- 494 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Maske
Girebilir miyim acaba buraya? Tamam, kimse engellemiyor beni. Bir uyarı levhası ya da asık bir yüz şamar gibi çarpmıyor yüzüme, giremeyeceğimi. Ama yine de hissediyorum ben: İçimle dışım arasında uymayan bir şeyler var.
Oysa iki sokak ötede ne kadar da şeffaftı her şey! Kendimi görebiliyordum. Mesela az ötemdeki kadının gülüşü anneminki gibiydi tıpkı. O da annem kadar iyi bir aşçı mıydı bilmem… Ama yemek konusunda çok da acemi olamazdı herhalde. Çünkü kimi şeyler tek başına var olamazlar. Mesela böyle güzel gülen bir kadın mutfaktan asla çok uzak olamaz bence. Mutfak evi yuva yapan o ateşin harıdır çünkü. Kadın eli değmesidir bir eve… Anneliktir. Bu kadın da çocuğu olsun olmasın tam bir anne…
Ama burada öylelerinden pek yok galiba. Kaç hanım var? En aşağı on beş falan… Saçları ipek gibi, birer zarafet abidesi olarak kurulmuş oturuyorlar masalarında. Çoğunun yanında da bir erkek… Yüzlerini birer aynaya çevirmiş, o kızlara seyretmeyi en sevdikleri insanı gösteriyorlar. Kendileri ne kadar var o masada, umurlarında bile değil… Zaten bunu bir parça umursasalar bir saniye bile dayanamazlardı bu duruma… O kızların yüzünde kendilerine küçücük bir köşe bile bulamadıkları onca dakikadan sonra bir saniye bile duramaz, ateş almış gibi çeker giderlerdi.
Aman Allah’ım nerden düştüm buraya? Ben sadece bir fincan çay içecektim oysa. Burada çay bile bir aynaya ihtiyaç duyar herhalde. Her şey diğer tüm niteliklerini bir yana bırakmış, bir tek görünümüne odaklanmış sanki.
Garson çoktan önüme dikildi bile. Gitmek için çok geç artık! Buranın garsonları bile bir tuhaf… Mesela şimdi bir çay bahçesinde falan olsaydım ve yanıma garson gelseydi, büyük bir ihtimalle ona bir şeyler sorardım. “Kaç kardeşsiniz?” derdim mesela. Çünkü bazı meslek grupları, kendilerine mensup insanları öyle bir eşitler ki, o meslekten olması o insanı büyük ölçüde tanıtan bir sembol vazifesi görür nerdeyse. Mesleği diğer insanlarla onu akraba yapan bir tür bağ gibidir.
İşte buradaki garson bu kuralı tamamen ihlal ediyor şimdi. Ne istediğimi sormasından tut, siparişlerimi not ederkenki tavrına dek her hali bir mesafe koyma amacına yönelik… Bu garip durumun onun şahsiyetiyle en küçük alakası olmadığına eminim. Bu sadece bu buz gibi ortamın üzerindeki bir yansıması olmalı…
Siparişi vermeden önce menüye bir göz atıyorum şöyle. Çayın karşısındaki rakama takılıyor gözüm. Bir anda çözüyorum gizemi. Bir fincan çayın bile bu kadar pahalı olduğu bir yerde bu garson nasıl diğer garsonlar gibi davranabilir ki zaten? Yan kafedeki fiyatla buranınkini kıyaslar mesela. Aradaki farkla sokaktan geçen üstü başı perişan şu çocuğun boş midesinin ne oranda doldurulabileceğini düşünür. Sonra hemen sırtını çevirir sokağa, müşterilere döner. Eğer sokağa sırtını değil de yüzünü dönerse hiç de iyi şeyler olmayacağını sezer çünkü. Öfkesini perdeleyen bu maskenin bir anda delik deşik olacağını bilir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.