22
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1397
Okunma
—efsanevi aşkların yaşandığı coğrafyada, elbette aşklarda kolayca bitmez…
...hani seni ailenden istemek vardı ya, hani şöyle annenin karşısına geçipte: “anne” deyip elini öpmek vardı… Bir zamanlar, çok sevenler efsane olurdu. Şimdide seninle tarih kitaplarına geçmek vardı… Olmadı, beklediğim senli bir gelecekti. Bu bize hiç yakışmadı. Şimdi ne zaman anneni görsem, dünya başıma yıkılır. Hiç yaşamamış olduğuma inanırım/ birazda aldanırım. Kendime benzeyen her bedende biraz daha yok olurum. Evet, sen yoksan ve belkilerde bir akşamüstü yüreğimde kaybolacaksan, yaşamamın ne anlamı var ki… Olmayacaksan/ yüreğimde kelebekler gibi dans etmeyeceksen, nasıl yaşarım seni.
…sensiz geçen her günümde, hayalini sonsuzluğa uğurlamak, nasıl anlatılmaz felaket bir bilsen; hani seni çok severken dünyanın bunca kahrına göğüs germek, nasıl bir aldanış, nasıl bir yok oluş bir anlasan. Nedensiz gecelerde, bir neden aramak ve yazmak seni hiç olmadığın günlerde, öylesine darağacına bakmak gibi… Benzer acıları defalarca aynı bedende çoğaltmak, yeniden yaşamak yokluğunu; her gamzeli kadının arkasından “sen” sanarak koşmak, nasıl bir intihar çeşidi bir bilsen… Hani sensizlik yüreğimde bu kadar mahremiyet olmasaydı da; yazmak, bu kadar zor olmasaydı. Artık seni sevmekte intihardır. Üstelik bu kadar çok severken, ölmekte haramdır…
…yine de yaşarım seni, en karanlık hayalin bile olsa. Koşar gelirim, görünmez coğrafyalardan. Sana gelirim “sen” olarak, yüreğimi senle doldurarak…
…biz şanslıyız sevgilim, en çokta ben. Rüzgârın taşa âşık olduğu coğrafyada sevmedik mi birbirimizi. Şahitlerimiz vardı; en yüksek tepelerden, çam kokulu mavi gölün derinliklerine kadar… Aslında bizdik her şey, sevdiğimiz sürece. Ben dünyayı sen sandığımda, çok mutlu olurdum her defasında. Her sabah uyanmayı nasılda beklerdim. Sana doğduğumu sanırdım/ yanılmazdım ki, yaşardım seni işte! Sen yüreğimdeki en tozsuz yoldun. Sana gelirken nerelerden geçtim, ne güzellikler gördüm bir bilsen. Çiçeklerin açması hiç böyle anlamlı değildi. Yağmurun yağışı, sanki cennet bulutlarından çalınmış gibiydi. Evet, öyleydi. Çünkü senin yolundaydım, yani ömrümün varındaydım… Dün gece bir yıldız parladı. Sanki bana yansıyordu. Senden yüreğime bir sevgi çokluğu oluyordu. Onca yıldız arasında nasıl da kendini fark ettiriyordu. Gördüğüm her şeyde seni düşünmek ne güzel bir bilsen…
…hani hep “seni sevmek” diyorum ya, aslında ben hep bu iki kelimede yaşıyorum ömrümü. Gülüşümü, ağlayışımı ve hatta bütün duygularımı senin yoluna harcıyorum. Çok seviyorum seni. Her doğan bebekte senin sevimliliğini görüyorum ve her ölen fanide seni kaybetmenin verdiği üzüntüyü… Çok şey söylemek isterdim yani yine sana. Mesela ellerinden tutup, işte bu benim sevdiğim, hayatımın anlamı demek isterdim. Seni hep sevdim/ çünkü ben yaşamayı sen bildim. Yaşattığın o büyük aşk için hakkını helal et gül yüzlüm.
“sevgilim, aslında çok sevmek; intiharları kabullenmek değil mi? Her türlü ölümcül nefreti, sevgiyle karşılamak hiçte zor olmasa gerek. Bir ömrü sevdiğine adamak, yaşamanın gerçek tanımı değil mi? Şunu bil ki, aşka adanmış bir ömrün hüznü bile sevgili kokar…”
—her şeye karşın, seni sevdim… Yani seni!