberiniz olsun.
Hep bulutları bahane ettin. Hep bir nedenin vardı susmak için. Heceleme alfabesini öğrendiğinde tamam dedim tamam. Fakat yine olmadı.
Dudaklarının arasında tecrit hücresinde gibiyim. Varlığından fakir düşmek basbaya çürütüyor.
Tabelalarda yazılı bir kaç numaradan yolumu bulmaya çalışıyorum. Bu şehir kadar taş düşsün başına. Saçakların altından geçerken çamur sıçrasın üzerine.
Ne vardı kılıkların en girilmezine girecek? Ne vardı yabancı olacak bu kadar bana? Çocukluğumun en aklımda kalan öğretisini çiğneteceksin. Boyu bosu yaşı cüssesi benden daha fazla ne kadar insan tanıdımsa yabancılarla konuşma dediler. Oysa seninle konuşmak istiyorum ben. Düne kadar yabancım olan neyin varsa tanışım kılmak istiyorum.
Yüksek ökçelerin var senin. Biçimli bir vücudun. Bir ucu tavan arasında aklının, öteki ucu bodrumda. İkisinin arasında yüreğin mekik dokumakta.
Parmaklarımdan damıtıyorum seni. Acılardan, hayal kırıklıklarından, soysuz iftiralardan, yalnızlıktan süzüyorum. Yalandan ayrı tutuyorum kelimelerini. Kenarından değil tam ortasından yemeye başlıyorum şerbeti bol bu tatlının. Acelem var. Yeterince bekledim. Üzerimizden iki çocukluk, onlarca kabus, yüzlerce boş çerçeve geçti. Üzerimizden seneler, bir de hayırsız sebepler geçti. Şimdi susmaksızın seninle konuşmak istiyorum yabancı. Olamaz mı?