- 540 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
E B E V E Y N L E R E !
Bizi yetiştiren anne ve babalarımızdan gördüklerimi yansıtmak istedim. Öylesine ki değişen topluma sunulan çocuklar bizlerin eserleri. Ne yapsalar yeridir haklılar onları yetiştiren bizler toplumsal sosyal yapıdaki bozuklukları hesap etmeden tek yönlü doğruları öğretme çabasındayken ne yanlış yanlışa karşı düşünme kabiliyetinden seçici olmaları gerekliliğini aktaramadık, iyilik temelli ama tecrübeden yoksun evlatları piyasa şartlarına sunuyoruz. Yaşam tecrübeleri yaşam mücadelelerini içinde yaşayarak yaşatarak yansıtmaya çalışıyorlar.Vede bir ağacın yaprağı gibi dökülüp savrulup gidiyorlar.
Bir seminer düşledim anne baba olmaya aday yada ebeveylerin bir arada olduğu bir karma içinde dede nene baba anne hala teyze dayı amca kuzen gibi birinci derece ataerkil yapıda kişilerin sosyal sorumluklarını ve kavramların hatırlatılması gerekliliği ile. Hiyerarşik yapıda herkesin özgür anlayışa sahip olduğu ama özgürlüklerinin diğerlerinin yaşamlarına katkı sağlarken zarar vermeyecek değerde özelliklerini de korumaları gerekliliğinin yansıdığı. Günümüz çağında değerlerin yer değiştirdiği kavramların her geçen gün değersiz hale getirilmesine sebep sistem sorunları, sosyo ekonomik yapısal değişiklikler son 10-20 yıldaki hayatımıza giren bireysel yaşam sunumlarıyla kendini hissettirmekte. Nedir bunlar insanları minnetsiz yapan, herşeyi ben bilirim, benim istediğim olmalı dedirten, benden başkasını tanımayan, sende kimsin dedirten, herşeyin üstünde kendini beğenmiş kendine dönük yaşamı tercih ettiren, sonunu hesab ettirmeden hayata bir kere geldim, bir daha mı gelecem sanki dedirten, hayatımdan ben sorumluyum kimseye hesap veremem yansımaları gün geçtikçe artmakta.
Alışveriş odaklarının değiştiği küçük esnafın borç defterini kaldırıp duvara yazmadığı dönemlerin başında veresiye verilmez tabelalarıyla yola çıktık. Küçük küçük bakkaliyeler yok oldu. Küçük marketlerde post cihazları ile para kavramlarında bankamatiklerin sayısı git gide arttı. Bir eve bir telefon yetmedi bireysel kolaylıklar 7 den 70 ine kadar yansıdı. Oyuncaklarda teknolojiye uyum sağladı, piyasada telefon oyuncaklar gerçeğinden önce sunuldu, maketler algılar broşürlere bakınca istemlerin artmasına neden oldu. Kendine özgülüğe dönen hayat ise bırakınız ataerkil kavramları yok etmekle kalmadı aynı zamanda çekirdek ailelerde gençleri ve çocukları aldı kendilerinden. Anne ve babaya bakış açıları değişen çocuklar, istemlerine yanıt bulduğu kadar önemsemeye yada önemsediklerini hissettirirken elde ettiklerine ulaşma aracı gibi yaşamı çıkarlarına uygun görmeye başladılar. Gerçekte emekle kazananın kolay olmadığının ama o emeğin evlattır kavramıyla yansıtan bir nesille karşı karşıyayız. Hani biz görmedik onlar görsün, biz yemedik onlar yesin bakış açısında kendi içsel acılarını giderirken ara ödüllendirmeleri yerine çaba ve gayretten yoksun tembelleşen attığı adımda uf diyen, of diyen bir nesilinde hissiyatsız olmasına sebep olduk.
Her anne çocuğu ile övünmek ister buda onun doğal hakkıdır ama o övgülere layık bir gençlik yerine, o övgüleri kullanarak kaprislere dönen davranışsal özelliklere sahip gençlik yaşıda gittikçe çocuk yaşlara her geçen gün dönüşmekte. Bir geçiş dönemi vardır ki aile olmayı düşünen gençlerin yaşında küçük diye baktığımız 18-20 li yaşlara isyancasına geç kalınmış 30-35 li yaşlarda hatta 40’ lılı yaşlara yasıyan evliliklere dönüşüyr. Sosyal güvenin azaldığı insan ilişkilerindeki ben kavramının eşlere bile yansıdığı aslında hayat korkusunun arttığı dönemler. İnsan neslinin çocuk yetiştirmede sosyal yapıyada ruhsal sorunlu anneleri, babaları yada çocukları sosyal sorumluluktan da koparıldığı gözlenmekte.
Yaşananlar insan memnuniyeti esas alınırken baba, anneyi memnun etmeye, anne çocuğu memnun etmeye başladı. Derken bu memnuniyetler sosyo ekonomik krirzleride kendi içinde barındırdı. Yazarlar düşünürler, karikatüristler, fotğrafçılar algıyı yükseltip sorunları göstermeye hep parça parça işaret ettiler eserleriyle. Görsel algılarda shovlara, yarışmalar talih oyunlarına, hayal gücüyle bağlanan ve bu bağlanmanın bedelini tüm ailesine yansıtan bireylerle uğraşır olan aileler sağlık odaklarını yitirir hale, mevcut durumlarla baş edemez hale geldiler. Bu yüzden meditasyonlar, aile psklogları, psikyatristleri devrede hep, yetmezse avukatlar vede hakimler, mahkemeler odaklı yaşama yol almakta. Bizi biz yapan değerlerle uğraşırken bir yandan diğer yandan kendimizle verdiğimiz savaşın doğrularıda, yanlışları da karmaşık hale gelmekte her geçen gün. Herşeyin mübah olduğu bir toplum var artık, içimizden biri bu insanlar içimizden biri isyankar, içimizden biri zedeler, içimizden biri yaralar, içimizden biri dolandırılanlar, içimizden biri dolandıranlar, içimizden biri çıkarcı, içimizden biri bencil. Neden artık yerine inancı sevgiyi saygıyı dürüstlüğü barışı yerine koyamayanlar çaresiz bakışlarla, hala doğruların peşinde kendini avutmaktalar. Farkındalar çünki olanların, insan algısının değişime uğratıldığının, değer yargılarında insana insan olduğunu hatırlatmanın insanlık namına gerekliliğinin. Anlayanlar durucak düşünecek düzeltecekler kendilerini yada hayat zaten öğretecek kendi bakış açısında yanılgılarını yada yanlışlarını.
Eğitim seviyemizin arttığı ama düşsel, düşüncesel algının neden azaldığını farketmeliyiz öncelikle. Kitapları yazan yazarla, kitaba başlarken okuyucunun algısında kitabı rafa bıraktığının farkında artık. Ebeveynler söylediği sözlerin etkileşim derecelerinin günden güne azaldığının farkında. Reklam odaklı bir yaşamın artık ebeveynlerin önüne geçtiği mesleki kavramları binbir sorunla boğuşarak icra edenler hayat kaygılarıyla dopdolu, yaşamda sorunları esgeçerek geçirilen günlerin bedelini geleceğe bırakılan çocuklarda yansımasını izledim ve gördüm. Psikyatrik vakaların artan seyirde yansıdığı, toplumun %’lik oranlarında sağlıklı düşünen, sağlıklı yaşayan sağduyuya ihtiyacın temelinde ailelerin rolünün sahiplenirken yanlış sahiplendiklerinin farkında olunması gerekli, ihtiyaç fazlasının vede hızlı uyumun uyumsuzluklara neden olduğu bir geçiş döneminde yeniden insanın kendini gözden geçirmesi gerekliliği vardır. Geçmişi değiştirmemiz mümkün değildir. Lakin bugün önemlidir, bugünden sonrası çok daha önemlidir. Eğitim seviyesinin artmasındaki ters orantı algı seviye düşüklüğü bireyselleşirken sosyal yapının zedelendiğinin farkındalığı sosyal ve ekonomik gitgellerdeki yalnızlıkların yaşanacak acıya dönüştüğü bir hayata dur artık denmesi biraz daha özenli evlat yetiştirilmesi gerekliliği vardır.
Bilgi çağında bilgi kirliliği de göze çarpmakta insanlar hayatlarında olağanüstü değerlerin peşindeler herkesi kovalayan bir zaman var, hızlı yaşam kuralları, hadi çocuk yetiştirelim, neden çocuk yetiştiriyoruz, neden çocuk sahibi olma ihtiyacımız var, onları yetiştirirken nelere dkkat etmeliyiz, hangi unusurlar bizim için hangi unsurlar onlar için önemli ve değerli olmalı, kendini değerli kılarken değerin yansımasında etkenler nelerdir, otokontrol mekanizması ile duygu ve mantık odaklarında dengeyi iyi oturtmak gerekir. Özgürleşen ruhun, davranışsal özgürlüğe eşdeğer olmadığı sınırsız ve sonsuz kavramlarının kullanımının insanın gerçeğinide unutmamak kaydıyla yaşamsal değerlerin abartılmadanda yaşanabilir bir gelecek kuşağa ihtiyaç var.
Ebeveynler sizin sorumluluğunuzda büyüyen şekillenen çocukların, bir gün gelecekte sizi kendi sorumluluğunuz dışında görmemeleri gerekliliğini ancak onlara sunulanın aslında onlardan beklenilenlerinde olduğudur. Aitlik hisleri ile sosyal sorumluluğunda tüm kavramların aslında birlikte yerli yerinde kullanıldığında yaşamanın doğru olduğunu öğretiniz. Ancak bunları öğrendiklerinde dünyaya insanlığa ve hayata verecekleri tepkimelerin yaşamsal güvene, birbiriyle barışık olmaya, insanca paylaşmaya dönüşebileceği vede onların bizden çok bu değerlere daha çok ihtiyacı olacaktır. Unutmamalıyız ki toplumun huzuru aslında bizim huzurumuz, toplumdaki barış içimizdeki kendi barışımızı yansıtacak geleceğe güvenle bakabileceklerdir.
Yazan/Hülya COŞKUN
Fotoğraf/Levent YAVUZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.