hakikaten güzel bir konuya değinmişsiniz basit ve öz bir şekilde anlatmışsınız. ben burada okuduklarımdan dolayı aklıma gelen bazı şeyleri paylaşmak istiyorum sadece. kadın ve erkek yaradılışta dahi ne yazık ki bir tutulmuyor önce adem sonra havva yaratılıyor neden ademe eş olsun diye yani onun eğlencesi olsun diye böylece erkek egosunu tatmin etmeye zorlanan kadının başlayan hayatı ne yazık ki milyonlarca yıl değişmemiş değiştirilememiş ancak çağımızda kadın bir takım atılımlar göstermeye başlamış bu eşitliği sağlamak için mücadeleleri başarıyla sonuçlanmış fakat ilkel görüş hala benliğini kaybetmeden mücadelesine devam ediyor ve kadın hala eğlencelik bir çerez gibi ya da erkeğin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak karşılaması gereken bir köle hizmetkar gibi değerlendiriliyor hala bazı bölgelerimizde bazı ülkelerde dahi evlenecekleri insanlara bile karar veremiyorlar ayrıca seks sektörü de çeşitlenerek hızla devam ediyor kadın bu şekilde eğlencelik olmaktan rahatsız olmadıkça da bu durum devam edecek erkekler egolarını tatmin etmek için kadını hep kullanacak ve diledikleri olmayınca şiddet ve cezalandırma onların başvurduğu en etkili yollar olacak çünkü kadın sadece bu yollara karşılık veremiyor kadın bu yollara karşılık verebilecek fiziksel güce sahip olsaydı erkekler buna cesaret edebilir miydi? elbette ki hayır
bu fikirlerin çoğu kadının kendini aciz hissetmesinden doğuyor kadını aciz hissettiren ise bilgisizliği oluyor kadını binlerce yıl eğitimden mahrum bırakıp bilgisiz bırakan da bu erkek egosu değil mi? hala toplum şu inançta erkeğin görevleri kadının görevleri bu görev dağılımında kadın ev işleri çocuk bakımı ve eşine hizmet konusunda dar alanda kalmış bütün çevresi konu komşu birkaç akraba ve bir kaç arkadaş bu durumda. kadını böyle dar bir alana hapsettiğinizde düşünsel hayatının karakterinin kişiliğinin benliğinin zekasının gelişmesini nasıl beklersiniz elbette ki geri kalmış bu dar alanda ne kadar ilerleyebilirse o kadar gelişebilmiş ama bunlar yeterli midir? eşit olarak görüyoruz kadını oysa kadın binlerce yılın ezilmişliği altında geri kalmış bu yüzden eşitliği sağlayabilmek için pozitif bir ayrımcılığa ihtiyacımız var bunun içinde hakikaten vicdanında bu eşitliğe inanan erdemli insanlara ihtiyacımız var.
bu arada üçüncü cümlenizde bu ego hakimiyetinin azıcık etkisi var gibime geliyor :) çünkü kadını hayatın tadı tuzu biberi olarak görüp yazmışsınız. oysa kadın hayatın tuzu biberi değildir. bu şekilde düşünülemez düşünülmemesi gerekir eğer eguyu bu konuda terbiye edeceksek kadın bu hayatın temel parçalarından biridir erkekler gibi...
sevgilerimle ,sağlıcakla kalın.