- 516 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Öykü-3) Taş Ayna
Yokuşun bir köşesinde, yağmurdan korunmak için bir binanın pervazının altına sığınmış mendil satan yaşlı bir kadın gördü, birkaç saniye baktıktan sonra yanına giderek buraya gelmeden önce bir pastaneden aldığı iki simitten birisini uzatarak “afiyet olsun” diyerek yoluna devam etti.
Yokuşun bittiği yere geldiğinde yağmur hızlanmış ve sağanak haline dönmüştü, birkaç defa yoldan geçen taksilere işaret ettiyse de hiçbirisi durmadı. Ne kadar yağmurdan korunmaya çalıştıysa da o kadar ıslanmıştı.
Bir ses duydu, nereden geldiğini anlamamıştı, çevresine dikkatlice bakınca kaldırımın biraz yukarısındaki bir dükkânın girişindeki yaşlı amca “Kızım gel, yağmurda bekleme” diyerek gelmesi için işaret ediyordu. O kadar ıslanmıştı ki hiç beklemeden koşar adımlarla amcanın çağrısına yanıt vermişti.
İçeriye girdiğinde dükkânın ortasında yanan kömürlü sobanın sıcaklığı karşılaşmıştı kendisini. Yaşlı amca “hoş geldin kızım, üşümüşsündür” diyerek sobanın kenarına koyduğu bir sandalyeye oturmasını istedi.
İçi titreyip üşüdüğü için kesik bir şekilde “Teşekkür ederim, Allah razı olsun amca” diyerek yanıt verdi. Yaşlı amca o sırada terzihanenin gerisinde bulunan ve üzeri yeşil bir kumaşla kapatılan tahta rafların birisinden bir çay bardağı ile tabak alarak uzatmış ve “Kızım ıhlamur içini ısıtır” diyerek sobanın üzerinde çevresi hafif islenmiş demlikteki sıcak ıhlamuru bardağa yavaşça doldurmuştu.
İçini iyiden iyiye ısıtan ikinci ıhlamur bardağı da bitmişti. Dışarıda yağmur da görebildiği kadarıyla azalmıştı “Allah razı olsun senden amca”
Babacan bir ses tonuyla yaşlı terzi “Senden de kızım senden de”
Daha önce defalarca bu yokuştan inip çıktığı halde burada böyle bir terzi olduğunu hatırlamadığını fark etti, bu nedenle dükkanın içini dikkatlice incelemeye başladı. Camın kenarındaki raflarda birkaç parça kumaş vardı, onun gerisinde ise yaşlı terzinin, kumaşları işlediği el ve ayak pedallarıyla çalışan bir dikiş makinası bulunuyordu. Yaşlı terziye dikkatlice baktığında, yaşının bir hayli ilerlemesine rağmen elindeki ince ipi rahatlıkla iğnenin deliğinden geçirdiğini görmek onu şaşırtmıştı.
Birde karşı çerçevesi bu güne kadar hiçbir yerde görmediği şekilde işlenmiş duvarın bir bölümünü kaplayan ayna dikkatini çekmiş, halinin nasıl göründüğünü merak ettiği için aynanın karşısına dikilmişti. Birkaç saniye içinde az önce yüzeyi pürüzsüz görünen aynanın, sanki yıllardır suya susamış toprağın çatladığı gibi yüzeyi çatlamıştı, bu duruma anlam veremediği için yaşlı terziye dönerek “Aynaya ne oldu amca” dedi.
Yaşlı amca aynaya baktığında “Bir şey yok kızım, taş ayna, senin ruhunun ve kalbinin durumunu yansıtıyor, senin ruhun parça parça, yüreğinde sadece bir umutla yaşıyorsun”
“Nasıl yani, ben bir şey anlamadım amca”
“Kızım” diyerek yaşlı terzi kolundan tutarak hafifçe aynanın önünden onu geri çekti. Bu defa taş aynanın önüne yaşlı terzi geçmiş ve birkaç saniye içinde ayna eski pürüzsüz haline yeniden kavuşmuştu.
Tekrar aynanın karşısına geçtiğinde, yeniden aynanın yüzeyi parçalanmıştı. Yüzünü değil de, kalbinin parçalanmış halini gösteren aynaya dakikalarca baktıktan sonra.
“Neden sadece bir umut amca”
“Bunu benim söylemem doğru olmaz kızım, senin bilmen veya hissetmen gerekir.”
Yaşlı terzi, onu öylece aynanın karşısında bırakarak, dikiş makinesinin başına döndü. Ne kadar aynanın karşısında kaldığını bilmiyordu, kendi yüreğinde olan tek umudu bulmaya çalışırken esen sert bir rüzgar dükkanın kapısını hızla açılıp kapanmasına neden olmuştu.
“Ben, sevinç veya hüzün anlarında hep buraya gelirim, Arnavut kaldırımlı yokuşu yavaş yavaş çıkar tepeye ulaşır ve eski kalenin burcuna çıkınca derin derin nefes alıp veririm. İçime çektiğim hava, ciğerlerimden tüm bedenime yayılır ve bana yaşama tutunmam gerektiğini hatırlatır. Birkaç yıl önce bir gün saatlerce ağladıktan sonra yine buraya gelmiştim ve tüm şehri gören bu yerde yaşamına son vermek istemiştim.
Tam adımını atacağım sırada az önce kapının çarpmasına neden olan rüzgar gibi esen bir rüzgarın içinde sanki bir erkek sesi işittim. Rüzgar sanki “Sakın yapma, ben seninim” der gibi uğulduyordu. Tüm ruhumla hissettiğim bu durum içinde hala anlamlandıramadığım, kelimelere dökemediğim duygulara sebep oldu, intihardan vaz geçtim.
“Daha sonraki günlerde tepeye her geldiğimde burcun ucuna kadar gelir ve o rüzgarın sesini yeniden duyabilir miyim diye beklerdim, dakikalar birbirini kovalar, saatlere dönüşürdü ama onlarca esen rüzgar içinde hiçbiri bana seslenmez, istediğim sesi yeniden duymama izin vermezdi.”
Anlatması bittiğinde, yaşlı terzi “o ses, gelecekteki umudun, eğer o gün intihar etmiş olsaydın, kendi ellerinle yaşayabileceğin bir geleceğe son verecektin ve diğer yarınla asla karşılaşamayacaktın.”
“Biliyorum ölüm hiçbir şeye çare olmamıştı, olamazdı da burçlardan inerken tek aklıma kazınan gerçek buydu amca.”
“Haklısın kızım, bana şimdi doğduğun ayı ve günü söyle”
Yaşlı amca, doğum gününü öğrendikten sonra dükkanın arka bölümüne gitmiş ve dakikalar sonra elinde tahtaların arasına gerilmiş tellerden oluşan bir aletle geri dönmüştü.
Sobanın yanındaki sandalyeyi aynanın karşısına koyarak oturmasını işaret etti, tahta aleti kızın kucağına koyarak “beni dikkatlice dinle kızım” dedikten sonra anlatmaya başlamıştı.
“Evrende yaratılan her şeyin bir sesi vardır ve bu bir notaya denk gelir. Doğan her insan oğlunun ruhunun da bir notası vardır, ben senin notanı bu alette nasıl ortaya çıkartacağını göstereceğim.
Ben kapıdan çıktıktan sonra sen kendi notanı çalacaksın ve taş aynanın gösterdiği umudun meydana gelmesini sağlayacak olaylar zincirini başlatacaksın. Ve diğer yarının notası da senin notanı tamamlayacak ve birlikte evrenin en güzel müzik parçalarının yapılmasını sağlayan bir aşkın melodisini oluşturacaksınız. Ancak şunu unutma ki aldığımız her karar bizim geleceğimizi iyi veya kötü şekilde etkiler ve bizi biz yapar” dedikten sonra kapıya yöneldi yaşlı terzi.
Not: Bu öykü benim güzel yanaklımla “ruhumla” karşılaşmama vesile olan/olacak kişi ve olaylara ithaf edilmiştir. Umudunuzu hiçbir zaman yitirmeyin ve şunu unutmayın, er veya geç sizde ruhunuzun diğer yarısıyla karışılacaksınız.
xesmerkedix.blogspot.com/2013/01/oyku-3-tas-ayna.html
YORUMLAR
Güzel bir hikaye.
Değişik bir konu...
Çok güzel final...
Harika nasihatler...
Ve,
mükemmel bir anlatım.
Çok yazı okuyorum burada...
Çok hikayeleri sunuyor beğenimize yazarlar.
En duru ve akıcı olanlardan biriydi.
Hayata ümit penceresinden bakışı da gerçekten çok taktir edilecek bir durum.
Tebrik ediyorum.