- 395 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Öykü-2) Avcı ve Muska
Avcı yine kaz avından morali bozuk dönmüştü. Son günlerde köpeği karabaşa bir haller olmuştu. Önceleri her avda köpeği vurduğu kazın hemen başına gider bekler ve kendisinin bir komutuyla kazı avcıya getirirdi.
Diğer avcı arkadaşları ve bazı köylüler, karabaş hakkında her avda övgü dolu sözler sarf ederlerdi. Birkaç kere de karabaşı satması için inanılmaz para teklif etmişlerdi avcıya. Ama avcı her seferinde güzel şekilde bu teklifleri geri çevirmiş ve köpeği karabaşla övünmeye devam etmişti.
Ancak son iki avda karabaş ya vurduğu ava gitmiyor veya ava giderse de bu defa kazı alıp getirmiyordu. İlk önceleri kafasına takılmamıştı avcının bu durum bu gün geldiği avda ise kendisinin peşinden ayrılmamıştı karabaş.
Bu durumu gören diğer avcı arkadaşları her konuşmalarında ona laf sokmaya başlamışlar “Bu karabaşta seni amma çok seviyor, baksana adımını nereye atarsan oraya atıyor, başka bir şey yapmıyor” diyerek gülüyorlardı.
Köy kahvesine gelmiş oturmuş, kendisine bir çay söylemişti. Kahveci Veli Usta, çayı uzattığında “Yıllar öncesinde karşıki köydeki bir köpekte senin karabaş gibi olmuştu, oraya git Avcı Ramazanı bul belki sana bir yardımı dokunur” dedi.
Çayını bir dikişte içtikten sonra avcı, evinin altında bulunan ahırdaki traktörünü almaya gitti. Bir saate yakın bir sürede karşı köye ulaşmıştı. Doğruca köy kahvesine giderek Avcı Ramazanı nerede bulabileceğini sordu.
Kahveci, “Bu gün uğramadı ama 2-3 saat önce traktörle kahvenin önünden geçti. Belki çıkıştaki kuyunun yakınındaki tarlasında olabilir” dedikten sonra, avcıya eliyle gideceği yönü tarif etti.
Traktörüyle su kuyusunun yanına geldiğinde avcı, biraz ilerdeki tarlada çalışan birini görerek ona doğru yürümeye başladı.
“Selamun aleyküm, kolay gelsin hemşerim”
“Ve aleyküm selam”
“Ben, avcı Ramazan’ı aramıştım, sen misin”
“Evet, benim buyur”
Avcı, eliyle geldiği yeri işaret ederek “ben şu karşı köydenim” diyerek başladığı sohbette köpeğiyle ilgili başından geçenleri tek tek Ramazan’a anlatmış ve “Seninden başından böyle bir hadise geçmiş gardaş, bana yardımcı ol diyerek” sohbetini sonlandırmıştı.
Ramazan biraz düşündükten sonra “Evet, benim köpeğe de benzer şey olmuştu, bizim köyde yalnız yaşayan bir yaşlı hoca var ben ona götürmüştüm, oda bir muska yazmış, köpeğin boynuna takmıştım, ondan sonra eskisinden iyi oldu” dedi.
Ramazan’ın söylediklerinden mutlu olmuştu avcı, köpeğinin eskisinden iyi olacağı düşüncesi ve avcı arkadaşlarının yine şaşkınlıkla köpeğini izlediklerini hayal etti bir an kendisiyle alay eden diğer arkadaşlarına böylece iyi bit ders verebilecekti.
Ramazan, tarladan ayrılırken avcıya şöyle tembihte bulunmuştu “Hoca çok az kişiye muska yazar, işi sağlama alman için bence yanında bir şeyler götür, elin boş gitme”
“Sen merak etme gardaş” dedikten sonra köyüne geri dönmek için traktörüne binmişti Avcı.
Köyüne dönerken acaba hocaya ne hediye götürsem diye düşünürken, yolda bir arkadaşına rastladı ve onu da motoruna aldı.
“Yarın sabah, kaz avına gidiyoruz geliyor musun”
Birkaç saniye düşündü avcı, eğer yarın avda iyi besili bir kaz vurabilirse, bunu hocaya hediye götürebilirdi. “Evet, geliyorum”
**
Avcı, Perşembe akşamı, avladığı besili kazlarla birlikte hocanın kapısını çaldı. Hocaya, Ramazan’ın da selamını söyledikten sonra, başından geçenleri tek tek birde hocaya anlattıktan sonra üzerine basa basa afiyetle yemesi için avladığı kazlardan kendisine en besili olanları getirdiğini söyledi.
Torba içindeki kazları gören hocanın yüz gülmüştü. Oturduğu sedirden kalkarak pencere kenarında çivilerle duvara çakılmış olan tek rafta bulunan kitapların arasından bir kitap aldı hoca. Daha sonra salonun diğer köşesinde bulunan televizyonun üzerindeki bir defterden bir sayfa yırtıp “Sen burada bekle ben birazdan geliyorum” diyerek avcıyı odada yalnız bıraktı.
Birkaç dakika içinde üçgen şeklinde katlanmış ve bir naylonun içine sarılmış şekilde muska ile geri geldi hoca. Avcıyı iyice tembihleyerek “Yarın sabah ezanı okunduğu sırada bunu itin boynuna as ve asla çıkartıp okuma, sonrada iki rekat namaz kıl Allah’a dua et. Umarım itin eskisinden iyi olacak elinden bir şey kaçamayacak, kurtulamayacak” dedi.
Evine elinde muskası mutlu şekilde döndü avcı. Belki zamanı kaçırırım diye avcı sabaha kadar uyumadı, köyün imamın sabah ezanını okuduğunu duyar duymaz, hemen yerinden kalktı ve köpeğin bağlı bulunduğu yere giderek muskayı boynuna bağladı ve iki rekatta namaz kıldı. Hocanın tüm dediklerini yapmıştı, artık beklemekten başka yapacak bir şey yoktu.
**
Sonraki günlerde hocanın dediği gibi, köpek düzelmiş ve avcının her vurduğu avın düştüğü yeri takip ediyor ve hemen avcıya vurulan kazı getiriyordu. Eskisinden de iyi olmuştu köpeği. Bu durum bir taraftan avcıyı mutlu ederken diğer taraftan da içindeki merak duygusunu giderek dayanılmaz bir hale getiriyordu. “Acaba hoca efendi, muskaya ne yazmıştı da, hangi ayeti hangi duayı hangi hadisi yazmıştı da, köpek eskisinden iyi olmuştu”
Bir gün aklını bir şey kemirmeye başladı, ava gittiklerinde çalıların arasında avı ararken köpeğin boynundaki muska düşerse o zaman ne yapardı, köpeği belki eski halinden de kötü bir hale gelebilirdi. Günlerce bu düşünce kafasının içinde döndü durdu.
Ve bir sabah kararını verdi, köpeğin boynundan muskayı çıkarttı. Naylonu dikkatlice açarak üçgen şeklindeki, kağıdı düzgün şekilde çıkarttı. Eliyle düzleştirdi. İlk şaşkınlığı burada yaşadı, küçükken camiye gidip Elif-Be öğrenmişti az çok Kur’an yazısının ne olduğunu biliyordu.
Dikkatlice bakınca bunun kötü bir el yazısı olduğunu gördü, birkaç kere heceledikten sonra okumaya başladı; Hoca muskaya şöyle yazmıştı.
“Muska yazdım avcının itine,
Nail oldum, güzel besili kaz etine,
Muska tutsa da sikime, tutmasa da sikime”*
*Bu hikaye gerçek veli ve ermiş hak dostlarına değil, ama günümüzde hoca veya medyum adı altında insanları istismar eden soytarılara ithaf edilmiştir.
xesmerkedix.blogspot.com/2012/12/oyku-2-avc-ve-muska.html
YORUMLAR
Çok hoş bir hikaye.
Verdiği ders de çok güzel ama,
hikayenin bir noktasına takılı kaldı aklım.
Yani,
madem nuskanın etkisi yok,
köpek nasıl düzeldi birden?
Herhalde hikaye normal akışında seyredebilsin diye düzelmiştir.
Bu arada, yazarımızın sunuşu da harika.
Cümleler insanı yormuyor.