- 1066 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Tohum
Tohum
Babaannem son zamanlarda çok sıkıntılı idi. Görünüşte bir rahatsızlığı yoktu. Bazen o kadar sıkıntılı oluyor ki yüzü renkten renge giriyor, gözlerinden bir kaç damla yaş yanaklarından aşağıya süzülüyordu. Sonra saatlerce mırıldanıyordu, kanımca dua ediyordu.
Yazın köye gitmek istemeyen babaannem kışın köye gitmek istiyordu. Köy kara esirdi. Gitmesinin imkanı yoktu.
O gün annemin bana hemen gel demesiyle baba evine koştum. Babaannem Ayşe’yi çağırın diye tutturmuştu, Odasının kapısını yavaşça açtım.
’’ Torunum geldin mi?
’’ Geldim Babaanne.
Yatağının içinde iki büklüm oturmuş duruyordu. Gözlerinin ışığı solmuştu sanki. Bana,
’’Sana bir şey diyeceğim yaklaş ’’
Bir tabure alıp oturdum yanına. ’’ Daha da yaklaş ’’ dedi. Başımı eğdim göğsüne doğru.
’’ Beni bir köye getirmediniz, artık gidemem.
’’ Babaanne, köyü çok mu özledin?
’’ Özledim, özlemesine de Fatma kadını görmeyi çok istiyordum. Ona söyleyeceklerim vardı.
’’ Evlerine telefon bağlandı, telefonda konuş.
‘’ Konuşamam ben o fonla mı neyle’’
’’ Sen bana söyle? Ben konuşayım
Biraz düşündü. Sonra kısık bir sesle,
’’ Torunum, köyün en güzel sebzelerini ben yetiştirirdim. Kendimle övünürdüm. Bir gün sınır komşumuzun önceden çalı yığdıkları yeri kazdığını gördüm. Oraya bir şeyler ekti. İçimden orada bir şey büyümez, bu kadın boşuna uğraşıyor diye geçirdim. Günler geçtikçe bu düşüncemin ne kadar yanlış olduğunu fark ettim. Fatma kadın oraya kıvırcık ekmişti ve kıvırcıkları çok güzeldi. Gür mü gür. Benim kıvırcıklarımsa onların yanında cılız kalmıştı. Gözümü o küçücük bahçeden alamıyordum. Allah bir sürü nimet veriyorken bana o kıvırcıklar da kalmıştı aklım. Fatma kadından tohum istemeye karar verdim. Ondan tohum istemek zoruma gitse de, istedim. Vermemezlik yapmadı, verdi. Bende ektim. Benim ektiğim kıvırcıklar onunkiler gibi olmadı. İçimden kızdım ona, zannımca beni kandırmıştı. Kıvırcıkları tohum bağladığında, gizlice gidip, tohum aldım bahçesinden. Sen misin beni kandıran dedim içimden. Tekrar ektim tohumları. Bu sefer gür kıvırcıklar bekliyordum. Sonuç hayal kırıklığıydı. Demek ki bana ektiği tohumlardan vermişti. Suçluydum. Çok kez kapısına gittim, helallik almak için. Gururumdan bir şey diyemedim. Adım köye yayılacak, hırsıza çıkacaktı. Senelerdir içimde ki yaram. Son anlarımı yaşıyorum, ahirete borçlu gitmek istemiyorum.
O ağlarken ben şaşkındım. Telefonu çevirdim. Fatma teyze açtı. Kendimi tanıtıp hal, hatır sordum. Sonrada babaannem in sözlerini ona aktardım.
Fatma teyze sessizce dinledi. Bir müddet susup kaldı. Şaşırmıştı o da tahminim.
Sonunda Fatma teyze iyi kötü günler yaşadıklarını, hakkını helal ettiğini, babaannemin de hakkını helal etmesini istediğini söyledi. Helalleştiler. Babannemin gözleri sevinçten ışıl ışıl. Kuş gibi hafifledi, yüzünde bir huzur bir huzur. Başladı duaya. Şükürler olsun Rabbim, helallik isteyebildim, şükürler olsun Rabbim’’ Sonra başını yastığa koydu, bir iki mırıltıdan sonra ruhunu teslim etti.
Donup kaldım olduğum yerde. Onun izinsiz aldığı bir miktar tohum için nasıl sıkıntı çektiğine, yıllarca bu sıkıntıyla yaşadığına tanık olunca, bizim halimiz ne olacak diye soruyorum kendi kendime. Ağlıyorum... İki ayet geliyor aklıma...
ب ِ س ْ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ م ِ ا ﷲ ِ ا ر َ ّ ح ْ م َ ن ِ ا ر َ ّ ح ِ ي م
ف َ م َ ن ي َ ع ْ م َ ل ْ م ِ ث ْ ق َ ا ل َ ذ َ ر َ ّ ة ٍ خ َ ي ْ ر ً ا ي َ ر َ ه ُ
“Ve mey ya’mel miskale zerratin hayray yerah”
Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.Zilzal-7
و َ م َ ن ي َ ع ْ م َ ل ْ م ِ ث ْ ق َ ا ل َ ذ َ ر َ ّ ة ٍ ش َ ر ً ّ ا ي َ ر َ ه ُ
“Ve mey ya’mel miskale zerratin şerray yerah”
Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.Zilzal-8
Emine Yılmaz Dereci