GERÇEKTEN YAŞIYOR MUSUN? YOKSA YAŞAMI TAKLİT Mİ EDİYORSUN?
GERÇEKTEN YAŞIYOR MUSUN? YOKSA YAŞAMI TAKLİT Mİ EDİYORSUN?
Hayatta gerçekten istediklerini, ruhunun istediklerini yapıyorsan mutlusundur.
Mutluysan eğer yaşıyorsundur
Aksi halde sadece yaşamı taklit ediyorsundur
Taklit geçici, asıl olan özün istediğidir
Kalbini dinle, yaptığın şey huzur ve sevinç veriyorsa doğru yoldasın demektir
Başkalarına saygı duy ama onlar için yaşama
Özünün seçtiği yolda devam et, arkandan söylenenlere kulak asma
Ancak kimsenin arkasından da konuşma
Kendin dahil kimseyi yargılama, suçlama
Kendini sev, kendine değer ver ve herkesin içindeki Tanrı özünü sev
Bunu başardığın zaman her şey farklı görünecek ve mutluluğu yakalayacaksın
Ve o zaman gerçekten yaşamaya başlayacaksın
Yaşadığının farkına vararak
ESSU-Nefes Koçu-Reiki Şifacısı
İşiniz su gibi rast gitsin, yolunuz su gibi aksın, hayatınız su gibi ferah olsun, ışığınız bol olsun
YORUMLAR
neredeyse aradığım makaleyi buldum sanıyordum ki siz de sonunda kendi prensiplerinizi ortaya koymuşsunuz sev demekle olmuyor işte sevmek de sev demekle olursa gene taklit olur taklitten kaçarken asılsız bir taklidin içine düşürüyor bu insanı
ancak kimseyi yargılamamak da neyin nesi her zaman doğrularla yanlışların muhasebesi olmalıdır en zor şartlarda verdiğimiz kararlarında keyfi olarak verdiğimiz kararlarında hem yaptıklarımızın hem bize yapılanların hem başkalarına yapılanların da daima yargılaması olmalıdır ha sonunda cezaya ehliyetimiz yok tabii ki ama yargılama şart size yapılan ciddi haksızlıkları sorgulamadan kabul edecek ve sineyi millet katlanacak mısınız bu insanı mutlu eder mi sonunda sanmıyorum görmezden gelip hazmedecek misiniz bilmiyorum bu ne kadar uygulanabilir bu sorgulamama fikri insanın yok olması anlamına gelir duyarsız biri olması anlamına gelir ben bu duyarsızlığı kabul edemem ayrıca böyle bir yok oluş ve duyarsızlıklarla nasıl yaşadığımızı zannedeceğiz ki görülüyor ki bu fikir insanı apaçık öldürüyor daha geniş bir şekilde düşünelim gelişmiş hıristiyan ülkelerin az gelişmiş Müslümanlara yaptıklarına ne kadar sessiz kalıp duyarsızlaşabiliriz . komşunun senin arkandan çevirdiği dolaplardan bahsetmiyorum patronunun seni haksız yere işten kovmasına da sessiz kalabilirsin ya işlemediğin bir cinayetten ömür boyu hapse mahkum olmak gene mi sessiz kalacaksın içinden cılız bir ses bile çıkıp ben bu cinayeti işlemedim demeyecek mi? ve yıllarca mahkum olmak seni mutlu edecek mi? belki akıl yoluyla bu mahkumiyetin de güzel bir yanını bulursun ila nihayet pollannacılığın hayal gücünde sınırı yok. bu mutluluk gerçek olacak mı? adı üstünde mutluluk oyunu . içinde bulunduğun durumu ne kadar inkar edesen et içinde bir yerlerde seni haksız yere mahkum edenlere karşı ufacık da olsa sitem olacaktır.
ya keyfi kararlar verme fikri oysa attığımız her adımın bir etki alanı olduğunu bilmiyor musunuz ve aldığımız her kararın attığımız her adımın bu etki alanı içindekileri şu ya da bu şekilde etkileyeceğini tahmin edemiyor musunuz ayrıca diğerlerini olumsuz şekilde etkilemesi sizin umurunuz da olmayabilir mi? dünyada var olan ve yaratılmış her şeyi sevmeyi tavsiye ederken keyfince düşüncesizce verilen kararlarla onlara bilinçsizce zarar vermeyi nasıl göze alabilirsiniz
bir babanın daha ergenlikte çocukları olmasına rağmen birden bu sorumlulukları aşıp keyfince dünya turuna çıktığını düşünün yapamaz mı gayet rahat yapar hele gönlünde bunu yapmak için şiddetli bir istek uyanmışsa bu masumu daha fenası karısından daha güzel ve çekici başka bir kadına düşkünlüğünden dolayı evi terk ettiğini ha bunlar sorgulanmadan yaşanmalı ya olağan sonuçları sonuçta bir yolunu bulup bu kadın ve çocuklar başının çaresine bakabilirler değil mi.geride kalanları düşünmeye gerek yok bu yüzden. bu sorumsuzca davranışlar sizi ne kadar güvenilir inanılır kılar peki güvenilmeyecek ve inanılmayacak bir insanı kaç kişi sever o bütün dünyayı sevse ne çıkar bir kişi bulabilirse alnına koysun sonra dilediği gibi davranmaya devam edebilecek mi bakalım onu kaybetme korkusu da yaşarsa.
ve haklısın, maalesef yaşamı taklit ederek öğreniyoruz taklit ederek yaşamaya devam ediyoruz ben bu durumdan hakikaten rahatsız oluyorum özgürleşmeye karar verdim ama özgürlüğü aklın mantığın bilimin ve maddi imkanlarımla sağlık koşullarının sınırlandırmasıyla yaşıyorum. tabi başka sınırlarda var mesela fiziksel yetersizliklerimin ve korkularımın sınırları uçurumun kenarında dans etmek ya da en yüksek dağa tırmanmak ya da uçurumdan denize atlamak hayatta kalma şansım yüksek olsaydı bu riskleri göze almak isterdim. ama korkuyorum işte korkularımı aşmadan özgürleşemem kısacası şuna inanıyorum her şeyi sevmek bizi özgürleştirmez aksine yaşamın kölesi haline getirir kimseyi yargılamamak ise duyarsız hale getirir ya her şeyi akıl ve mantıktan uzak keyfi içten geldiğince yaşamak fikri o da geleceği tamamen güzel tesadüflerin eline bırakmak olur ve güvenilirliğimizi zedeler bence korkularımızı aştıkça yeteneklerimizi geliştirdikçe yeni bir şeyler öğrendikçe ya da hayal ettiğimiz bir hedef için çaba harcayarak hatta o hedefe ulaşırsak özgürleşiriz. kabuğumuz kırarız ve istediklerimizi yapmaya başlarız işte o zaman bunları yapmak bizi tatmin ediyorsa mutlu oluruz tatmin etmiyorsa o zaman sevmekten ve korkuları aşmaktan ya da yeteneklerimizi geliştirip yeni bir şeyler öğrenmekten de öte yapmamız gereken başka bir şey var demektir. ama sakın bu arda kalan altarnatife allaha sığınıp ibadet etmek demeyin .son çözüm serotinin salgılayacak bir şeyler yiyip içmek ya da doktorunuzdan bir ilaç almak en etkili çözüm yollarından biri olacaktır.