- 431 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YAPAYALNIZLAR !
Yalnız bir adamın evinin önünde zamanı tükettiğini gördüm; kapı ve pencere perdesi açıktı tek göz bir oda kısa bir anlık bakıverdim ama bir çok olgu gözüme çarptı, duvarda asılı gömlekler herşeyin iç içe olduğu eşyalar ağır aksak giden bir yaşam yüzüne yansıyan çizgilerde gittiği onca yerler ve yaşanılandan sonra yalnız ve kendi başına kalan bir yaşama mahkum olmanın vede kaçınılmaz sonunu bekleyişlerinde.
Yalnızlık nedir? diye sordum.
Bu yalnızlık kalabalıklar arasındaki yalnızlıklar mıydı?
Tek başına yiyip, içip, giymenin, yatıp kalkmanın yalnızlığı mıydı?
Yoksa bir ses bir soluk olmadan her sesin kendine yeniden yankılaşmas ımıydı?
Ruhusal yalnızların bir çok yansıması var, yaşın kaç olursa olsun,
Öyleki içten yine içine olan sessiz bir haykırıştır, dışa vurmayan belli edilmeyen bir dizi yankısıdır isyankardır kimi zaman, kimi zamansa tövbekardır. Ses ve soluk arar ama yankısı kendisine dönen bir garip bulmacadır beklenmesi gereken zaman….
içindeki sesin seni sürükler düşündürür eleştirir, ne neden niçinlerin artık anlamını yitirilir. Bakakalıyorsundur olana bitene gelene gidene anlamla anlamsızlık arasında sıkışan zamanı öğütmek için bekliyorsun. Hiçbiri sebepsiz değildir aslında, bazen terkedişlerdir yada terkedilişlerdir, bazen çekip gitmelerdir, bazen yeter artık demelerdir, kaç kişi başarmıştır kimbilir yalnızlığında dahi mutlu olmayı.
Kendiyle barışık olanların çoğu anılarına sarılmıştır, kaybettikleri için onlar varmış gibi devam ediyormuş gibi yol almayla, kimisi inancına sarılmış tevekkülü ALLAH’a bırakmıştır. Kimi bir tesbihin tanesine yüklediği anlamla yol almakta.
Bugün gördüm farklı yalnızlıkları biri vardıki sorma içimi cız ettirdi tek başına orucunu açan yaşlı bir kadın. Yiyeceği iki lokma özensiz hazırladığı yemekteki çorbası ve yoğurduyla yanında olmak isterdim ama mesafeler... Bir yanında insafsızlık diğer yanında yokluktu.
Bir diğeri evinin önünde oturan düşünceli yaşlı yapayalnız adam. Yıllardır geçiyorum oradan kapı hep kapalı perdesi hep örtülü köhne evin adeta sıcağın etkisiyle yalnızlığını dışarı vurmakta.
Aylar önce başka biri ama kendiyle barışık olan yalnız bir adama ansızın uğradık babamla, buda adeta anılarına sarılmıştı gülümsüyor anlattıkça anlatıyor evine uğrayanların azaldığını söylememeye çalışsada anlaşılıyordu evdeki her nesne konuşuyordu. Duvardaki her resim tarih gibi yaşanılan anıları haykırıyordu. Masadaki telsiz telefonun cep telefonunun çalmayışı dikkatimi çekti. Bir gözlük bir kültablası bir Yasin ve bir kaç kitap anlattı bana yalnızlığın ne şekilde olursa olsun yapayalnızlığın acısını. Yalnız evin yapayalnız insanının duygusunu anlamanın bir selam vermeyle nasıl çözüldüğünü gördüm. İyi olsam hani çok iyi olsamda dinleyebilsem yaşam öykülerini. Bir zamanlar benim ha benim deyişlerin ben ağayım ben paşayım diyenlerin varlıklarının varlıksızlıklarına isyanlarını. Zaman öğütmenin insanın zamana öğütülmesinin gerçek yüzünü anlatması zordur.
Geçen gün telefonda biri annesiyle görüştürdü beni. Eskilerden 40 yıl ötesini konuşuğumuzda bahçeli dedenin bayramlarda çoluk çocuklarıyla torunlarıyla gellinleri kızları ve oğullarıyla cıvıl cıvıl lduğu dönemden bugüne geçişini sordum kızına baba rahmete ulaştı, annem sağ dedi. Hoş annemde yatalak artık çok yaşlı ama köyde yanıma getirdim benle kalıyor ben bakıyorum deyişleri gözyaşlarının aktığı her akan damlanın yaşanılan bir çok anıyı tazelediğini gördüm. Neyseki uğraşılar köyden bilinenlerle devam etti tarlası bağı bahçesi bir kaç hayvanından bahsedişiyle keyifli anlatışa dönüverdi.
Yalnızlara dokunmanın bizlere acı verdiği gerçeğinin yanında onların içini rahatlatarak dinleyebilmek yalnız olmadıklarını uzaktan bile hissettirebilmek gerek. Yaşlıların gözlerinin içine bakın sadece derindir bakışlar, sessiz ve suskundur dile gelmeyen bir çok şey, kulak verin azda olsa bu sessizliğin yankılarına baneneci yaşamın kimseyi mutlu etmediği bir ana dönüşmemesi dileğiyle. Ortamınızda çocuk ve yaşlı daima olmalı yalızlığa ruhunuzu hapsetmemelisiniz yalnızları görmemezlikten gelmemelisiniz üzgünüm zamanım hiç yok dememelisiniz. Anneniz, babanız, kardeşiniz, akrabanız, komşunuz geçerken gördüğünüz olsalar dahi bende varım demeli iyiki varsınız demelisiniz. Bir sesin onlar için bin soluğa bedel olacağını göreceksiniz.
Unutmayın onlar siz büyürken asla sizi yalnız bırakmadılar.
Yaza/Hülya COŞKUN
Fotoğraf/Zülfü AYDIN
YORUMLAR
Güzel bir çalışma.
Hayatın realitesi bu.
Büyükleri seviyoruz, sayıyoruz, gerektiğinde sırtımızı dayadığımız kocaman dağ diyoruz ama,
ilgilenmeye, zaman ayırmaya, bakıp beslemeye sıra geldi mi,
her birimizin haklı bahaneleri oluyor.
Sonradan da üzülüyoruz ama,
yapılması gerekeni zamanında yapmıyoruz.
Bu yazı,
kulağımıza küpe olsun.
Yolumuzu aydınlatsın da,
büyüklerimize karşı davranışlarımıza bir kez daha çeki düzen verelim.