- 1259 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Biz Demek
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Genç yazar sıkıntılı sıkıntılı oturduğu sandalyeden kalktı. Odanın içinde bir iki tur atıp, gelip masasına tekrar oturdu. Önünde duran boş sayfalara ve kaleme takıldı gözü. Kaç gündür tek kelime yazamamıştı. Oysa ne kadar çok yazmak istiyordu. Sanki kelimeler alıp başını ondan çok uzaklara gitmişlerdi. Başını ellerinin arasına alıp düşünmeye başladı. Öfkeli bir bakış fırlattı her zaman can dostum dediği kaleme. İşte o an kalem dile geldi,
’Ey dost, Kalp konuşmazsa, kalem ne yazsın. İlham pınarını kapatan sen, duygu ırmağını kurutan sen, ilim deryasına uğramayan sen. Söylesene ey dost, gözünde neden suçlu ben? ’
Dostlar birbirini suçlar olmuştu. ’ Her şey bitti dedi genç yazar, artık tek kelime yazamıyorum’
Hayale daldı gitti. Ne demişti kalem ’ilham pınarını kurutan sen!
Kuru bir pınar hayal etti önce. Yavaş yavaş yaklaştı yanına. Sormak ayıp değildi ya, sordu pınara.’ Ey ilham pınarı, neyle tekrar akıtabilirim seni? Seni açacak olan anahtar nedir? Pınar kısık bir sesle’ İlim deryasına git, en güzel kelimeyi bul getir, dedi. Duygu ırmağını takip et, diyede ekledi. Coşkuyla, hüzünle, sevinçle, mutlulukla yol aldı genç yazar. Vardı ilim deryasına. O kadar çok kelime vardı ki, hangisiydi anahtar kelime? En iyisi taşıyabildiği kadar kelimeyi taşımaktı pınarın yanına. Elbet içlerinden biri akıtacaktı pınarı.
Bulduğu her kelimeyi doldurmaya başladı gönlüne. lakin daha bir iki adım atmadan yoruldu, kalakaldı. Kelimelerde birer ikişer yine dağıldılar deryanın içine. Aradığı bir kelimeydi, bulmalıydı. Çok aradı genç yazar.
Tam ümidini kesmişken sonunda kalbinin bir köşesinde, mahzun bir kelimeye rastladı. Aradığı o olabilirmiydi? Neden diğer kelimeler onu terk etmişken o kalbinin derinliklerinde onunla birlikteydi. Emin olmamakla beraber denemek istedi şansını. Çabucak ulaştı ilham pınarına. Kelime öyle bir kelimeydi ki diğer kelimelerde onu takip etmekteydi. Şaşırdı genç yazar. Bunu fark ettiği an açıldı ilham pınarı. Tekrar akmaya başladı. Çünkü kalbinde parlıyordu sevgi.
Eşinin sesine irkildi. Masada uyuyakalmıştı belli. İçinde bir heyecan vardı. Eşi,
’Çay içer misin? ’
’ Hayır, şimdi yazmam lazım, onu yazmam lazım. Onun mahzunluğunu gidermem lazım.
Eline aldı kalemi. Başladı yazmaya. Yazdı yazdı. Sayfalarca, saatlerce. Hanımı yanına yaklaşıp merakla sordu.
’Satırları hep aynı kelimeyle doldurmuşsun, neden? Sabaha kadar bunu mu yazdın? ’
Gülümsedi genç yazar,
’Bak ilk sevgiyi hayat için yazdım. Sevgi demek hayat demek. İkincisini barış için yazdım, sevgi demek barış demek. Üçüncüsünü yaşatma için yazdım, sevgi demek yaşatmak demek...
Okudu, okudu. Bütün engeller hep sevgiyle aşılıyordu. Sevgi her kapıyı açan sihirli bir anahtardı. Son bir sevgi daha yazdı genç adam satıra. ’Bak bu sevgiyi de bizim için yazdım, sevgi demek biz demek...
Emine Yılmaz Dereci
YORUMLAR
Okudu, okudu. Bütün engeller hep sevgiyle aşılıyordu. Sevgi her kapıyı açan sihirli bir anahtardı. Son bir sevgi daha yazdı genç adam satıra. ’’Bak bu sevgiyi de bizim için yazdım, sevgi demek biz demek...
hakikaten sevginin böyle bir gücü var. tabiki bilene ve farkında olana.
bu fikrin sonuna kadar arkasındayım.
sevginin ne demek olduğunu sevenlerin bir kez daha sorgulamalarını hatırlatan bir yazı
kutlarım yazınızı