BAYRAM ŞEKERİ
Eski püskü rengi solmuş koltuğundan dışarıya bakarken bayramlıklarını giymiş birkaç sevimli çocuk oradan oraya koşturmaktaydı.
Kendi kendine söylenip iç geçirdi.
"Offf ! offff ! Şimdi bir araba çıksa maazallah ...Çıkkk ...çıkkk....cıkkkk..eskiden böyle miydi ? Onlara oynayacak koşacak yer kalmadı şu hale bakın."
Mustafa Bey elindeki gazeteyi bırakıp gözlüklerini indirip hayretle eşine seslendi.
"Hatun ne oldu gene kendi kendine söyleniyorsun ?"
Nurhayat Hanım oldukça zayıf yüzü tüm ince hatlarının güzelliğini yansıtıyordu. küçücük ağzı, çenesi titredi .
"Bey, görmüyor musun? Çocuklara bir yeşil alan bile kalmadı sokaklardan vızır vızır arabalar geçiyor vallahi içim kalktı yolun ortasında oynuyorlar."
"Anne babaları dikkat eder sen üzülme ."Diye geçiştirse de o da pencereden bakmayı ihmal etmedi.
Nurhayat Hanım dizlerini ovarak yavaş yavaş kalktı.
" Nereye Hatun."
Birbirlerine son zamanlarda daha da düşkün olmuşlardı.
" Benim çok işim var çokkk bir gelen olur belki." Sehpanın üzerinden boş su bardağını alarak mutfağa doğru aksaya aksaya yürüdü.
İkisi de çoktan emekli olmuş ; çok sevdikleri öğretmenlik mesleğine nokta koymuşlardı.Ama yüreklerinde hala bir ateş yanmaktaydı .Yaşam bazen bir yamacın dik yokuşu ; bazense yemyeşil ormanların ,kırların yarattığı mutluluktu.Çocukları yoktu ama sayısını unuttukları bir o kadar öğrencileri onların evladı olmuştu.
"Çay ister misin ?"diye seslendi.
Yaşlı adamın mavi gözleri dolu dolu ona baktı.Evlendiklerinden beri her zaman bu tatlı sözü duyardı.Sonra birer fincan huzurun tadını çıkarırlardı sevgiyle.
"İsterimm...Hele senin elinden olursa ."
Bugün bayramdı ; evde ise kocaman sessizlik...
Nurhayat Hanım elleri titreye titreye tepside çay dolu bardaklarla göründü.Mustafa Bey yardım etmek için kalktıysa da bu hayli zaman almıştı.
Çaylarını içerken birbirlerine öylece baktılar.Konuşmadan konuşuyorlardı sanki geçmişi ,acı tatlı günlerini.
" Eline sağlık ."
" Afiyet olsun ."
Yaşlı adam müzik setine doğru giderek o çok sevdikleri Türk sanat müziği kasedini yerleşti.
Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır
Yalnız senin aşkınla ruhum solacaktır
Son darbe-i kalbim yine ismin olacaktır
Yalnız senin aşkınla ruhum solacaktır
Usulü:curcuna
Makamı: hüzzam
Güfte:Fitnat Duyar Sağlık
Beste:Yesari Asım Arsoy
Zilin çalmasıyla birbirlerine baktılar
"Kim acaba ?
" Misafir geldi hatun hadi bakalım."
"Geliyoruz biraz bekleyin."
İki tonton ihtiyar ağır ağır birbirlerine destek alarak yürüdüler.
Kapıyı açtıklarında yüzleri neşeyle dolu birsürü kalabalık vardı.
"Değerli öğretmenlerimiz bayramınız kutlu olsun."
En önde duran elinde kocaman çiçekler arasında bayram şekerini tutuyordu.
" Buyurun çocuklar içeri buyurun."
Salon şimdi neşeyle doluydu.
Geçmişin anıları biraz hafızalarını zorlasa da hepsini tek tek tanımışlardı.
Gözlerinden usulca yaşlar süzüldü ikisinin de...
Yalnız değillerdi ...evet ...hiç yalnız değillerdi...
SEVGİYLE ,DOSTLUKLA ,HUZURLA NİCE BAYRAMLARA
NEŞE KIZILYAR
CAN DOSTLARIMDAN ALTIN DAMLALAR
..................................................................................................................................
SEVGİ SOFRASI
Bir gün bir ulu kişi
Gelin demiş yarenler
Yaşamın sırlarını
Anlatayım sizlere
Siz de çözün bu işi
Sevginin sırrı budur
Her kim ki çözer ise;
Başımın tacı odur
Sofralar hazırlanmış
Kuş sütü bile varmış
Uzaktan gelenleri
Tatlı heyecan sarmış
Orta yere konulmuş
Çeşit çeşit yiyecek
Bu yemekten yiyenler
Daha var mı diyecek
Yalnız bir şartla demiş
Daveti veren kişi
Kaşıklar benden olsun
Görevliler dağıtmış
Herkese kaşıkları
Sapları birer metre
Yemekler katre katre
Her bir yeri doldurmuş
Ne yapsalar olmamış
Kaşık ağza sığmamış
Çoğu yere dökülmüş
Karınlarsa doymamış
‘’Madem ki hiç olmadı
Önce bana dediniz
Demek ki paylaşmayı
Sevgiyi bilmediniz
Güzelim yemekleri
Bu yüzden yemediniz’’
‘’Sizin sevginiz dilde
Kitapta yok kaynaşmak
Üretip paylaşmazsan
Neye yarar çalışmak’’
Daha sonra demiş ki;
‘’Şimdi sıra sizlerde
Bu işi çözerseniz
Sevgi vardır gönülde’’
Sofraya kurulmuşlar
Paylaşmayı bilenler
Uzun saplı kaşıklar
Uzanmış tam karşıya
Kardeş kardeşe vermiş
Sıcak sıcak yemeği
Yemişler doya doya
Karınlar doyduğunda
Herkes görmüş emeği
Herkes bir güzel doymuş
Sevgi,paylaşmak buymuş
İşte demiş bu ermiş
‘’Verebilen güçlüdür’’
Sevginin sırrı buymuş Emeğine sağlık ablam .........................Dostyeli
.............................................................................................................................
YORUMLAR
SEVGİ NEDİR Kİ BUNDAN BAŞKA
Çünkü...
SEVGİ SOFRASI
Bir gün bir ulu kişi
Gelin demiş yarenler
Yaşamın sırlarını
Anlatayım sizlere
Siz de çözün bu işi
Sevginin sırrı budur
Her kim ki çözer ise;
Başımın tacı odur
Sofralar hazırlanmış
Kuş sütü bile varmış
Uzaktan gelenleri
Tatlı heyecan sarmış
Orta yere konulmuş
Çeşit çeşit yiyecek
Bu yemekten yiyenler
Daha var mı diyecek
Yalnız bir şartla demiş
Daveti veren kişi
Kaşıklar benden olsun
Görevliler dağıtmış
Herkese kaşıkları
Sapları birer metre
Yemekler katre katre
Her bir yeri doldurmuş
Ne yapsalar olmamış
Kaşık ağza sığmamış
Çoğu yere dökülmüş
Karınlarsa doymamış
‘’Madem ki hiç olmadı
Önce bana dediniz
Demek ki paylaşmayı
Sevgiyi bilmediniz
Güzelim yemekleri
Bu yüzden yemediniz’’
‘’Sizin sevginiz dilde
Kitapta yok kaynaşmak
Üretip paylaşmazsan
Neye yarar çalışmak’’
Daha sonra demiş ki;
‘’Şimdi sıra sizlerde
Bu işi çözerseniz
Sevgi vardır gönülde’’
Sofraya kurulmuşlar
Paylaşmayı bilenler
Uzun saplı kaşıklar
Uzanmış tam karşıya
Kardeş kardeşe vermiş
Sıcak sıcak yemeği
Yemişler doya doya
Karınlar doyduğunda
Herkes görmüş emeği
Herkes bir güzel doymuş
Sevgi,paylaşmak buymuş
İşte demiş bu ermiş
‘’Verebilen güçlüdür’’
Sevginin sırrı buymuş Emeğine sağlık ablam
Dün akşam yazımı paylaştım ve çıkmak zorunda kaldım. Kusuruma bakmayın, kimsenin yazısını, şiirini okuyamadım, yorumlayamadım. Ne güzel bir "Bayram Şekeri' idi " bu böyle, Neşe Hanım.
Ancak, içim burkuldu demesem yalan olur.
Çünkü "Yedi Tepeli İstanbul" denilen İstanbul'umuza bakıyorum da, Yetmiş tepeli İstanbul olmuş çıkmış artık. Erguvan ağaçlı İstanbul derlerdi büyüklerim, "Hani?" Yok artık öyle bir şey.
Her yer para dolabı için, dönme dolaplar...
Dönme dolap derken, çocuklar için oyun alanı sanmayın. Çocukların oyun oynayacağı oyun yerleri de yok artık.
Sevgiyi ancak yürekten verip, yürekten alacağız.
Paylaşımınız için teşekkür ederim.
dokunaklı bir konu bu yüzden yazarların çoğu bu konuyu ele almış fakat bu yazıyı özel kılacak bir fark sezemiyorum ne dilde ne duyuşta siteden okuduğum diğer yazıları dikkate alırsam en azından kurgu ve plan yerinde ve tam olmuş
sağlıcakla ve esen kalın
Hatırlamak-hatırlanmak! En güzel sosyal güzelliklerimizden/zenginliklerimizden ilki olan Ramazan Bayramı yaklaşıyor yavaş yavaş. Sevinme/sevindirme zamanıdır bu. Ülkemiz ve insanlık için huzurun miladı olur inşallah...
Paylaşımı en kalbi duygularla kutluyor, gönül dolusu selam ve sevgilerimi sunuyorum...
Can annem benim, öyle sıcak öyle duyguluydu ki yazın bayram şekeri tadında buruk bir sevinç kattı aklıma. Yıllar sonra bir bayram sabahı o öğrencilerin o kapıyı çalma sahnesi gözümde canlandı sanki...
Can annem her günün bayram sevinci ve huzuruyla geçsin emi...
En derin saygılarımla ellerinden öptüm ( Şimdiden unutma sakın şekerlerimi )