UMUT ŞAİRİ SUSTU
Ellerim titriyor yakamadım gitti şu sigarayı.. İçimdeki suskunluk tüm heybetiyle bana bakıyor. Gözlerini indiriyor yalnızlığımdan, başka bir akşama kalıyorum ıslak ve çaresiz...
Bekliyorum, neyi beklediğimi bilmeden. Bilirim güneş doğar mutlak her sabah, yine koşuşturur çocuklar okul bahçesinde. Bir adım ötede mutlak biri daha sever yeniden.
Çiçekler küçük nisan yağmurlarında hüzünlenirler. Boyunları bükülür kiminin, kimi de kapatır yapraklarını. Şarkılar haince umuda yelken açar. Bilmezler ki bekliyorum,
neyi beklediğimi bilmeden..
Desem ki tüm baharlar küstü bana, haksızlık ederim hayata. Değil mi ki canlarımı o getirdi yüreğime nasıl mevsimsizleşirim böyle? Yakar kavururmuş meğer bilinmezlik, bilmezdim.
Ben daha önce hiç böyle düşmedim ki. Sonunda bir masal olur sözlerine çılgınca kapatırdım kulaklarımı. Ne Eylül sarılıyor kollarıma, ne Mayıs.. Attığım her adım çukurlaşıyor ve gittikçe bensizliğe batıyorum. Bir yandan gözlerim hesap soruyor, diğer yandan şiirlerim..
Artık adım "umut şairi" değil... Soluklarım kesildi bir çırpıda. Oysa ben anneydim. Ölmüş ruhumda yeni fidanlar büyütmeliydim. Anneme de seslenemem artık, çünkü yeterince büyüdüm. İçimden sökülürken tüm denklemler "ben" çıkarılmıştım. En çok da Babamı özlüyorum. Hani hayat sürprizlerle doluydu Baba! Duyuyor musun beni? Hadi ver elini ben yine senin elleri küçük anlayışı büyük kızın olayım. Sen bir bakışımdan anlardın beni.
Sonra ellerini arkada saklayıp yeni renkler çıkartırdın bana. Biliyor musun sen gittikten sonra da şiirler yazdım. Öncekiler sadece sana dairdi. Sonra bir gün yıkıldı tüm kalelerim.
Baba, hayat senin öğrettiğin gibi değilmiş. Öğrendim ama vazgeçmedim yazmaktan, hep yazdım yazdım. Yazdıkça çoğaldım, kaç yüreğe dokundum bilsen benimle gurur duyardın. Ama yeni bir kale yapamadım kendime Baba.. Hala savunmasızım...
Annemin yarısını da yanında götürdün ya, bu yüzdendir onu ağlatmayı hiç istemedim. Gel seninle şu yeni yapılan parkımızda yürüyelim. Sen bana öğrencilerini anlat, hani her köy sofrasında utangaç gözlerle sana bakan çocukları... Senden alacakları ışığın, gözlerinde nasıl da meraklı mavilere dönüştüğünü. Ben de sana beklediğim günleri, geceleri anlatayım. Çocuklarımı sessiz ninnilerle uyutup sonra dev duvarlar arasındaki yalnızlığın beni nasıl da ezip geçtiğini..
Kimse senin gördüğün gibi görmüyor Baba! Çoğunun haberi yok kapağında sonbahar resimli küçük şiir defterimden. Hani gelir sana sorardım ya imgeleri.. İçinden geldiği gibi yaz derdin bana.. Hiç kötülerimi söylemezdin. Biliyor musun Baba meğer bende kötü çokmuş. Sen adeta bir "prenses" büyütmüşsün tek katlı evimizde. Meğer ben çok hayalciymişim Baba. Diyorlar ki hayatı ölerek yaşamalısın. Kimi de diyor ki "bir insan kaç kez ölür"... Ne saçma, tabi ki insan bir kez ölür. Ama sen demiştin ya hayat devam eder kaldığı yerden. Meğer hayat devam etmiyormuş Baba. Bizi kandırmış kitaplar...
Ellerim titriyor, sen yanımdayken yakamam sigaramı.. Üzülürsün ciğerlerime..
İçimdeki o koskoca boşluk tüm heybetiyle bana bakıyor. Gözlerini indiriyor çaresizliğimden, başka bir akşama kalıyorum yine yalnız ve sensiz...
Mine Gültepe
YORUMLAR
"Ama yeni bir kale yapamadım kendime Baba.. Hala savunmasızım..."
Umudun sizin koruyucunuz olması dileklerimle...Onu da dışlarsanız büsbütün korumasız kalacaksınız ve daha da önemlisi sigara içmenize gönlü razı gelmeyen babanız, umuda küsmenize hiçizin vermeyecektir... hiç bir şey kalmasa da bu alemde üzerinebasacak, o kıyıda köşede bir yerde mutlaka bir parça umut vardır...